Acaba bizmi yakıyoruz...

Ülkemizde son 30 saat içerisinde meydana gelen yangınlar;
Ankara da ikametgah yangını
İzmir Balçova da ot yangını
İstanbul Ataşehir de boş metruk bina yangını
Kocaeli Değirmendere de araç yangını
Malatya da ikametgah yangını
Balıkesir Edremit te sazlık alanda yangın
İstanbul Sultanbeyli de mobilya fabrikası yangını
Niğde de İplik Fabrikası yangını
Adıyaman Kahta da ahır yangını
Şanlıurfa da lokanta yangını
Manisa Gördes de ikametgah yangını Ankara Çankaya da yüksek katlı bina yangını
Kastamonu İnebolu da kamyonet yangını
 
Bunlar haber ajanslarına düşen yangın olayları. Ancak resmiyette bunun en az 4.5(dört buçuk) katı daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.
 
Yukarı da yazdığım yangınlar, 81 kent İtfaiyelerini ziyaret projem kapsamında şu ana kadar dolaştığım 61 şehir de meydana geldi.
 
Bazı arkadaşlar iyi niyetli bazıları ise farklı maksatlı ‘Hoca her gezdiğin kent te senden sonra yangın çıkıyor!’ yorumlarını yapıyor zaman zaman.
 
Bende kendimi ve herkesi sorguluyorum.
 
ACABA BİZMİ YAKIYORUZ…….?
 
Orman yangınlarıyla kötü bir yıl geçiren Yunanistan’a da gitmedim. 18 Ağustos’ta 3’üncü Ordu Komutanlığına ait Askeri gazino bölgesinde çıkan yangının meydana geldiği Erzincan’a da henüz gitmedim.
 
İstanbul’da son 6(altı) ayda 100(yüz)’ü aşkın işletme yangını bizleri o sektörlere odaklandırırken,
 
Nasıl olsa oralarda bir şey olmaz diye gündemimiz de olmayan;
‘Müzelerin yangına karşı güvenlik önlemleri’ sanki çok düşünülmüyor gibi…,
 
Brezilya Milli Müzesi içinde bulunduğu objeler bakımından kalabalık bir sayı verir.
 
En kalabalık ve zengin müzelerinden sayılır. Kalabalık diyorum çünkü bir müzedeki obje sayısı onun zenginlik ve değerini tek başına arttırmaya yetmiyor. Mesela, Sovyetler Birliğinde Moskova Tarih Müzesindeki eşya sayısı 2 milyonu geçtiği halde ne Petersburg’daki Ermitaj ne de Moskova’daki Kremlin hatta ne de Tretiakov gibi galeriler kadar çekicidir.
 
İlginç bir husus da genellikle koloni müzelerinin o ülkede bulunan her şey ana kıtaya veya anavatana gönderildiği için fakir kalmasıyken, Brezilya Müzesi’ne tam aksi bir eylemle Portekiz Krallığı Anavatandaki müze ve kütüphanelere sığmayan zenginlikleri yollamıştır. Yani bu yanan müze ön planda Portekiz kültürü bakımından da büyük bir kayıp sayılıyor. İçinde ki kalıntılar sadece tarihi değildir. Fosilleri, ifade edildiği üzere en büyük meteor parçası, meteorların düşmesi dolayısıyla kavrulan dinazor kalıntıları, garip bitki ve hayvan fosilleri, antropolojik zenginlikler, yetmedi Portekiz imparatorluk sahasının dışında kalan yerlerden gelme Mısır mumyaları gibi parçalarda yer alır, daha doğrusu alıyordu.
 
Son 10 yıllardaki büyük zenginleşmesine ve iddiasına rağmen birçok yönleriyle üçüncü dünya ülkelerine has örgütsüzlük, yolsuzluk nedeniyle ismi çok anılan Brezilya’da müzenin de zengin bir ülkeye yakışacak bakım ve idareden uzak kaldığı anlaşılıyor. Yangına karşı tedbirler sıfırmış.
 
 
HEPİMİZ MISIRLIYIZ!
 
