Fatih Sultan Mehmet Han'ın rüyası olan İstanbul'un Fethi zor ve meşekatli olmuş. Uğrunda çokça şehitler verilmiştir...
İstanbul'un fethiyle beraber, İslam beldesi olması, tarihin en önemli konusu olmuştur. İstanbul'un Fethi bir çağın kapanıp, yeni bir çağın açılmasının miladıdır...
İstanbul'un fethinin, en güzel meyvesi olan Ayasofya ise, İslam tarihinin uğrunda ağır bedellerin ödendiği, Müslümanların ibadethanesi olmuştur...
Asırlarca Camii olarak hizmet veren Ayasofya maalesef, Cumhuryetin ilk yıllarında 1934 yılında bakanlar kurulu kararı ile müzeye çevrilmiş ve bu süreç bu güne denk devam etmiştir...
Atalarımızın kanları pahasına, büyük bedeller ödeyip İstanbul'u fethetmeleri sonucu Ayasofya, ecdadın hak ettiği ganimet olarak, yıllarca müslümanların ibadetlerini yaptıkları bir mekan olmuştur...
Peygamber efendimiz sav'in övgüsüne mazhar olmuş, Fatih Sultan Mehmet Han'ın rüyası olan İstanbul, üzerinde, türlü zamanlarda oyunlar oynanmış ve kumpaslar kurulmuştur. Bütün bunlara rağmen, İstanbul dimdik İslam beldesi olmaya devam etmiştir...
Osmanlı İmparatorluğunun, dağılması ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilk yıllarında da Camii olarak ibadete açık olan Ayasofya, maalesef 1934 yılında batılı ülkelerin baskısı sonucu, Hükümetin boyun eğmesi ile müzeye çevrilmiştir...
86 yıllık esaretten sonra Ayasofya, zincirlerini kırarak günümüz Hükümetinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dik duruşu sonucu, yeniden ibadete açılacak ve müslümanların, göz yaşları dinecektir...
Danıştayın 1934 yılındaki bakanlar kurulu kararını iptal etmesiyle, ayağa kalkan batı dünyası ve hıristiyan alemi, Türkiye’yi tehdit etme cürretinde de bulunmuşlardır...
Ayasofya hakkımız ve İstanbul bizim beldemizdir. İstanbul üzerinde hesapları olan batı diasporasının çabaları beyhudedir. Bilmeliler ki, bizler gerektiğinde, set oluşturur ve edepsizlik edenlerin alnını karışlarız...
Son bir söz "Söz konusu vatan ise, Dünyanın şah damarını keser ve asla boyun eğmeyiz..."
Selam ve dua ile...