İki seneye yakındır, gündüz kuşağında, "İşte Benim Stilim" gibi fenomen olmuş bir stil yarışması programı yoktu.
Jürilerinden, çıkan yarışmacılara kadar herkesi fenomen yapmıştı.
Açıkçası arada izlemeyi seviyordum. Hatta jürilerden modaya dair bilmediğim bazı teknikler de öğrenmiştim.
Bu yeni programın içeriği ise bambaşka olmuş.
Format, büyük beden giyen hanımlara yönelik olacakmış.
Açıkçası duyar duymaz ilgimi çekti. Çünkü hayatımızın bir bölümünde mutlaka normal kilomuzun dışına çıkmışızdır.
Hamilelik, depresyon, aşırı iştahlık, tembellik vs.
Bir yere gideceğimiz zaman, üstüme ne giysem diye gardroba uzun uzun bakmalar mı dersin, şık ama kilolu görünmemek için türlü türlü kombinler mi yapmak dersin?
Kafamda bir sürü deli sorular...
O yüzden bu programı çok merak ediyorum.
Programın jüri seçimi ise müthiş başarılı.
Kemal Doğulu, Uğurkan Erez, Gülşah Saraçoğlu ve Banu Noyan
Şimdiden söyleyeyim, benim gözde jürim Banu Noyan’dır.
Banu Noyan, medya dünyasında tanınmış ve başarılı bir iş kadınıdır.
Kendisine birçok kişi tarafından televizyon ekranında olması için teklif gelse de hep reddetmiştir.
Türkiye’de önemli bir koreograf olarak gösterilen, organizatör olarak ses getiren, çok sayıda organizasyonun altında da imzası bulunmaktadır. Eğitim aldığı alanda doktorası olduğu gibi (yani doktordur kendisi), sayısız güzellik yarışmasında ve moda gösterisinde koreograf olarak görev yapmıştır.
AVM'lerdeki etkinlikler ondan sorulur. Bu sebeple "AVM'ler Kraliçesi" dir lakabı.
Dolayısıyla, bu programda olduğunu duyunca ayrı bir sevindim.
Tabii sevgili duayen Uğurkan Erez’i de tekrar ekranda görecek olmak beni ayrıca memnun etti.
Şimdiden onlara bol reytingler diliyorum.
Program başlayınca, mutlaka köşemde yine değineceğim.
Haftanın Yabancı Filmi: Gemini Project/ İkizler Projesi
Sense and Sensibility, Crouching Tiger, Hidden Dragon, Hulk ve Brokeback Mountain gibi önemli filmleri yöneten Oscar ödüllü, Tayvan’lı yönetmen Ang Lee’den müthiş bir aksiyon filmi daha vizyona girdi.
İkizler Projesi’nin başrolünde Will Smith’e, Clive Owen ve Mary Elizabeth Winstead gibi önemli isimler eşlik ediyor.
Filmin kısaca konusu şöyle:
Henry, derin devlete çalışan ve işinde eşsiz olan bir suikastçidir.
51 yaşında olan Henry, sıradan düzgün bir hayat kurmak için emekli olur.
Fakat bu hiçte kolay olmayacaktır.
Henry’nin peşine, onun kadar iyi dövüşen, silah kullanan bir suikastçi takılır.
Onun kadar iyi olmasının sebebi, Henry’den 25 yıl önce alınan genlerle oluşturulmuş bir klon olmasıdır.
Henry, her hareketini önceden tahmin edebilen bu klonundan kurtulmak için zorlu bir savaş vermek zorunda kalır.
Film ayrıca sinemada 3D yani üç boyutlu izleniyor.
Bu filmi ilginç kılan şey; yeni bir gençleştirme tekniğinin uygulanması olmuş.
Will Smit’in genç klonunu, yine Will Smith’in kendisi canlandırıyor.
Filmi izlerken Will Smith’in gençken oynadığı filmler gözümün önünden geçmedi değil hani.
Sıradan konusuna rağmen, her dakikası aksiyon dolu olan ve düşmeyen yüksek temposuyla artistik bir aksiyon film olmuş.
Haftanın Dizisi: Prodigal Son
Suç draması ve polisiye türünü harmanlayan "Prodigal Son" dizisinin yaratıcıları arasında Chuck ve Deception dizilerinden tanıdığımız Chris Fedak ve ortağı Sam Sklaver bulunuyor.
Yapımcı koltuğunda bu ikiliye Greg Berlanti, Sarah Schechter ve Lee Toland Krieger eşlik ediyor.
Fox tarafından yayınlanan bu yeni dizinin başrolünde,
The Walking Dead dizisinden tanıdığımız Tom Payne’in yanı sıra, ödüllü oyuncu Micheal Sheen, Bellamy Young, Oscar adayı Lou Diamond Philips, Aurora Perrineau, Halston Sage ve Frank Harts’ gibi önemli isimler yer alıyor.
Dizinin genel konusu kısaca şöyle:
10 yaşındayken, cerrah babası Martin Whitly’nin, ülke tarihinin en sosyopat katillerinden biri olduğunu öğrenen Malcolm Bright, büyük bir travmayla büyümek zorunda kalır.
Malcolm Bright, Quantico’da eğitim alıp, bir süre FBI’da çalıştıktan sonra, NYPD polisleriyle birlikte en zorlu cinayet davalarını çözmeye başlar.
Aynı zamanda, 20 yıldır akıl hastanesinde tutulan babasıyla, bazı davaları çözmek için görüşmek zorunda kalır.
Fakat bu Malcolm için kolay olmayacaktır.
Çünkü, geçmişine dair halüsinasyonlar görmeye başlar.
Malcolm’un, ailesine dair birçok gizemli boşluk vardır.
The Blacklist’e benzeyen tarzda bir dizi olmuş.
Sürükleyici, gizemli, her bölüm ayrı bir cinayet davası çözülürken, kendi içinde devamlılığı olan draması var.
Bu tarz dizileri sevenler hiç kaçırmasın derim.
Herkese iyi seyirler, iyi haftalar..