Birçok objenin dijital yöntemlerle arşivlendiği açıklanıyor ama bu içeride tarih, antropoloji ve jeolojiyle ilgili bilgilerimizi değiştirecek parçaların yok olup gitmediği anlamına gelmez.
 
Müzeler konusunda dünya hala basit milliyetçi organizasyonlardan ve mülkiyet anlayışından kurtulamadı. Bir zamanlar Vatikan’daki müze toplantısında Mısır müzelerinin durumu için söylediğimiz “Bilsek de bilmesek de, istesek de istemesek de hepimiz Mısırlıyız, o ülkenin eserlerine dikkat etmeliyiz” sözü bağımsız aydınların hoşuna gitse de müzeciler suratlarını buruşturmuşlardı.
 
Son Tahrir olaylarında Bağdat müzesi ve Kahire müzesi yağmacılığı bu ilgisizlik ve utanmazlığın derecesini ifade eder. Buna benzer hazin olaylardan biri de Brezilya’nın başına geldi. Bir yerde kaybolan müzenin bu dünyanın ve beşeriyetin hangi parçasını ilgilendirdiğini ve gerekli malumatı yok ettiğini bilemezsiniz. Eğer İslam dünyasının eserleri tahrip ediliyorsa ve meçhul kişilerin evlerinin içine ve görünmeyen koleksiyonlara giriyorsa bu bilgi deliği hiç şüphesiz çalanların tarihini de zedeler ve gerekli bilgiyi elde edemezler.
 
Doğrusu dünya tarih ve medeniyeti açısından çok şeyi barındıran Topkapı Sarayı Müzesi’nin durumunu düşünüyorum.
 
HALA İLGİLENMİYORUZ
 
Bu müzeyle hala ilgilenmiyoruz. Son düzenlemede bile Kültür ve Turizm Bakanlığı gibi işi başından aşkın bir kuruluşun elinde bıraktık. İçinde ki eserler Türkiye’nin milli tarihini ve medeniyetini aşacak bir miras, çünkü Türk İmparatorluğu dünya bakımından önemli bir İmparatorluktu.
 
Elindeki hazinelerde öyledir. Mesela, ‘En önemli Çin porselenleri koleksiyonu bizde. Avrupa porselenleri içinde de önemli bir koleksiyonun sahibiyiz. Müze kütüphanemizde de sadece Müslüman Şark milletlerinin değil birçok Hristiyan kavmin el yazmaları da var. Brezilya da ki yangın felaketi bize bir uyarı olmalı’ diyerek Prof. İlber Hoca konuya dikkat çekmiş.
 
PEKİ. MÜZE ÇEŞİTLİLİĞİ VARMI ? –VARSA KAÇ ÇEŞİT MÜZE VARDIR?
 
Gerek koleksiyonların içerikleri veya nitelikleri gerekse bağlı oldukları birimler doğrultusunda müzeler çeşitli gruplara ayrılmıştır.

Milletlerarası Müzeler Komitesi (ICOM) tüm müzelerin koleksiyon içeriğine göre, aşağıdaki sıralamayı yapmıştır:
1- Sanat Tarihi Müzeleri,
2- Modern Sanat Müzeleri,
3- Arkeoloji ve Tarih Müzeleri,
4- Etnografya ve Folklor Müzeleri,
5- Tabii Tarih Müzeleri,
6- Bölge Müzeleri,
7- İlim ve Fen Müzeleri,
8- İhtisas Müzeleri,
9- Üniversite Müzeleri,
 
Koleksiyonların içeriğine göre ise müzeleri şöyle sıralayabiliriz:
Arkeoloji Müzeleri: Arkeolojik zenginlikleri içine alan, binlerce yıllık tarihin maddi kültür belgelerini sergileyen müzelerdir. Ankara, İstanbul, İzmir, Konya, Antalya, Adana, Bursa Arkeoloji Müzelerimiz bu tür müzelere örnektir.
Tarih ve Etnografya Müzeleri: Bir ülkenin, yörenin, insan topluluğunun ya da kurumun gelişimini sistemli olarak inceleme ve açıklamasını yazılı, görsel ve tarihsel belgelerle kronolojik olarak koleksiyonlarında toplamış olan müzelerdir.
Sanat Tarihi, Sanat Müzeleri: 20.yy kadar olan tüm sanat birikimlerini toplamış olan müzelerdir.
Bilim ve Endüstri Müzeleri: Doğa ve Fizik bilimlerinin araştırıldığı ve uygulandığı müzelerdir.
 
