Bülent İnal’ın performansı takdiri şayandır.
Dizi, biliyorsunuz; 1896 yılını, Sultan Abdülhamit'in tahttaki 20. yılını, ayrıca Yunan Harbi'nden, Filistin, Hicaz Demiryolu çalısmalarına kadar, pek çok sorunla mücadelesini konu ediyor.
Bu sezonun en önemli ve en büyük çatışması da Sultan Abdülhamit’le, İngiliz Sefiri William Hechler’ın arasındaki büyük çekişmeli savaş olarak işleniyor.
Peki kimdir bu William Hechler?
Hindistan’da doğan Hechler’in babası Almandır.
Hristiyan rahibi kadar dini bilgiye sahip ve aynı zamanda da Hristiyan bir siyonisttir.
Yaşamının çoğunu Londra’da geçiren Hechler, İngiliz Devleti adına sefaretlerde rahip ve casus olarak görev yapmıştır.
Ve en büyük hedefi ise Osmanlı’yı yıkıp Abdülhamid’i tahtan indirmeye çalışarak, Mescid-i Aksa’nın altında olduğuna inandığı Süleyman Mabedi’ni yeniden inşa ederek Filistin’i Yahudilere açıp, orada Yahudi Devleti’nin kurulmasıdır.
Bu planı uygulaması için de Birleşik Krallık tarafından, Sultan Abdülhamit’in karşısına sefir olarak gönderilmiştir.
William Hechler karakterini, "Ben oyuncuyum, her karakteri oynayabilmeliyim, hayatın içinden insanlar onlar" diyen Cem Özer canlandırıyor.
Eşim diye söylemiyorum, her zaman risk almayı sever.
Oynadığı bütün karakterler, binbir surette var olabiliyor, diyebiliriz.
Adem’in Trenleri’nde nasıl ki onun imam olduğuna inandık,
Pir Sultan Abdal tiyatro oyununda, nasıl ki Pir Sultan Abdal’dı,
Neredesin Firuze’de nasıl ki kurnaz, tilki, peltek konuşan, dört göz muhasebeci Orhan’dı,
O Hayat Benim dizisinde sevdiği kadın dışında psikopat mafya Kenan’dı,
Bu karakterinde de William Hechler.
Tek bir tip ya da tek bir karakterin arkasına sığınmadan, tekdüze oyuncuların olduğu her dönemde, her zaman bu savaşı vermiştir.
Vermeye de devam edecektir.
Jestleriyle, mimikleriyle, beden diliyle ve her seferinde başka bir imaj ve ruh yapısıyla izlemesi keyifli gerçek bir oyuncudur.
Gerçek düşüncelerimi kendimi eş sıfatından soyutlayarak yazdım.
Bu yazıma ister torpil deyin ya da varsın öyle deyin, canınız sağ olsun.