Altıyüz yıllık bir mirasın yükü omuzlarındayken bu millete unutmak, uyumak yakışmaz!
Yüz yılı aşkındır üzerimizde oynanan oyunlar hep bu yönde olmuştur. Biz tarihimizden koptukça zayıfladık, unuttukça bölündük. Halbuki bizi diri ve bir arada tutacak "milli ruh" tarihimizin her aşamasında bir birlik unsuru olarak var olmuştur.
İşte Ayasofya, işte Kudüs, işte 15 Temmuz…
Daha fazla anlatmalıyız nesillere, daha fazla bilinçlendirmeliyiz evlatlarımızı.
15 Temmuz bu milletin tarihinde bir milattır.
Milletin zaferidir, kırk yıllık hain planların bir gecede yerle bir edilişidir.
O gece içimizden görünen, bizden biri olarak bildiğimiz hainler demokrasiyi, devleti hiçe sayıp hain saldırılarda bulunurken bu milletin şahlanışına şahit olduk. Gözünü kırpmadan şehadete koşan vatan evlatlarını gördük.
O gün bizler de milletimizin yanındaydık. Sayın Başkanımızın konuşmasından önce bizler caddelere çıkmış darbecilere engel olabilmek için havaalanına doğru gidiyorduk. Bir markete girmek yahut da ATM önüne gitmek aklımızın ucundan dahi geçmedi.
Bizler o gün vatan için canlarını verenleri de unutmadık ATM önünde kuyruk oluşturanları, marketleri yağmalayanları da.
Büyük komutan Aliya İzzet Begoviç'in de dediği gibi "Her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliğidir."
Evet dostlarım, o günden bu yana geçen dört sene içinde 15 Temmuz ruhu zayıfladı, unutuldu, millet olarak rehavete kapıldık lakin bizler yaşananları diri tutmakla, nesillere aktarmakla mesulüz.
Tam dört sene önce bu gün tarihe isimlerini şerefli bir şehadetle yazdıran kahramanlarımız;
Özel Kuvvetler Komutanlığının ele geçirilmesini engelleyen ve haini gözünü kırpmadan vuran ve şehit edilen Ömer Halisdemir,
Çengelköy'de darbeci hainlerin açtığı ateş sonucu ağır yaralanan ve şehadet şerbetini içen Halil Kantarcı,
İstanbul Büyük Şehir Belediyesinde darbeciler tarafından vurularak şehid edilen Prof. Dr. İlhan Varank,
15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde 16 yaşında hayatını kaybeden lise öğrencisi Abdullah Tayyip Olçok ve oğlunun yanıbaşında şehadete koşan Erol Olçok,
Bayrampaşa'daki Çevik Kuvvet Müdürlüğü önünde şehadete koşan 15 yaşında en genç şehit olarak kayıtlara geçen Halil İbrahim Yıldırım,
Köprüye gitmeden önce namaz kılıp ailesiyle helalleşen ve eşiyle köprüye doğru yürürken açılan ateş sonucu şehit edilen 4 çocuk annesi Ayşe Aykaç,
Darbecilerin açtığı ateş sonucu göğsünden vurularak şehit olan gazete muhabiri Mustafa Cambaz...
ve daha niceleri.
Tam 250 şerefli vatan evladı o gece milletini, devletini korumak için canlarını verdi.
Onların yazdığı destanlar bizim sayfalarımıza, kelimelerimize sığmıyor. Tek tek hepsini zikretmek burda mümkün olmasa da onlar ismen bu milletin tarihine altın harflerle geçmiştir.
Evet dostlarım unutmak felakettir, unutursak kanımız kurusun!
O gece vatan için canını veren bütün şehitlerimiz için birer Fatiha okuyalım. Allah hepsine rahmet eylesin. Kalanlara sabırlar versin.
Allah'a emanet olunuz!