Koleksiyonların dışında müzeler, bulundukları ülkenin yapısı ve bağlı bulundukları kuruluşlar bakımından da çeşitli gruplara ayrılmaktadırlar: 
‘Müzeler Amerika'da olduğu gibi üniversitelere bağlı bulunmakta,
Avrupa devletlerinden bazılarında olduğu gibi Federal şehirlere bağlı olmaktadır.
Fakat bunların yanında Belediyelere bağlı müzelerde vardır’
 
Yazımızın ana konu başlığına dönecek olursak;
Her yapıda olduğu gibi, yangında en önemli aşama Önleme çalışmalarıdır.
 
MÜZELER İÇİN YANGIN ALGILAMA SİSTEMLERİNİ HATIRLATALIM
 
Müzeler gibi tarihi öneme sahip, korunan ve sergilenen kültürel, sanatsal, tarihi ya da bilimsel nitelikteki eserleri muhafaza eden bir yapıdır. Müzeler, toplum içindeki daimi kurumlardır ve kamuya açık olup, müzelere birçok araştırma, sergi, komite ve akademik gezi gerçekleştirilir.
 
 Bu nedenle müzeler ve galerin yangına karşı çok daha dikkat gerektiren bir çalışma ile korunması gerekmektedir.
 
02 Eylül Pazar günü 20 milyondan fazla eserin bulunduğu Güney Amerika ülkesinin en tarihi müzelerinden birinden maalesef yangın haberi gelmiştir. Müzenin ziyaretçilere kapalı olan Pazar günü çıkan yangının sebebi henüz bilinmiyor. Eskiden Portekiz Kraliyet Ailesi'nin de konutu olarak kullanılan 200 yıllık binadaki müzenin koleksiyonunda 20 milyondan fazla parçanın bulunduğu söylenmiştir. 
 
Brezilyalılar bu yangını 'kültürel bir trajedi' olarak kabul etmektedirler. Müzede, Brezilya tarihine ait binlerce parçanın yanı sıra Mısır'a ait çok sayıda arkeolojik eser de bulunduğu ayrı bir üzüntü kaynağıdır. Müze çalışanları daha önce, mali kaynaklarda yapılan kesintiler ve binanın eski ve bakımsızlığından şikayetçi olmuşlardır.
 
Müzelerde, Yangın Algılama Sistemleri olarak Aktif Hava Örneklemeli sistemler kullanılabileceği gibi, binanın durumuna göre kablosuz yangın alarm sistemleri de tercih edilebilir.
 
NFPA standartlarına göre, Müzeler Orta Tehlike Grubuna girmektedir. 
 
Bir yangın çıktığında yangın uyarısının yapılması zorunludur ve binaların insan hayatını korumak için birkaç dakika içinde tahliye edilmesi gerekir. Yoğun zamanlarda çok sayıda ziyaretçiye ve personele sahip olan müzeler, alarm verme ve tahliye ile ilgili özel şartları mutlaka yerine getirmelidir.
 
Bir yangın algılama sisteminin amacı, insanları potansiyel tehlike konusunda uyarmaktır. 
 
Burasının tarihi bir bina veya müze olması durumunda, üç ayrı hedef grup ele alınmaktadır:
• Tehlikeli bir durumun tespit edildiği ziyaretçiler
• Tahliyeyi koordine eden personel
• Yangına müdahale edecek görevliler
 
Müzeler ve galeriler için yangın ihbar ses seviyeleri, sessiz ortamlarda 48 ila 60 dB(A), gürültülü ortamlarda ise 60 ila 70 dB(A) arasında olmalıdır.
 
