Basın bir toplumun, haber alma özgürlüğünü sağlayan, gerektiğinde tenkitleri ve farklı bakış açısıyla, eksikliklere dikkatleri çeken, en önemli unsurlardandır..
24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramının 112. Yılı dönümü ve Basında sansürün kaldırılmasının da, miladıdır...
Basına yönelik, gazetelerin sansür memurlarının kontrol ve denetiminden geçtikten sonra yayınlanmasının önüne geçen 24 Temmuz 1908 tarihindeki İkinci Meşrutiyet’in ilanının 112. yılında "sansürün kaldırılması" ile bu tarih basın bayramı olarak da, kabul edilmiştir...
Ülkelerin gelişiminde çok önemli bir yere sahip olan basının, halkı bilgilendirme, bilinçlendirme, kamuoyunda gerekli hassasiyetleri oluşturma gibi çok önemli işlevleri olduğu gibi bizim ülkemizin birlikteliğini bitirmek isteyen, çepeçevre etrafımızı saran global vandallara karşı, istila salyası akıtan medeniyet süslü ve hamaset yüklü politikaları bertaraf etmek gibi vazifelerimizin de farkındayız...
Bu nedenle çağdaş ve demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarından biri olan basın, kamuoyuna tarafsız, doğru ve hızlı biçimde bilgi ve haber vererek, toplumu aydınlatıp, meslek ilkelerine, kişilik haklarına saygı çerçevesinde çalışmalarını sürdürmelidir...
Bu çalışmaların sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi "İletişim Özgürlüğü" ile mümkündür. Şüphesiz "İletişim özgürlüğü" şeffaf yönetim anlayışının da temel yapı taşlarındandır...
Basınımızın özgürlük ve hak arayışının sınırlarının geniş ama sınırsız olmadığının, başka bir özgürlük alanında özgürlüğümüzün son bulduğunun farkına vararak, temiz bir gazetecilik anlayışı ile, tehdit, şantajdan ve hakareten uzak bir dil ile araştıran, sorgulayan gazeteciliği ön planda tutmak gerekir...
Günümüzün gereği olarak internet haberciliğinin geldiği noktada, dijital medyada yaşanan sorunlarada, dikkatleri çekmek ve özgürlükler adına nasıl özgürlüklerin ihlal edildiğinede, dikkatleri çekmek istiyorum...
Dijital medyanın ülkemizde, kanunlardan her hangi bir tanımının olmamasından ötürü, nasıl kirli bir mecraya dönüştüğünü ve özgür basın tanımından uzak, sözde özgürlük adına kişisel hakların hunharca nasıl ihlal edildiğinin de, görülmesi gerekir...
Yeni bir basın kanunu ve dijital medyayı da içine alan, özgür basın tanımının yeniden belirlenmesi ile geleceğe dair sağlam temeller atmalıyız. Bu anlayış çerçevesinde çalışan gazetecilerin, emeğinin karşılığını bulduğu yapının temel taşlarında örülmesi gerekir...
Basının meslek ilkeleri doğrultusunda ilkeli, tarafsız, sorumlu ve bilinçli gazetecilik anlayışıyla yapılan çalışmalarının devamını diliyor bu çalışmaların her zaman özgür, sansürsüz bir ortamda yürütülmesini temenni ediyorum...
Unutulmamalıdır ki düşünce ve ifade özgürlüğü en önemli haklarımızdandır, fikirlerin sansürsüz bir ortamda özgürce dile getirilmesi gelişime atılan adımları kolaylaştıracaktır...
Tekraren vede özellikle yeniden belirtmeliyim ki, özgürlüklerinde bir tanımı bir sınırı vardır. Basın özgürlüğü adı altında her hangi bir kişisel hak ve özgürlüklere müdahale etme, basında özgürlüklerin kapsamında değildir. Şantaj ve tehdit özgür basının, yolunu tıkamaktadır...
Unutmamalıyız ki, özgür basının da bir sınırı olmalıdır. Halkın haber alma özgürlüğüne sonuna kadar evet, lakin tehtit, şantaj ve kirli bir habercilik anlayışına hayır...
Bu vesile ile 24 Temmuz basında sansürün kaldırılışının yıl dönümü münasebetiyle, kutlanan Basın Bayramımızı bir kez daha tebrik ediyorum...
Son bir söz "Basının şanına ve şerefine gölge düşürecek her türlü eylemden uzak durulmalıdır..."