Atatürk derki; 'Dünya üzerindeki gördüğümüz herşey kadının eseridir'

Kadın ve erkek iki temel unsurdur. Onlar birbirlerini tamamlarlar. Fiziksel olarak "güç" her ne kadar erkeğe sunulmuşsada "doğurganlık" ta kadına sunulmuş bir ödüldür yaradan tarafından.. Yani yaradılış itibariyle ve insan olmaları açısından kadın ve erkek eşit durumdadır.

Ülkemiz şartlarında her ne kadar kadına "cennet anaların ayağının altındadır" diyor ve hakettiği değeri uygulamada vermiyorsakta, kadınlık sevginin, şevkatin, merhametin, edebin, inancın, insanlığın erkeğe öğretildiği ilk eğitim yeridir. O yüzdendirki kadına doğduğu andan itibaren daha fazla özen gösterilmelidirki, buda gelecek nesilleri yetiştirecek olmasından dolayı çok önem arzeder.

Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim de buyuruluyor ki; "Ey insanlar, doğrusu biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Muhakkakki Allahın katında en değerliniz ondan en çok sakınanınız, en çok saygı göstereninizdir". Bu ayetten de anlaşılacağı gibi Allahın katında değerli olmak, ırk'a cinsiyete, makama, zenginliğe, güzelliğe bağlı değildir. Dolayısıyla Kuran da bile Allah için en çok çalışan en sevgili kuldur deniyor.

Allahın emirleri ayetleri bile kadın'ı emekleri doğrultusunda erkekten ayırmıyorsa bizlerin kadını, "erkek işi" diyerek bir çok meslekten ve alandan mahrum etme hakkımız yok.  Atalarımız bile daima kadınlarla birlikte hareket etmişlerdi. Bir çok savaşın kazanılmasında büyük payları olan kadınları şimdi hukuki ve sosyal statüsü bakımından geri plana itmek bir ülkeye yapılacak en büyük kötülük olur.

Atatürk derki; Ey kahraman Türk kadını.! sen yerlerde sürünmeye değil omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın. Ancak kadının omuzlar üzerinde yücelebilmesi için mutlaka siyasetin içinde olması gerekir. Kadınla erkeğin eşit olmadığı tek alan siyasettir. Oysa kadın siyasete anaç ruhu, düşünerek hareket etmesi, toparlayıcı yapısıyla ve nezaketli tavırlarıyla bilgisi ve donanımını gelecek nesillerin ruhuna işleyecek becerisiyle inanılmaz bir ruh katacaktır.

MHP gibi köklü, sağlam temelleri olan, geçmişine bağlı, gelecek için güzel idealleri olan, ülke geleceğinin belirsiz olduğu dönemde misak-ı milli sınırlarına en çok sahip çıkan, ideolojileri her şeyin önünde olan parti adına MHP Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçeli bakın ne demiştir; "Siyasi hayatımız; çok yakında kadınlarımızın daha çok zerafet, incelik ve zenginlik katacağına inandığım güzel günlerine kavuşacaktır.” Bu sözlerle anlıyoruz ki kadına her alanda olduğu gibi siyasette de büyük ihtiyaç var. Sn. Devlet Bahçeli nin kadınları siyasette görme arzusu son derece net. Kadının siyasetteki yerini küçümsemek hem kadına hemde ülkeye haksızlık olur. En son meclis olaylarındaki kavgaları ve halkın gözündeki güven kaybınıda göz önüne alırsak, eğer orada yeterince kadın olsaydı bu kavgaların şiddete dönüşemeyeceği ve konuşularak anlaşma yoluna gitmek için daha fazla çaba gösterileceği bir gerçektir.

Ülkemiz genelinde yapılan araştırmaya göre nufusta kadınların erkeklerden fazla olması göz önünde bulundurulursa kadına siyasette yer vermek, erkek egemen Türk toplumunun her alanda kavga etmek yerine, iletişim kurmasına yadımcı olacaktır.

Türkiyenin bölünme aşamasına geldiği, hergün onlarca şehit verdiğimiz, insanların özel hayatlarının kalmadığı, korku ve endişenin had safhada olduğu, tüm güvenlik birimlerinin etkisizleştirildiği, her ağzından çıkanla yargılanıldığı ve suçlanıldığı şu dönemde kadınlarımıza çok daha fazla görevler düşüyor. Bir kadına "başkanım, müdürüm" gibi sıfatları söylemek ağır geldiği sürece erkeklerinde "başkan" olacağı dönemler olmayacak. Gelecek nesillere bırakacak bir ideolojimiz, haritamız olmasını istiyorsak siyasette kadına bir taht da kurmak zorundayız. O kadın zaten anaç olması itibariyle herkesin hakkını en doğru şekilde savunacak ve tarihte görüldüğü gibi ( Halide Onbaşı, Şerife bacı, Binbaşı Ayşe, Kara Fatmalar vs. gibi) ülkesini evladı gibi koruyacak ve ruhunu bu uğurda ateşleyecektir.
 

 

OGÜNhaber