Amerika Birleşik Devletleri, Suriye'yi Rusların elinden almakta kararlı. Bunun için bir bahane yaratıp Türkiye üzerinden Arabistan kara ordusunu sahaya sürme planı içinde. Işid e karşı "kara harekatı şart" diyerek Arabistan kara ordusunu sahaya sürecek.! Dolayısıyla bu bölgede Araplar karşı karşıya gelecek ve çatışacaklar. Türkiye üzerinden girilen Suriyede ki savaşa bizlerde ister istemez dahil olacağız. Çünkü Ruslar, arapların konuşlandığı sınırımıza saldırıda bulunacaklardır. Bu durumda bizleri Ruslarla fiili savaşa sokabilir.
Olaya Suriye'ye girmek olarak bakmamak gerekir. (Bölgede iki büyük ordu var. Biri Rusya, diğeri Türkiye.) Çünkü olası bir çatışma durumunda karşımıza, sadece avcı uçağı sayısı 2200 olan, dünyanın en gelişmiş hava savunma sistemlerine sahip, nükleer gücünü bir yana bırakırsak kıtalararası topol füzelerini ABD'nin bile durduramadığı, dünya petrol ve doğalgaz rezervlerinin çok büyük bir bölümünü barındıran, dünyanın en büyük toprak sahasına sahip olan Rusya çıkacaktır. Hoş kendi çıkarlarımızı ve ülkemizi korumak amacındaysak, bizim kocaman ordumuz silahlarımız ve ilahi irademiz onların silah gücünü çok aşar. Bilinen en büyük gerçekte, Türklerin en başarılı ve en yetenekli olduğu şey askerliktir, Ordusu'dur! Dünyanın en iyi kurmaylarını yetiştiren okullar Türkiye'de dir. TSK'nın savunma geleneğinin getirdiği bilgi ve beceri tescillidir. Unutulmasın ki; savaşlar zeka ve iyi stratejiyle kazanılır. Emperyalizm'in amacı bu iki büyük orduyu karşı karşıya getirmekte olabilir.
Aslında bu uzun zamandır süregelen İran-Arabistan arasındaki mezhepler savaşının da bahanesidir. Gerçi tüm savaşlar da mezhepler bahane edilerek çıkarılmıştır ayrı. (Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan gibi bir şey.) Sebep aslında güçler dir.
Amerika ve Rusya'nın güç savaşında müttefiklerini seçerek (ezerek ve kullanarak) tek güç olma sevdasıdır. Mezheplerle kışkırtılan Ortadoğu'ya emperyalizm'e hizmet edecek, yada bir sebeple elde edilecektir.
Rusya başbakanı Medvedev'in, "3.cü Dünya savaşı çıkabilir" uyarısı yabana atılmamalıdır. Enteresan olan, Türkiye'nin olası sınır çatışmasında kiminle savaşacağıdır. Pkk mı, Işid mi, Pyd mi, Rusya mı, Esed mi, rejimlemi yoksa rejim muhalifleriyle mi? Çünkü Suriye'de düzenli bir ordu yok. TSK'nın bu durumda (hali hazırda şehirlerde yuvalanmış bir terör örgütüyle mücadele ederken) yeni bir cephe açmayacak kadar tecrübeli olduğunu düşünüyorum. Umarım, Sivil bürokrasi ve Askeri bürokrası bu durumda ortak bir payda da buluşacak ve bu tehditlerden kendini koruyacaktır.
Neticede, Türkiye bırakın toprak altı toprak üstü zenginliklerini, coğrafya olarak tüm dünyanın en önemli bölgesidir. Ortadoğu, Rusya ve Avrupa'nın gözcü kulesidir. Sınırların yeniden çizilmesi konusunda bir proje gerçekleşmeye başlıyor olabilir. Bundan sonra Türkiye'nin, Suriye'nin şekillendirilmesi aşamasında "ülke çıkarlarını korumak" için (hiç istemesekte) bu duruma dahil olmak zorunluluğu bulunabilir. Ülke olarak Suriye'nin şekillendirilme ayağına müdahil olabiliriz. Pyd, Pkk tehlikelerini besledikleri için. Fakat oyunu siyasi ve askeri dış politika dehaları kurarsa Suriye'yi bir maşa gibi bu projenin çıkarlarını koruyacak şekilde şekillendirmemiz işten bile değil, ama bilerek ama bilmeyerek.
Bizler savaş yanlısı millet değiliz. Hergün şehit haberleriyle sarsılan duyarlı insanlarız. Umarız bu durum sadece söylentiden ibaret kalır ve bizler böyle bir savaşın ortasında kalmayız.