Açıkçası çok sevindim.
90’lı yıllarda Behzat Uygur’la, Süheyl Uygur’un 8 sene boyunca sundukları ”
Şahane Cumartesi” olarak başlayıp “
Şahane Pazar” diye devam eden yarışma programı efsanedir.
Behzat Uygur ayrıca tek başına televizyonda bir çok yarışma programı sunmuştur.
Tiyatro ve sinema oyunculuğunun yanı sıra Türkiye’nin en iyi sunucularından biridir.
Diksiyonu düzgün, kültürlü, donanımlı, bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmayan nadir sanatçılarımızdandır.
90’lardan beri kendisini izlerim.
İzlediğim kadarıyla ne konuklarına kötü davrandığını, ne surat astığını, ne de yersiz konuşup pot kırdığını görmediğim, işini en iyi yapan insanlardan birisidir.
Yaşım Kaç yarışma programı için Behzat Uygur tam biçilmiş kaftan.
Yarışmaya gelecek olursak değişik bir format olmuş.
“
Kim Milyoner Olmak İster” yarışması gibi yıllarca neden gitmesin.
Ama yarışmadan ve yarışmacılardan daha çok yaşının tahmini yapılan kişiler ilgimi çekti.
Bu kadar özgüven sahibi oldukları için tebrik ediyorum.
Çünkü yarışmacılar, çıkan kişinin yaşını tahmin etmeden önce üzerinde konuşuyorlar.
Tabii bu tahminleri söylemeden önce, kişinin yüzündeki kırışıklıklarını, botoxunu, dolgusunu konuşup, “
Yanağı çökmüş gibi sanki, boynunda sarkmalar var gibi” tarzında analizler yapıyorlar.
Özellikle çıkan kişi kadınsa biraz üzücü bir durum.
Gerçekten oraya çıkmak yürek ister.
Hele ki kadınların yaşı sorulmaz diye bir söz varken.
Beri yandan yarışmanın bilgiye dayalı olması güzel olmuş.
Joker soruları çok başarılı.
Çıkan kişinin doğum yılına göre tarihte yaşanan spor, aktüel, şarkı, sanatçı gibi olay ve durumlardan sorular hazırlanıyor.
Haydi bakalım tarihini hatırla da çıkan kişinin yaşını bul.
Ben evimde kendi kendime izlerken yarıştım.
Tahmin ettiğim de oldu, bilemediğim de.
Joker soruları öyle kolay falan değil.
Dizilerin artık azalmasından dolayı bu tarz bilgi yarışmalarının tekrar gündeme gelmesi sevindirici bir durum.
“
Yaşım Kaç” yarışma programı izlemeye değer.
Haftanın Filmi: Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri
Drama türünde olan bu film, 2018 Oscar Ödülleri’nde 6 dalda adaylığı olan ve 4 dalda En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, En İyi Senaryo ve En İyi Film Ödüllerini kazandı.
Duygusal anlamda sizi etkileyen bir film olmuş. Bütün kazandığı dalları hak ettiğini düşünüyorum.
Filmin oyuncu kadrosunda Fargo’dan gençliğini hatırlayacağınız (Hamile polis memuru rolüyle döktürmüştü) Frances McDormand, Woody Harrelson, Sam Rockwell, John Hawkes ve Peter Dinklage yer alıyor.
Bu film, acımasız şekilde tecavüz edilip, cinayete kurban giden kızının katilini bulmak isteyen bir annenin dramını anlatıyor.
Aylar geçmesine rağmen kasabanın polis merkezi hala katili bulamamıştır.
Anne Mildred Hayes,(Frances Mcdormand) bu duruma isyan etmek için kasabanın girişindeki 3 adet billboardu kiralar.
Polis şefinin suçlandığı billboard mesajlarında, katili bulmak için uğraşmadıkları ve hatta umursamadıkları yer alır.
Bunları okuyan polis şefi ve ekibi Mildred’la tersleşir.
Mücadelesinde yılmayan, içindeki öfkesini zaman zaman şiddet göstererek yansıtan, acımasız ve yaslı bir kadını canlandıran Frances Mcdormand tek kelimeyle Oscar’ı hak etmiş.
En son kendisinden yine Oscar’ı kazandığı Fargo filminde bu kadar etkilenmiştim.
Polis şefini canlandıran Woody Harrelson’un oyunculuğu da müthişti.
Spoiler vermeden anlatmaya çalıştığım için en fazla şunu diyebilirim.
Woody Harrelson’nın bazı sahnelerinde göz yaşlarınıza hakim olamıyorsunuz.
Karakterlerin kendi içindeki hesaplaşmaları, karakterlerin dönüşümü,
kötü olan bir kişinin içinde iyilik var mı,
katil bulunsa ya da bulunmasa bu neyi değiştirir?
Bunun gibi düşüncelere sizi yönlendiriyor.
Klasik türde bir son olmuyor.
2 saatlik bir film ve biraz yavaş ilerliyor.
Ama izlenesi, kesinlikle tavsiye ederim.
Haftanın Dizisi: Castle Rock
Stephen King ve J.J.Abrams‘ın ortak projesi Castle Rock dizisi yayına girdi.
Gerilim ve korku türünde olan bu dizi bir kasabada geçiyor.
Dizinin oyuncu kadrosunda; Terry O'Quinn, Bill Skarsgård, André Holland, Melanie Lynskey, Ann Cusack ve Jane Levy yer alıyor.
Castle Rock kasabasında özel bir hapishanenin gizli bölümünde yıllardır tek başına tutulan genç bir erkek bulunur.
Konuşmayan ve akli dengesinin yerinde olup olmadığı bilinmeyen bu kişinin kim olduğu ve nereden geldiği bilinmiyordur.
Bu kişiye yardımcı olmak isteyen bir avukat kasabaya gelir.
Fakat avukat bu kasabada sevilmemektedir. Geçmişi karanlık sırlarla kaplıdır.
Kasabada yaşayan herkesin aslında ayrı bir gizemi var.
İzlerken sırlar içinde boğuluyorsunuz.
Ama diziyi bırakmak mümkün olmuyor.
Bir şekilde sizi etkileyip, izlettiriyor.
Stephen King’in bir diğer dizisi olan Mr. Mercedes’den sonra bu dizi de iddialı.
Dizinin ilk sezonu 10 bölümden oluşuyor.
Bazı karakterler, hapishanenin ismi (Shawshank Hapishanesi) ve mekanlar Stephen King’in eserlerine gönderme yapıyor.
Korku ve gerilim sevenlere kesinlikle izleyin derim.
Gizemin yanı sıra psişik güçlere de değinen psikolojik bir gerilim olmuş.
Herkese iyi haftalar, iyi seyirler..