Filmin başrollerini Matt Damon ve Christian Bale paylaşıyor.
Filmin hikayesi:
Amerikalı otomobil tasarımcısı ve modifiyecisi Carroll Shelby (Matt Damon) ve sürücü Ken Miles (Christian Bale), 1966'da 24 Saatlik Le Mans yarışı için, sürekli birinci gelen Ferrari'ye karşı, Ford’a ait devrimci bir yarış arabası inşa ederek fizik yasalarını alt üst ediyorlar.
Christian Bale, Matt Damon ve Jon Bernthal'in eğlenceli performanslarıyla güzel bir film olmuş.
Her ne kadar izlerken, Ferrari’nin sahibi için kendimi kötü hissetsem de Ken Miles ve Carroll Shelby’ın 60’lı yıllardaki başarısı tüylerimi ürpertti.
Gerçekten hızlı arabalar yapmak ve bu arabaları kullanmak isteyen arkadaşlarla ilgili gerçek bir hikayeye dayanan bir film.
Sinemanın başlangıcından bu yana, hızlı arabalarla ilgili filmler ve erkeklerin görünüşte ulaşılmaz hedeflere yönlenmesini konu eden hikayelere sık rastlanır.
Ford v Ferrari ise bunların her ikisini de kapsıyor.
İsmi her ne kadar Ford v Ferrari olarak adlandırılırsa da, her iki şirketin liderleri sadece uzak karakterler olarak yer alıyor.
Filmin esas odak noktası Carroll Shelby (Matt Damon) ve Ken Miles (Christian Bale).
Hikayenin yürüyen kısmında ise; hız için yaratılan, inanılmaz efsanevi araba olan Ford GT40 var.Filmde gösterilen bu arabanın, nasıl yaratıldığını yani arka planını hiç bilmiyordum.
Eski bir şampiyon sürücü olan Shelby, sağlığı yüzünden emekli olunca, Ford için araba tasarımına giriyor.Ve pistte rakipsiz dahi sürücü Ken Miles'ı da içeren bir yarış takımı kuruyor.
Ken Miles çokta sevecen kişiliğe sahip değil.
İki adam arasındaki bu özel bağlantı, her ikisinin de sahip olduğu yetenekler birleşiyor ve tanınmalarını sağlıyor.
Filmde işlenen yan hikaye ise şöyle:
Daha sonra efsanevi CEO olacak ancak o dönemde Ford’un pazarlamadan sorumlu yöneticisi olan Lee Iacocca (Jon Bernthal), Ford'un profilini yükseltmek ve daha genç demografiyle satışları artırmak için Le Mans gibi uluslararası yarışlarda rekabet ederek birinci gelmeyi hedefliyor.
İlk olarak Ford Company, Ferrari'yi, Enzo Ferrari'den (Remo Girone) satın almaya çalışıyor.
Bu gerçekleşmeyince Henry Ford II’nin (Tracy Letts) egosu sarsılıyor ve Ferrari'yi kendi oyunlarında yenmeyi hedefliyor.
Ford v Ferrari, iki kahramanının bireysel yanlarını iyi dengeliyor ve onları neyin yönlendirdiğini çok iyi gösteriyor.
Damon ve Bale harika performanslar sergilerken, Bale ayrıca tutkulu Ken Miles olarak filmin en gösterişli manzarasını elde ediyor.
Bana göre, ikisi arasındaki dinamik ve sinerji muazzam tutmuş.
Filmin tüm sahnelerinde set, çevre tasarımı çok sağlam ve güçlü. Kostümler, mobilyalar, aksesuarlar ve hoş renk dokunuşları ile 60'ların başlarındaymışsınız gibi bir his uyandırıyor.
Aynı zamanda araba yarışlarını ve gittikleri hızı göstermede de çok başarılıydı.
Yarış sahnelerinde ise yönetmen, bizi sanki o yarışan aracın içine sokuyor. Kendinizi pistte hissediyorsunuz.
Le Mans’ın içine sizi doğrudan sokup, heyecanı dorukta hissettirerek harika bir iş çıkarıyor.
Filmin sonlarına doğru ufak bir göz dolması da kaçınılmaz.
Vizyon sahibi Amerikan otomobil tasarımcısı Carroll Shelby (Matt Damon) ve korkusuz İngiliz doğumlu sürücü Ken Miles’ın (Christian Bale), Ford Motor Company için devrim niteliğinde yarış arabası üretmesini anlatan bu 2,5 saatlik filmi, karantina günlerinde vaktiniz bol olduğu için rahatlıkla izleyebilirsiniz.
Bilmeyenler için Le Mans:
"Le Mans 24 Saat Yarışları (24 Heures du Mans), dünyanın en ünlü spor otomobil dayanıklılık yarışlarından biridir.
1923 yılından bu yana düzenlenmekte olup, 1939-1949 yılları arasında II.Dünya Savaşı süresinde ve sonrasında belli bir süre yapılamamıştır.
Le Mans, her yıl, Fransa yakınlarındaki Circuit de la Sarthe pistinin France de Sarthe bölümünde koşulmaktadır."(Kaynak Google)