Önümüzdeki 3-4 gün aradan sonra son on gün içerisinde yer alan gece hakkında "Kadir Gecesi'ni Ramanzan’ın son 10 günü içerisinde arayınız!" diye Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin hadislerinde belirtmiş ve yine Kur'an-ı Kerim'de Kadir Gecesi'ne dair ayetlerde de onun hangi gün olduğu belirtilmemiş, gizlenmiştir. Bu mübarek gün vesilesiyle Ramazan’ın idrakine daha fazla vararak yaşamamız gerekir.
Malumunuz ki ülkemizde yaşanan sıkıntılar, ekonomik sorunlar, enflasyonun yükselmesi, piyasaların fırsatçıların eline düşmesi Ramazanda dahi önüne geçilemeyen bir durum olarak devam etmektedir.
Son iki üç ayda Avrupa’ya gidişlerimiz biraz daha yoğundu. 3 ay zarfında Almanya, Fransa, Avurstralya olmak üzere 3 yurtdışı seyahati gerçekleştirdim. Tabi Avrupa’da bulunduğum süre içerisinde gerek halk ile gerekse bazı kurumların çalışanları ve yetkilileriyle konuşma, görüşme fırsatlarım oluyor. Hatta bazen sokaktaki insanlara dahi ortam müsait olduğunca sorular sorup onlarla görüşmeler yapıyorum.
Yine bu gidişlerimde en çok araştırdığım, sorduğum konu Avrupa’da ekonomik durumun nasıl olduğuydu. İnsanlara sorduğumda devletin yansıttığı enflasyon rakamının %7.5 olduğu ancak alışverişe gelince markette, manavda, mağazalarda hissedilenin bunun çok daha fazla üstünde olduğunu söylüyorlar. Orada mağazalar ve marketlerde yaptığım araştırmalar da bunu doğrular yöndeydi.
Öncelikle geçen sene 2021 ortalarında benzin 1.60 iken şu an 2.20 ile % 30-40 gibi bir artış görüyoruz. Açıklanan %7'lik rakamın çok üzerinde bir rakam bu.
Çok basit bir örnek vereceğim;
Ben her Almanya'ya gittiğimde alışık olduğum mütevazi güzel, ancak çok pahalı olmayan bir markanın takım içerisine giyilen düz renkli bir gömleğini satın alırım. Fiyatı da makul olduğu için her gittiğimde bu gömlekten hem kendime hem hediye olarak dostlarıma vermek amacıyla birkaç tane alırım.
Pandemiden önce gittiğimde gömleğin fiyatı 7.30 Euro idi. 2021'de gittiğimde 9 Euro, geçtiğimiz günlerdeki son gidişimde ise 14 Euro olmuş.
Bu sadece bir gölek üzerinden küçük bir örnek, diğer ürünlerde durum nasıl derseniz mağaza ürünleri, gıda maddeleri, manav ürünlerinde de durum aynı. Bunları tek tek yazıp yazımı uzatmak istemiyorum ancak şu noktaya dikkat çekmek istiyorum ki pandemi öncesinde Avrupa’da bir emeklinin, asgari ücretlinin maaşı neyse bugün yine aynı.
Gurbetçi kardeşlerimiz pandemi öncesinde de 1600 Euro emekli maaşı alıyorlardı, bugün de yine aynı miktarda maaş alıyorlar. Devletin yansıtmadığı ancak piyasalarda çok net görünen %30-40 enflasyona göre bugün Avrupa’daki asgari ücretin 2500 Euro olması gerekirken bir Euro'luk bir artış bile söz konusu değil.
Berlin’de taksi şoförlüğü yapan çalışanların %70’i Türk. İçlerinde tanıdığım dostlarım var onlarla da bu konuyu görüştüm. "Taksimetre açış fiyatlarında zam var mı ,gelirinizde bir artış iyileştirme söz konusu mu?" diye sordum. "Hayır" dediler.
Sizlere bunları yazmakla Türkiye’de güllük gülistanlık bir tablo çizmek gibi bir amacım yok. Evet her şey olması gerektiğinden çok daha fazla zamlandı. Ama bunun yanında asgari ücrette iyileştirme yapıldı. Yeterli mi? Asla yeterli değil. Benim görüşüme göre asgari ücretin en az 6 bin olması gerekiyor.
