Böyle bir durumda ülkelerinde mağdur olanlar ve yaşam savaşı verenler en yakın ülkelere sığınabilir. Komşu olarak kapılarını açmak ta insanlık vazifesidir. Zulümden, katliamlardan çoluğunu çocuğunu korumaya çalışan insanlara yardım etmeyeceğizde ne yapacağız? Bizim ne vicdanımız, ne merhametimiz onları ölüme terketmemeli tabiki. Ancak, bu savaşı fırsatçılık olarak kullanan pek çok sığınmacıya da aynı toleransı göstermek bizlere haksızlık olur.. Kadınlar, çocuklar, engelliler ve yaşlılar dışındakilerin, ancak çok iyi istihbaratla içeri alınıp denetimli serbestlikle barındırılmaları gerekmez mi? Belki kendi ülkelerinde pek çok suça karıştılar ve aranıyorlardı? biliyormuyuz? Memleketlerinde adam mı vurdular, devleti mi dolandırdılar, tecavüzden mi aranıyorlardı vs. vs. biliyormuyuz? Belki ülkelerinde olsalar ömür boyu ceza yatacaklardı? Pek çoğu da bu olayı fırsata dönüştürdü.
Bir de şu var ki; Türkiye, mülteciler hakkında; "Ülkesine geri gönderilmesi halinde zulme uğrama riski altında bulunan kişileri geri göndermeme" ilkesine imza koyduğu için, canları isterse dönerler, istemezse dönmezler. Ancak, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin kararı ile üçüncü bir ülkeye nakilleri mümkün olabiliyor. Yani, uluslararsı statüye göre, ülkelerinde herşey yoluna girse bile kimsenin onları geri gönderme şansı yoktur ve her türlü ihtiyaçlarını devlet karşılamak zorundadır. Hal böyleyken bir de vatandaşlık verilmesi, bu kadar zor şartlarda yaşamaya çalışan kendi halkımıza karşı büyük haksızlıktır.
Bizler, gerçekten merhamet ile kullanılmayı birbirine karıştıran milletiz. Komşuluk görevimizi yapıyoruz eyvallah ama ölçüyü kaçırıyoruz. Belli bölgelerde, şartlı olarak almamız gereken mağdur insanları koruyup kollayıp rahat ettireceğiz diye, önümüzde yaşanacak olan ülke tarihimizin akışını değiştiriyoruz.
Kendi adıma, Suriyelilere vatandaşlık verilmesine şiddetle karşıyım. Zaten sığınmacı haklarına sahipler ve bu ülkeden kendileri istemediği sürece gönderilemezler. Benim evladım KPSS için yıllarca çalışıp devlette işe giremezken, onlara bunun altın tepside sunulması canımı acıtıyor.
Çocuğum Üniversite okusun diye krediler çekip dershanelere yollamışken, Suriyelilerin gelip hazıra konması ağırıma gidiyor. Yıllardır çalışıyorum, emek veriyorum, gerektiğinde sıkıntı çekiyorum ama bir tane evim dahi yokken, onlara hazır ev verilmesi kanıma dokunuyor. Çünki bu devletin kasasında benim vergilerim emeğim de var. Çünki ben devletimi seviyorum ve güveniyorum. Hal böyle olunca ülkemde kendimi yabancı hissetmeye ve ülkemde yaşamaya korkmaya başladım.
Suriyelilere ülkelerindeki kaos düzelene kadar insanlık adına tabiki bakalım. Ama hakkımızı da kimseye yedirmeyelim. Bunun adı ırkçılık değil.! aksine vatanseverlik. Unutmayalımki bizim Suriyelilerle aramızda sosyolojik, antropolojik, ekonomik tarihsel ve kültürel pek çok ayrılıklarımız var.
Bu durum kendi kültürümüzün de yara almasına sebep olacaktır. Romantik düşünmek yerine daha kalıcı ve herkesin haklarını koruyan çözümler üretilmelidir. Eminim bu vatandaşlık meselesi çok iyi istihbaratlar doğrultusunda olacaktır. Aksi halde biz şimdiden sırtımızı kollamaya başlayalım.
Unutmayalım ki; bugün kendi vatanını korumak yerine terkeden, yarın bizim ülkemizin temeline dinamit koyar.