Ve aslında Türk Milleti sadece kendi vatanını, iradesini, demokrasisini savunup darbeyi püskürtmek ile kalmadı.
15 Temmuz’dan sonra, ABD’nin denediği tüm darbe girişimleri hüsrana uğradı ve aslında sadece Türkiye de değil, tüm dünya da darbe dönemi kapandı.
Brezilya, Arjantin ve Venezuela’da denenen ABD menşeli darbeler, milletlerin tıpkı 15 Temmuz’da, Türk milletinin gösterdiği tepkileri ile püskürtüldü.
Tüm dünyaya hediyemiz olsun!
Bu uğurda Şehadete eren 254 Kahramanımızı rahmet ve saygı ile gazilerimizi minnetle yad ediyorum.
O lanet gecede, hiçbir sonucu düşünmeden, sokaklara akan her kim var ise, tekrar tebrik ediyorum.
Allah hepsinden teker teker, ebeden ve damien razı olsun!
Tamam darbe püskürtüldü.
Fakat darbenin zararlarını halen ve her gün yaşıyoruz.
Hukuk sistemine ve yargıya olan güvensizlik ülkemizde her daim vardı, çünkü derme, toplama bir kanun potpurimiz var.
Hiçbir zaman da tam manası ile bir Sivil Anayasamız olmadı.
Fakat, bu güvensizlik, 15 Temmuz’dan sonra, hissedilir bir biçimde, had safhaya ulaştı.
Çünkü FETÖ ile mücadele diye ortada dolananların epeyce bir bölümü, FETÖcü çıktı.
Ben burada, bu yazıda, mağdur edilenlere girmeyeceğim.
Var mı, var elbette.
Fakat vadi o kadar puslandı ki, ortalık o kadar toz, duman oldu ki, gerçekten de at izi, it izine karşıtı.
Ve tahmin ediyorum ki, pus dağıldığında, yoz duman çekildiğinde tam anlayacağız, bindiğimiz at mı, eşşek mi.
Şimdilik halen kriptoların derdest etmesi devam ediyor.
Özellikle TSK da gizlenmiş daha çok fazla FETÖ’cü var.
Ancak sadece TSK’da değil, tüm bürokrasi içinde, yargıda ve siyasette olanların olduğunu iyi biliyoruz.
Ve daha özel sektöre, Bankalara hiç dolunulmadı bile.
Siyasete de!
Çünkü açık, bariz FETÖcü olduğu bilinen kimseler, parti kurabiliyor, kurmaya teşebbüs edebiliyor, hatta seçimlere girebiliyor ve dahi Milletvekili, Belediye Başkanı olabiliyorlar.
İşte bu ayağa hulul edilmedikçe, bunlar derdest edilip, yargılanmadıkça da halka FETÖ ile gelmek, pek de inandırıcı olmuyor.
Neticelerini 31 Mart seçimlerinde gördük maalesef.
Maddi zarar.
Daha henüz hesap edilebilir bir evreye girilmedi kanaatimce.
Çünkü operasyonların sürdüğü bir aşamadayız halen, ondan dolayı ise ancak şimdiye kadar gelen adisyona bakabiliriz.
Yurtdışına kaçırılan paralar ile beraber bu rakam nerdeyse 500 Milyar Dolar.
Bunun içine, atılanların yerine göreve alınan, eğitilen dolayısı ile ekstradan masraf çıkaran personel dahil değil.
Bu hesaba, süren davaların, içerde beslenen hainlerin yekûnu da dahil değil.
Salt ticari kayıp!
Peki ya manevi zarar?
254 Şehidin yakınlarının durumları?
Binlerce gazinin, hemde bir ömür boyu çekmek zorunda kalacak oldukları engellemenin zararı?
Hatta koca bir ülkenin halen yaşadığı travma?
O gece mücadele eden kimin Boğaz’ı düğümlenmiyor Sela duyduğu zaman?
Kimin gözleri nemlenmiyor?
Siz hiçbir 15 Temmuz Şehidinin yakını ile göz göze gelebildiniz mi?
Hadi geldiniz, bakabildiniz mi?
Ta Almanya’dan memleketine gelen ve siyasetçi, hatta Parti Genel yönetiminde olan bir kadın ile bir Şehid babasının yanına gittim.
Sadece 30 saniye konuşabildi ve sonra hıçkırıklara boğuldu.
Yine hem bir iş adamı, hemde tecrübeli bir siyasetçi kardeşim ile gittim ve beraber müzeye çevrilen eve girdik.
Ve o kurt siyasetçi, o deneyimli sert kaya, daha eşikte yıkılıverdi.
Dakikalarca kendine gelemeden.
Ve dahi ben, 30 yıldır siyasetin tam ortasında olan, Rahmetli Erbakan hocanın dizinin dibinde yetişen, bir sürü haksızlığa maruz kalan, bir on mislisini de gören ben, sert mizaçlı ben, o eve ne zaman adımımı atsam, gayri ihtiyari gözyaşlarım pınar oluyor ve sadece babası ile sarılabiliyorum.
Bırakın konuşmayı…
Bu travmaların hesabını verebilecek bir para, bir güç var mı?
O geceden sonra, 15 Temmuz Şehidler köprüsünden geçerken, içindeki hüzünü, kini, nefreti hissetmeyen var mı?
“İnsanları öldürüyorlar abi” kuşağınızdan gidebildi mi?
Hayır, 15 Temmuz asla unutulmayacaktır.
Zira bir milattır.
Tıpkı Atamız Fatih Sultan Mehmet Han Hz. gibi, biz torunları da bir çağı açıp, bir çağı kapattık.
Dünyadaki tüm darbelere, bir dur dedik.
O devri, bir daha açılmamak üzere kapattık!
İnsanlık tarihi Türksüz olmaz!
Biz Türkler tarihi bizzat yazar ve yaşarız!
Bunu da tekrar tüm dünyaya göstermeli olarak dikte ettik.
Tekrar, o gecede devleşen tüm insanımızı, tekerlekli sandalye ile, bastonla çıkan büyüklerimizi, paletlerin önüne siper olan kardeşlerimizi, vatanı kendi canından aziz bilen herkesi, canı yürekten kutluyorum.
Hainlerin kendi silahları ile şehid ettiği 254 Masumu, saygı ile, Rahmet ile anıyor, yakınlarına, bu bitmeyen acıya dayanma gücü diliyorum.
Yaralanan tüm gazilerimize Allahtan acil şifalar dileyerek minnetlerimi sunuyorum.
O gecenin alçakları olan bir dolarlık hainleri, o geceye tiyatro diyenleri, dalga geçenleri, tekrar esefle kınıyor ve lanetliyorum.
Yüce Allah, bu millete bir daha böyle bir gece yaşatmasın.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam