Keşke ekonomist olsaydım belki bu gidişatı daha iyi değerlendirme imkanı bulurdum. Ama ekonomist olmasamda cebimdeki yangından olayın vehametini algılıyabiliyorum...
Esnafın ocağına incir ağacı dikilmiş, fakir, fukara canından bezmiştir. Dövizin yükselmesi ile alım gücü gittikçe zayıflamakta ve gidişatın nereye varacağı kestirilememektedir...
Bakan beyin dövizin yükselişini tiye alması ve dövizin yükselişinin, sanki ekonomiyi bağlamadığı yönündeki bu davranışın, bu rahatlığın, doğrusunu sorarsanız sebebini bende merak etmiyor değilim...
Bir çok ham maddenin dövize endeksli olması ve bununla beraber maliyetlerin artmasını dikkate almayan bir ekonomi anlayışının varacağı yeri kestiremediğimide yine belirtmek isterim...
Faiz lobisi ve döviz spekülatörlerinin kazançlı çıktığı böylesi bir sürecin bir an önce önüne geçilmeli ve döviz makul seviyelere çekilmelidir...
İnsanların mutfaklarında yangın vardır. Zaten pandemi sürecininde getirdiği olumsuz şartlardan dolayı esnaf ve dar gelirliler perişan olmuş durumdadırlar...
Bu sürecin bilinciyle piyasaların rahatlatılması gerekir. Allah kendilerinden razı olsun. Sayın Cumhurbaşkanının pandemi başlarken açıkladığı pakette kredi ve dar gelirli ailelere 1.000'er TL yardım edilmesini takdirle karşıladık...
Lakin insanlar yaşadıkça ihtiyaç ve yeme giderlerinin devam edeceği bilincini yitirmemek lazım. Para bir gün veya bir ay değil her an, her daim lazım gelen bir gereçtir. Bu anlayış ile ekonomiye yön vermek gerekir...
Ben ekonominin iyi gidişat sergileyip veya sergilemediğini, cebime bakarak çok net algılıyabiliyorum. Cebim bana gerçek, reel ekonomik değerleri ortaya koymamı sağlıyor...
Ekonomi yönetiminin dövizin yükselişini kafaya alması yerine, daha gerçekçi çözümler bulması daha akıllıca olacaktır....
Son bir söz "insanların akılları ile dalga geçmenin, kimseye bir fayda getiremeyeceğini iyice kavramak gerekir..."
Selam ve dua ile...