Üniversiteli Sibel Ünli "Yemekhane kartımda sadece 1 liram var. 1 lira ile karnımı doyurabilir miyim?" paylaşımından sonra intihar etmişti. Bu olay sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Sibel’in parasızlıktan intihar ettiğine ilişkin binlerce paylaşım yapıldı. Ancak babasıyla abisi, "Bizim paramız da evlerimiz de var diyerek, bu paylaşımların bilinçli yapıldığını ve sadece Devleti kötülemek için böylesi paylaşımların yapıldığını" söylediler..
Düşünebiliyormusunuz, böylesi acı bir tablo karşısında dahi, pervasızca paylaşımlar yapılıyor. Sadece Hükümeti kötülemek ve Ülkenin ekonomisine gem vurmak anlamını taşıyan bu çıkışları acılı aile dahi kabul etmiyor ve açıklama yapmak zorunda kalıyor. Bu nasıl bir düşmanlıktır veya kindir ki memlekette yaşanan her olumsuz olayın müsebbibi Hükümetmiş gibi gösteriliyor.
Acı bir tablodan böylesi akla ziyan sonuçlar çıkaran bazı kesimler sosyal medyayı da bir silah aracı olarak kullanıp kin kusmaya devam ediyorlar. Elbette eleştiri olmalı ancak eleştirininde bir dozajı, bir kaidesi olmalı böylesi ahlaksızca ve ilkesizce adına eleştiri denen, Fakat eleştiriyle uzaktan veya yakından alakası olmayan paylaşımları yapanların Ülkenin temeline nasıl dinamit yerleştirdiklerine dikkatleri çekmek istiyorum...
Tek amaçları toplumu germek ve yine toplumda infial yaratmak olan bu çevrelerin sosyal medyayı kullanım biçimlerinin iyi algılanması gerekir. Hükümete karşı yürütülen gayri ahlaki kampanyanın iyi benimsenmesi gerekir. Gezi meselesi ile başlayan bu spastik oluşumun gayelerine ulaşmadan toplumun son derece uyanık ve bilinçli olması gerekir.
En ufak bir hadiseden dahi hükümeti hedef alacak bir sonuç çıkaran bu ruh hastası kesimin amaç ve gayelerinin iyice benimsemesi gerekir. Felaket tellalcısı bu kesimin Ülkede çıkartmak istedikleri kaosun bilinciyle hareket edilmesi gerektiği düşüncemide özellikle vurgulamak istiyorum...
Son bir söz "sosyal medya kundakçılarına karşı uyanık olmak zorundayız.."
Selam ve dua ile...