Sergi Standları
 
Tamamen korunan binalarda bina yapısına entegre olan veya uygulanabilir yangın söndürme sistemlerinin gerekli olduğu sabit sergi standları ile onaylanmış yangın algılama ve söndürme sistemleri kurulmalıdır.
Yanıcı veya yüksek derecede yanıcı malzemelerin sergilenmesi durumunda ister hareketli ister sabit olsun, bulundukları yerler veya alanlar, onaylanmış yangın algılama ve yangın söndürme sistemleri ile korunmalıdır.
 
Yangın Alarm Sistemleri
 
Bir müze inşaatı devam ediyorsa ve önceden takılmış olan inşaat alanındaki duman dedektörleri, inşaat sırasında toz, kir ve aşırı sıcaklıklardan arındırılmalı veya çıkarılmalı veya korunmalıdır. Mevcut inşaat alanına geçici olarak kurulmuş olan algılama dedektörlerinin toz ve kirden korunmak için dedektör üzerine takılan plastik kapağının, her işgününün sonunda çıkarılması ve işin başlangıcında tekrar takılması gereklidir. 
 
Tüm çalışan ekiplerin işlerinin bitmesini müteakip nihai inşaat temizliğinden sonra tüm duman dedektörleri temizlenmelidir.
 
Müze ve tarihi binalarda sprinkler sistemleri, yangın pompaları, yangın algılama ve alarm sistemleri gibi yangın koruma sistemlerinin 4 saat veya daha fazla hizmet dışı kalması durumunda, yangın güvenliği müdürü itfaiyeye haber vermeli ve bir itfaiye mesajı göndermelidir.
 
Müze veya tarihi bir binanın mevcut bir depolama alanına kompakt depolama alanı kurulduğunda, mevcut otomatik yangın algılama ve yangın söndürme sistemleri, ortaya çıkacak olan yangın riskinden dolayı gerektiği şekilde değiştirilmelidir.
 
Her türlü yangın karakteristiğini ayırt edebilen veya tanımlayan yangın algılama sistemleri (örneğin, dumanın varlığı, kritik sıcaklık artışı veya kızılötesi / ultraviyole radyasyon radyasyonları) da bir özellik olarak düşünülmektedir. Müze’deki malzemelerin cinsine ve müzenin doluluk oranına göre en hızlı tepkiyi verebilecek algılama cihazı öncelikli olarak düşünülmelidir.
 
Yangın algılama sistemi, müzelerde çalışan ve ziyaretçi olarak bulunan insanları bir siren vasıtasıyla uyarır.  Algılama sistemi ayrıca, binada kimsenin olmadığı durumlarda, günün 24 saati çalışan veya görevli olan, listelenmiş veya onaylanmış bir alarm haber alma merkez istasyonuna veya itfaiyeye sinyal göndermelidir. Uyarılar, yangın alarm çanı, anons, önceden kaydedilmiş bir mesaj, yanıp sönen flaşörler, flaşörlü sesli sirenler veya başka uygun araçlar şeklinde olabilir. 
 
Algılama sisteminin bakımı ve testi, özellikle tek otomatik koruma sisteminin olduğu binalarda önemlidir. Geçmiş yangınlarla ilgili araştırmalar, yangın algılama sistemlerinin arızalarının üç ana faktörden kaynaklandığını göstermiştir: Kötü tasarım, kötü bakım ve test eksikliği. 
 
Müzelerde Yangın Neden Yayılır? 
 
Genel olarak üç faktör, yangınların başlangıç bölgelerinin ötesinde müzelerde yayılmasına katkıda bulunur:
Sprinkler veya diğer otomatik söndürme sistemlerinin yokluğu, yanıcı maddelerin sürekli olarak bulundurulması ile yeterli yangın bölümlerinin oluşturulamaması veya alt bölümlerin oluşturulamama eksikliği ve yangın algılama sisteminin yeterli veya hiç olmaması nedeni ile yangının erken haber verilememesi. Büyük ve açık sergi galerileri ve koleksiyon depolama alanları, depolama ünitelerinin kullanımı ve yanıcı koleksiyonlar, mobilyalar ve sergileme materyalleri özel bir yangın kaynağıdır ve yangın riski taşır. 
 
