Para ve menfaat uğruna tüm etik değerleri çiğneyen, şerefli mesleğimizi ayaklar altına alan, her türlü eylem ve uygulamalara hep karşı çıktım. İnşallah karşı çıkmaya da devam edeceğim...
Geçtiğimiz günlerde mesleğimiz adına yüz karası diye adlandıracağımız bir hadiseyi, bu köşemde ele almak istedim. Yaşanan olayın vuku bulduğu bir basın toplantısının, nasıl katılan medya mensuplarının, yüzlerine çarparcasına hakarete dönüştüğünü üzülerek ifade etmek isterim...
Malum hain Fetö kalkışmasından sonra, yandaş birçok şirkete el konmuş ve bunların başında da Türkiye'nin mobilya devi İstikbal'in de içinde bulunduğu Boydak Holding'di...
Boydak Holding bünyesinde yer alan sayısızca şirket TMSF'ye devredilmiş ve Kayyum yönetimlerince yönetilmeye başlanmıştır. Tabi, Kayyumlar ile ilgili daha önce birçok spekülatif olay yaşanmış ve birkaç defa yönetim değişikliğine gidilmişti...
Malum Devlet adına yönetime gelen Kayyumlar Devlet memuru statüsündedir. Bir İl Müdürü hangi anlayış ile hizmet ediyorsa, Kayyum da aynı mantık ile hizmet etmek mecburiyetindedir...
Boydak Holding'in son CEO'su Alpaslan Baki Ertekin göreve geldikten sonra, farklı uygulamalar, insanları küçümseyen ve kendisini dev aynasında gören bir anlayış hemen göze çarpmış ve sayın CEO hemen kolları sıvamış önce Holding'in adını Erciyes Anadolu Holding olarak değiştirmiş, akabinde Fetö'den ötürü yine el konan Bank Asya'nın logosunun bir benzerini nakşetmiş, çok önemli bir hizmete imza atmıştır...
Aslında her yiğidin bir yoğurt yiğişi vardır, beyefendinin elbet kendine has bir yönetim anlayışı olacaktır. Ancak benim itirazım, kendisini kaf dağında gören, insanları küçümseyen, başkasının malının üzerine hükümdarlık kurup, edep ve adabı hiçe sayma anlayışınadır...
Gelelim asıl meseleye CEO Ertekin, geçtiğimiz günlerde bir basın toplantısı düzenlemiş ve bu toplantı basına karşı er meydanı platformuna dönüşmüş basın yerin dibine sokulmuştur. Kayseri'nin mangalda kül bırakmayan, kalafatlı gazetecilerinin gözlerinin içine bakılarak, Kayseri'deki basının uğradığı hakareti, buradan misliyle yapanlara geri iade ediyorum...
Üç kuruş reklam parası için yapılan bu edepsizliğe göz yuman, kendisini ulaşılmaz gören gazetecilere de yazıklar olsun diyorum. Devletin atadığı bir memura bu denli pirim verilmesi, aşağılık kompleksinin medya üzerinde denenmesine müsaade edilmesi tamı, tamına bir ilkesizlik, bir şuursuzluk ruh halidir...
Bu kadar para göz olmak, bu kadar aç gözlü olmak ve kesesi için fikrini, benliğini, kişiliğini ipotek etmek, mesleğimiz adına talihsizliktir. Türkiye'nin hiç yerinde bunun başka bir örneği ile karşılaşmazsınız...
Üç kuruş para için her türlü hakareti kabul etmek, yapılan edepsizliklere göz yummak, bir akıl tutulmasıdır. Bu anlayış bu büyük gazetecilerde olduğu müddetçe bu ve benzeri daha nice hadiseyi yaşamış olacağız...
Son bir söz "Ben gazeteciyim, ben hesabı milletime verir ve ancak millet adına kalemimi kullanırım. Özellikle bazı kalemşörlere duyururum..."
Selam ve dua ile ...