Dokunulmazlık!..

Seçimler yaklaştıkça, her zaman olduğu gibi vaadlerde havalarda uçuşmaya başladı. Gerçi bizler, bir çok seçim görmüş insanlar olarak daha donanımlıyız bu vaadlere karşı. Ancak zavallı  gençlerimiz henüz temiz siyasetin ne olduğunu bilmedikleri için olması gerekeni bu zannedip vaadlere inançlarını muhafaza ediyorlar. Doğal olarak çocuklarımızın inanmaya güvenmeye ihtiyaçları var.. Onlarında bu vaadlere bizler gibi bıyık altından gülümsedikleri dönemlerde gelecektir elbet.

Referandum aslında model olmalı insanlarımıza ama gündemi değiştirecek o kadar çok aksiyon varkı çabucacık unutuluyor verilen vaadler.  Sonrasında da bu vaadlerin adının bile anılmaması aslında nasılda merkep yerine konulduğumuzu ispatlıyor.

Her seçim öncesinde çalınan türkülerin başında "Milletvekili dokunulmazlığı" geliyor. Hoş bu dönem iktidar partisi adını bile anmıyor ya neyse.. Dokunulmazlık demekki böyle ballı bişeyki tadına varınca hemencecik unutuluyor. Aslına bakılırsa dokunulmazlık, mevcut durumda (kaldıki daha öneki dönemlerdede vardı ufak tefek yolsuzluklar ) milletvekillerinin yolsuzluk yapmalarına çanak tutan, yargı karşısında yürütmenin durduğu "hak eşitsizliği" dir. Sadece seçim öncesi mitinglerde kulak dolgunluğu yapan söylemden ileri gittiği de görülmemiştir.

En büyük yolsuzlukların meclistekiler (geçmişte,mevcutta ve gelecekte) tarafından yapıldığıda düşünülürse "DOKUNULMAZLIK" tarihe yüz karası! olarak geçecektir.

1982 Anayasasının 83.cü maddesinde söyle der;
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, meclis çalışmalarındaki oy ve söylemlerinden, mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden ayrıca oturumdaki başkanlık divanının teklifi üzerine mecliste başka bir karar alınmadıkça bunları meclis dışında tekrarlamak va açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar. Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği öne sürülen milletvekili, meclis kararı alınmadığı sürece tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturulmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14.cü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır.

Aslına bakılırsa olması gerekende, savunduğu ilkeler doğrultusunda bir kitleye hitap eden, önderlik yapan, milletin refahı ve düzeni için çalışan en önemliside "seçilerek bir yere gelmiş olan" kişilerin diğerlerinden farklı olarak korunma ve kollanma hakkı vardır. Ancak, bu hakları kendi ve çevresinin lehine kullanmadığı ve hem ülkesine hem vatandaşına zarar vermediği sürece geçerli olmalıdır. Vekilliği süresince de olsa suçu sabit görüldüğünde yargı bağımsızlığını uygulamak zorundadır.. Dokunulmazlık haklarının bile sınırları olmak zorundadır.

Dokunulmazlık kavramı ve 83.cü madde şüphesizki milletvekillerinin düşüncelerini ve düşüncelerine dair kanuna aykırı olmayan eylemlerini korur. Bu hak milletvekillerinin çoluğunu çocuğunu, eşini dostunu, köylüsünü, arabasının hızını, "benim kim olduğumu biliyormusun lan?" tavrını, ruhsatsız silahını korumamalidır. Çünkü dokunulmazlık Demokrasinin pek çok unsuru gibi çok kolay istismar edilen bir haktır. Dokunulmazlığı kaldırmak meclis içinde her ne kadar karışıklığa sebep olacaksada (eğer mecliste tutuklanan milletvekilleri olursa diğer partiler kendilerinin çıkarları doğrultusunda bu fırsatı değerlendirip yeni kararlar alabilirler) bunun sınırlarını belirlemek gereklidir.

Bu konuda vatandaşın üzerine düşen görev, oy verdiği, seçtiği kişinin sadece partisine değil, siciline ve yapabileceklerine bakması gerekir.. Yoksa daha çookk haramileri ağırlar Atatürk'ümün Meclisi..
 


OGÜNhaber