Haftanın yabancı filmi: The Midnight Sky

Filmin başrolünü, Dr. Augustine Lofthouse'u, George Clooney üstleniyor.
 
Kadrodaki diğer oyuncular ise; Felicity Jones, Kyle Chandler, David Oyelowo, Tiffany Boone, Ethan Peck ve Sophie Rundle'dan oluşuyor.
 
Bilim-kurgu türündeki filmin konusu kısaca şöyle;
 
2049'da dünyada küresel kıyamet gerçekleşir.
Tüm insanlar bulundukları yerleri terk etmeye başlar.
 
Bilim adamı Augustin ise, terk etmez ve Kuzey Kutup Çemberi'nin üstündeki bir araştırma istasyonunda, tek başına kalmayı tercih eder.
 
Fakat sonrasında yalnız olmadığını fark eder ve bir küçük kız çocuğu bulur.
Ne yazık ki, Augustin ona bakamayacak kadar hastadır.
 
Bu yüzden, Jupiter'in uydusu K-23'e keşif yolculuğu yapan ve orada insan nesline uygun yaşanabilir bir ortam da bulan uzay gemisi Aether'a ulaşmaya çalışır.
 
Açıkçası, filmi George Clooney olmasa izlemezdim.
 
Filmdeki bütün karakterler çok sıkıcıydı.
 
Küresel kıyamet ama tüm bilgisayar ekranları Kuzey Amerika'ya odaklanıyor.
 
Bir yemek tarifi gibi; biraz Revenant'dan kar fırtınası alalım (ki zaten yazarları aynı), biraz Marslı filminden kareler, biraz da Solaris ve Gravity'den aldık mı ortaya şahane bir film çıkarırız havasındaydı.
 
Kısacası oldukça kasvetli, durağan ve diyaloglu anlatımları yetersizdi.
 
Özgün bir film değildi.
George Clooney, umarım bununla Oscar adaylığı beklemiyordur.

Genellikle oyuncular orta yaşa gelince, illaki bir "tek başına mücadele, kahramanlık vs." temalı filmde oynama psikozuna düşüyorlar.

Kimisi hakikaten başarıp ödülleri topluyor, kimisi de ne yazık ki böyle eleştiriliyor.
 
Bu film, evinizde şöyle; "çerezlik, sabun köpüğü gibi bir film olsun da seyredelim" diyenlere gelsin.
OGÜNhaber