Değerli Dostlarım,
18 Mart Çanakkale Zaferi'nin 106.yılında bu vatanı düşmana geçilmez kılan kahraman şehitlerimizi ve bugün hayatta olmayan gazilerimizi rahmetle yad ediyoruz.
Çanakkale yedi düvelin, dünya üzerinden 'Müslüman Türk' adını silmek için Anadolu'ya akın ettiği bir savaştı. Müslüman Türk milletinin küllerinden yeniden doğuşunun destanıdır, yeniden varoluş efsanesidir.
Tarih, bu savaşta erkek, kadın, çocuk demeden, zengin fakir demeden Harbiyeli, alaylı, saraylı, köylü, şehirli demeden herkesin cepheye canla başla koştuğuna şahitlik etmektedir.
Öyle ki özellikle 1915 yılında İstanbul'un Mülkiye, Tıbbiye, Darülfünun gibi yüksek okulları, Kabataş, Galatasaray ve Haydarpaşa gibi liseleri boşalan sıralarla tanınıyordu.
Daha 17 yaşında savaşa gönüllü giden bu öğrencilerin hiçbiri okullarına geri dönemedi. Tıbbiye Mektebi, bu sebeple 1921 yılında mezun veremedi.
Bazılarının iddia ettiğinin aksine Çanakkale savaşında Osmanlı hanedan üyeleri saraylarda, köşklerde oturup savaşa müdahil olmadan beklememiştir. Onlar bilfiil orduya katılarak askere moral olmuştur. Hanedan çocuklarını yanlarında görmek Türk ordusuna öyle büyük bir moral ve cesaret vermiştir ki, bütün imkânsızlıklara rağmen büyük bir azimle savaşmışlardır.
ÇANAKKALE SAVAŞINDA BİLFİİL YER ALAN ŞEHZADELER
Arşivlerde Çanakkale savaşına bizzat katılan hanedan ailesi üyeleri şu şekilde yer almaktadır:Sahra topçu binbaşı Şehzâde Abdurrahim Efendi
(Sultan 2. Abdülhamid'in oğlu),Süvâri yüzbaşı Şehzâde Osman Fuat Efendi
(Sultan 5. Murat'ın torunu),Piyâde kaymakamı (yarbay) Abdülhalim Efendi
(Sultan Abdülmecit'in torunu, Şehzâde Süleyman Efendi'nin oğlu),Piyâde Mülâzım-ı evvel (üsteğmen) Şehzâde Ömer Fâruk Efendi
(Son Halîfe Abdülmecid Efendi'nin oğlu), Mülâzım-ı Sânî (Teğmen) Şehzâde Şerâfeddin Efendi
(Sultan Abdülmecit'in torunu, Şehzâde Süleyman Efendi'nin oğlu) ,Süvâri Mülâzım-ı evvel (üsteğmen) Şehzâde Ahmet Nûreddin Efendi
(Sultan 2. Abdülhamid'in oğlu),'Bir Çanakkale 10 Hiroşima eder'Japon eğitim uzmanları eğitim sistemimizi incelemek üzere Türkiye'ye geldiklerinde, Hiroşima felaketi ile ilgili Başbakan Turgut Özal ile Japon diplomatlar arasında ilginç bir diyalog geçti.
Birçok bürokratın da hazır bulunduğu bir ortamda raporlar sunuldu ve Japonlar sonucu şöyle açıkladı:
'Sizin eğitim sisteminizde milli ruh yok!' Bunun üzerine Turgut Özal şaşırdı ve
'Nasıl yani?' diye sordu.
Japonlar ise şöyle devam etti:
'Biz Japonya'da okula başlayacak çocuklarımıza milli ruh şoklaması yaparız. Onları önce toplu halde hızlı trenlere bindirir; dev fabrikalarımızı, teknoloji merkezlerimizi gezdirir; ülkemizin gücünü gösteririz. Sonra da bu yavrularımızı alır; Hiroşima ve Nagasaki'ye götürür, orada atom bombası atılan ve yıllardır ot dahi bitmeyen alanları gösterir ve deriz ki: Eğer siz bilinçlenmez ve az önce gördüğünüz teknolojiye sahip olmak için çalışmazsanız sonunuz böyle olur.' Bu sırada Türk bürokratlardan biri atıldı:
'Ama bizim Hiroşima'mız yok ki!'Japon uzmanın cevabı ise tokat gibiydi:
'Sizin Çanakkale'niz on Hiroşima eder!'Evet dostlarım geleceğimizi sağlam bina etmek istiyorsak geçmişimize sahip çıkmamız lazım. Bu milletin tarihin her köşe taşında bir kahramanlık imzası vardır.
Çanakkale Zaferi bunların en önemlilerinden biridir. Bizler de bu vesile ile Çanakkale'yi geçilmez kılan bütün başkomutan, komutan ve askerlerimize, canla başla savaşan şehit olan, gazi olan bu milletin evlatlarına ve hanedan üyesi şehzadelerimize Allahtan rahmet diliyoruz!
Allah'a emanet olunuz!