Avrupa’da gözlemlediğim konulardan bir diğeri de oradaki muhaliflerin ve halkın durumu. İnsanlarda bir sessizlik var. Benzindeki artışlar karşısında çok konuşmak yerine hayatlarında düzenlemelere gidiyorlar. Araç ayısını azaltıyorlar, hatta araç kullanımını bırakıp bisikletle toplu taşıma ile işlerine gidip geliyorlar. Bundan da hiç gocunmuyorlar.
İşyerlerine evden yemek getirip öğle yemeklerini o şekilde yiyorlar. Sosyal medyada bunu siyasi bir ayrışma konusu haline getirmiyorlar. Evet bir ara "sarı yelekliler" ifadesi ile ortaya çıkan protest grubun bazı eylemsel hareketleri olduysa da bu çok kısa sürdü, halk yine hayatına devam etti.
Bir de Türkiye'deki durum hayata nasıl yansıyor ona bakalım. Evde iki aracı 3 aracı olanlar var ve benzin fiyatlarına bu kadar zam gelmiş, aracını satan ya da evde bırakıp bisikletle, toplu taşımayla işe giden kimseyi görmedim. Hatta bizzat kendi hakim eşi avukat olan bir arkadaşıma sordum "İki aracınız var, benzine gelen zamlardan sonra ne düşünüyorsunuz?" diye. "Mutfaktan kısarız araçlarımızı kullanmaya devam ederiz." Cevabını aldım.
Bizim ülkemizde benzin 50 TL de olsa bu durum değişmeyecek inanıyorum. Çünkü biz eyleme geçen değil konuşan, sadece muhaliflik olsun diye konuşan, siyasi endişelerle konuşan bir milletiz.
Sadece araç meselesi değil, bu yazıma kaynak oluşturması açısından araştırma yaparken -reklam olmasın diye ismini vermek istemiyorum- İstanbul’da üç tane büyük alışveriş merkezini gezdim. Hafta içi insanlar tıklım tıklım alışverişte. İnanılmaz kalabalıktı. Nasreddin Hoca’nın sözü geldi aklıma "Dostlar alışverişte görsün" demiş, zanda bulunmayım belki insanlar o şekilde bakınmaya gezmeye çıkmıştır diye düşündüm ancak çok meşhur ancak fiyatları nispeten saha uygun tutan bir markanın mağazasına girdiğimde orada 8 kasiyer çalıştığı halde yetiştiremiyorlar bizzat saydım kuyrukta 50 kişi vardı.
Bu pahalılıkta zamlardan hiç etkilenmeyen ciddi bir kesim var. Bunu yanı sıra oldukça fazla emekli ve asgari ücretli çalışan kesimi de var.
Burada ben hükümete seslenmek istiyorum emeklinin maaşı 2500TL, bu günümüz şartlarında oldukça düşük bir fiyat. Bu gün asgari ücret 4 bin küsursa emeklinin maaşı da o düzeyde olmalıdır. Asgari ücretin de 6000 altında olmaması gerekir.
Aynı zamanda millet olarak bazı alışkanlıklarımızdan, israflarımızdan vazgeçmedikçe bu zamlar böyle devam edip gider piyasadaki fırsatçılara da gün doğmuş olur.
Et ve süt kurumu et satışlarında azalma değil ciddi bir çoğalma olduğunu açıklıyor. Lokantalar tıklım tıklım dolu. Gıda sektörü hiç duraksamadan çalışıyor. Ben kızımdan biliyorum, iki tane mekanı sorduğumda "Allah'a şükür Ramazan'ın ilk gününden beri ful dolu" diyor.
Yine ismini vermek istemiyorum bir otelin akşam menüsü 680TL. Yazım için kaynak oluşturmak amacıyla soruyorum hafta sonu rezervasyon kalmamış, hafta içine yönlendiriyorlar. Bir akşam menüsü 680TL ve yer yok, gerisini siz düşünün.
Bir kesim orantısız zengin oldu, bir kesim asgari ücretli ne yapacağını düşünüyor. Önceden memur aileler, evde iki çalışanı olan aileler, asgari ücretle çalışan aileler orta halli olarak adlandırılırdı. Şimdi orta halli kesim fakirlik sınırında kaldı, tamamen fırsatçı, zengin bir kesim ortaya çıktı. Devletimizin bu duruma müdahale etmesi, fırsatçıları cezalandırması, fakir-zengin ayrımını azaltacak düzenlemeler yapması gerekir.
Tekrar hayırlı Ramazanlar diliyorum.
Yazımla ilgili yorumlarınızı ya da görüş ve fikirlerinizi sosyal medya hesaplarımdan ve ogünhaber.com üzerinden bana iletebilirsiniz.
Allah’a emanet olunuz!