Yangının başlangıcından hemen sonraki ilk dakikalarda bir yangın algılamasının olması ve hemen itfaiye ve yetkili kişilere haber verilebilmesi küçük bir yangının kısa sürede büyümesine engel olacaktır.
 
 
Bazı müzelerin kütüphaneleri ve arşivlerinde yangına etki eden çevresel koşullara da bakacak olursak;
Farklı ortamlarda üretilen dokümanlar için çevre depolama koşulları normları vardır. Kayıtlar ve kitap depolarındaki fiziksel ortam, en önemlisi mikro iklimin özellikleri, yani odadaki hava sıcaklığı ve nispi hava nemi gibi çeşitli faktörlerle değerlendirilmelidir. Oda havasının tozluğu ile birlikte düşünüldüğünde, bu faktörlerin her bir depoda yangın güvenliği üzerinde ve kütüphane ya da bir bütün olarak arşiv binasında önemli bir etkisi vardır.
 
Depodaki sıcaklık, nem ve diğer fiziksel çevre koşulları için standartlar orada saklanan kayıtlar için en uygun uzun mesafe depolama koşullarının belirlenmesiyle belirlenmelidir.
 
Gereksinimler, bilginin kaydedildiği ortama göre değişecektir. Fiziksel ve kimyasal özelliklerine bağlı olarak her bilgi ortamına optimum depolama rejimi atanır. Sonuç olarak, depolardaki fiziksel çevre koşulları normları bir ülkede veya başka bir şekilde çok benzerdir.
 
Farklı ortamlarda kaydedilen bilgilerin saklanması için yaygın olarak kabul edilen normlar aşağıdaki tabloda gösterilmektedir. 
 
Farklı ortamlarda üretilen dokümanların saklama koşulları için temel normlar:
 
 
Bir bölgenin iklim özellikleri, arşiv ve kütüphanelerde kayıtların korunmasında birincil etkiye sahiptir. Bir bölgenin iklimi ile arşivler veya kütüphaneler için bazı özel yangın tehlikeleri arasında bir ilişki de vardır.
 
Yangının bir bina içinde başlaması ve yayılması her yerde olabilir, ancak sıcak iklimler bu yangın tehlikelerine ciddi katkıda bulunabilir. Kimyasal süreçler daha sıcak ortamlarda daha hızlı çalıştığı için, bu iklimler, özellikle depolanmamış depolama alanlarında tutuldukları takdirde, koleksiyonlarında hala selüloz nitrat filmleri bulunan arşivler ve kütüphaneler için daha büyük bir tehlike arz etmektedir. Daha ılımlı bir iklimde koşulsuz depolama koşullarında aynı film daha uzun bir süre boyunca sabit kalabilir.
 
Sıcak iklimler, kütüphaneleri ve arşivleri istila edebilecek daha büyük ve daha çeşitli kemirgen ve böcek popülasyonlarına sahip olma eğilimindedir. Kemirgenler elektrik tesisatına özellikle zarar verebilir, yalıtımı bozarak elektriksel yangın tehlikesine neden olabilir. Bir binanın yapısal elemanlarını zayıflatan termitler ya da diğer böcekler, iç yangınları o kadar zayıflatabilir ki, eğer bir yangın başlayacak olursa, binanın parçalarının parçalanmasına neden olacak şekilde yayılabilir ve böylece yangının yapı boyunca yayılmasına izin verilebilir. Kütüphanede çevre (iklim koşulları) koşullarının korunması ve binaların arşivlenmesinin yangın güvenliği üzerindeki etkilerini değerlendirirsek; Kütüphane ve arşiv binalarında kullanılan ısıtma ve havalandırma sistemleri, aşağıdaki üç gruptan birinde kategorize edilebilen saklama koşulları sağlar:
 
 (a) Tamamen koşullandırılmış depolama ortamı; 
Bu, klima sistemleri ve hava filtreleme (temizleme) sistemleri ile sağlanabilir;
 
 (b) Kısmen klimalı depolama ortamı; 
Bu, ılık hava ile ısıtılarak sağlanabilir, böylece depolama ortamı koşulları, yalnızca depolara verilen havanın ısıtılmasıyla ayarlanabilir. Hava ayrıca özel filtrelerle de temizlenebilir. Tamamen şartlandırılmış ve kısmen klimalı çevresel sistemler, daha büyük veya daha küçük miktarlarda dış hava kullanarak çalışabilir, böylece toz ve zararlı gazları gidermek için filtrelenmesi gereken havanın hacmini sınırlar.
 
