Devletin başlattığı yardım kampanyasının, alternatifi olarak bazı CHP'li belediyelerinde Valilik iznini almadan kampanya başlatması, Devlet geneleği ve tahayyüllere yakışmıyan bir pozisyonun oluşmasına neden olmuştur...
Buda yetmiyormuş gibi Fatih Portakal ve Can Ataklı denen sözde gazeteciler ise, işi çok ileriye taşıyarak, Merkezi Hükümet ve Yerel Hükümet söylemini geliştirdiler...
Yerel Hükümet'ler sadece Eyalet sistemi veya özerklik yönetimlerde olan yönetim biçimleridir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti üniter yapıya sahip, yönetimsel olarak Merkezi hükümet tarafından yönetilmektedir...
Bu söylem özerklik zırvalamasında bulunan bölücü örgütün söylemidir. Bu söylem vatan hainlerinin Ülkemizi bölme ve parçalama söylemidir. Yerel de Belediyelerin üstlendiği görev Devlet yönetmek değildir. Yerel Yönetimlerin hizmet alanları ve kuruluş amaçları farklıdır...
Ankara ve İstanbul seçimlerinde Bölücü örgütün desteğini alarak seçilen Belediye Başkanlarıda, akıllarını başlarına almalılar. Dün özerklik uğruna hendek politikasını güden sözde siyasilere ve hendeklere gömülen bölücülerin sonunu bir kez daha hatırlatmak isterim...
Yerel Hükümet zırvalamasıyla gündeme gelen bu sözde gazeteci bozuntuları ise hadlerini ve hudutlarını aşmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bölünmez bütünlüğüne kast edenlerin sonlarına şanlı tarihimiz şahitlik etmektedir...
Siyasi figürler gelip geçicidir. Baki olan Devlettir. Siyasilerin iç çekişmeleri Devletin dengelerini sarsmamalı ve bu bağlamda siyaset kurumu da kendisine çeki düzen vermelidir...
Maalesef bu gün geldiğimiz nokta itibari ile Cumhurbaşkanının şahsında Türkiye Cumhuriyeti Devleti hedef alınmaktadır. Erdoğan düşmanlığı gözleri kör etmiştir. Bazı Siyasilerin Devlete olan saygısını yitirdiğini ve pervarsızca saldırıya geçtiklerini görüyoruz. Bu doğru değildir...
Son bir söz " Aklını peynir ekmekle yiyenlere son sözüm. Devletin bütünlüğüne dil ve el uzatmaya devam ederseniz, Devletin ateşi hepinizi yakar, kül eder..."
Selam ve dua ile....