 (c) Klimalı olmayan depolama ortamı; 
Bu, binada merkezi ısıtmanın kullanıldığı ve depolarda egzoz havalandırmasının kullanıldığı durumdur.
 
Kütüphaneler ve arşivler için oluşturulan çevresel koşulların düzeyi, koleksiyonların, alanın miktarının ve iklim koşullarının önemine bağlı olabilir. Kütüphane ve arşiv depolama seviyesini belirlemek için belirli bir kütüphanede veya arşivde depolanacak malzemelerin öneminin bir değerlendirmesini kullanarak kütüphaneler ve arşivlerin inşası için normlar oluşturulmalıdır. Ilımlı veya sıcak bir iklimde yeni bir binanın yeri de karar sürecinde bir faktör olacaktır.
 
Binalarda yangın güvenliği, depolama alanlarını korumak için kullanılan sistemlerin seçimi ve bu binalarda uygun depolama koşullarını sürdürme yetenekleri ile çok ilgilidir. Uygun depolama koşullarının sağlanamaması, sıcak iklimlerde soğuk veya ılıman iklimlere göre yangın tehlikeleri açısından potansiyel olarak daha tehlikelidir. Bu nedenle, kütüphaneler ve arşivlerde iklimden etkilendikleri için yangın tehlikesinin derecesini değerlendirirken, dış ortamın etkisini ve dahili depolama ortamının dış ortamın potansiyel etkisini hafifletmek için koşullandırılmış olup olmadığını dikkate alması gerekir. Kütüphanelerin ve arşivlerin tüm odalarındaki çevre koşullarının stabilize edilmesi ciddi önem taşımaktadır. Yangın güvenliği açısından, binadaki çevresel koşulları koruyan bina sistemleri aşağıdaki standartları karşılamalıdır:
 
(a) İklim, bina çevre sistemlerinin seçimini etkiler. Örneğin, sıcak iklimlerde, dış ortamın etkilerini hafifletmek için tamamen depolanmış depolama alanları sağlamak çok daha önemlidir.
(b) Restorasyon, koruma ve çoğaltma laboratuarları kendi ayrı havalandırma sistemine sahip olmalıdır; Bu nedenle, kazan daireleri, tamir atölyeleri, atölyeler vb. gibi bir binanın teknik servis alanları olmalıdır.
(c) Havalandırma sistemi, bir depolama alanına yerleştirilen parçacık madde (toz) miktarını azaltmak için minimum miktarda dış hava ile çalışmalıdır.
(d) Acil durum duman tahliye kanallarının, etkilenen odanın zemin alanının yüzde 0,2'sinden daha az olmayan bir çapraz-kesit alanına sahip olması gerekir.
 
Yangına karşı yapılması gerekenler her yapı için aslında en azından, uzmanları tarafından bilinmektedir. Gereğini yapma konusunda toplumun tüm paydaşları olarak tam anlamıyla duyarlılık göstermekteyiz. Ancak unutulmaması gereken; Dünü bilmeyen Yarını iyi tasarlayamaz. Bu konuda da en çok veri kaynakları Müzelerimiz-Kütüphanelerimiz ve Arşivlerimizdir.
 
Kaynaklar:
1. Brezilya Müze Yangını, İlber ORTAYLI
2. frmartuklu Web sayfası
3. Fikret KIR yazıları
4. Kütüphane ve arşivlerde yangın güvenliğinin temelleri UNESCO 1992
5. bbc web sayfası(fotoğraf)
6. ntv web sayfası(fotoğraf)
 
Katkıları için Hüsnü Baysal'a teşekkürler. 
OGÜNhaber