13 Kasım 2022'de Taksim, İstiklal Caddesi'nde meydana gelen bombalı saldırı, tam da 13 Kasım 1918 de, İstanbul'un işgaline bir metafordur.
Bir terör eylemidir.
Faili de bellidir, PKK/YPG/PYD'dir. Özge budur.
Burada tartışmaya açık zerre miskal bir şey yoktur.
Bunu tartışma konusu haline getirmek isteyen her kim var ise dosdoğru söylüyorum, bu terör eylemine ve de PKK ya çanak tutmaktadır.
Bu da gayet nettir ve su götürmez.
Eylemin içinde pek çok metafor ve semboller vardır ve hepsi de bu eylemin arkasında gerçekten kim var, bunu göz önüne sürmektedir, tabii bakmasını bile, görmek isteyene.
Saldırı çok amaçlıdır.
Seçilen piyonun uyruğundan tutun da, gerçekleştiği mekana kadar, gayet şeytani düşünülmüş ve eyleme konulmuştur.
Terörün amacı da budur.
Eldeki imkanlar ile en azami zararı verebilmek.
Bu planın nasıl işlediğini de dehşet ve ibret ile izliyoruz.
Çünkü eylem bir terör eylemi. Ancak şimdi sıra terörizme geliyor.
Kavram olarak baktığımızda, terör, bir veya bir gurup insanın, gerçekleştirdiği bir veya birkaç şiddet faaliyetidir. Ancak terörizm, bir ülkeyi hedef alan, o ülkedeki demokratik düzeni, toplumsal barışı, İstiklali ve istikrarı hedef alan, rejimi hedef alan, içinde şiddeti meşru gören bir siyasi anlayıştır.
Yani PKK'dır.
Ancak sadece PKK ile biter mi?
Hayır bitmez.
PKK'yı veya başka terör örgütlerini meşru göstermek, bunun çabasında olmak, terörizmdir.
Yapılan saldırıyı, ısrarla PKK'dan uzaklaştırmaya çalışmak terörizmdir.
"Devlet yaptı" demek, terörizmdir, hatta terörizmin dibidir.
Türk askerine kimyasal silah iftirası atmak, terörizmdir.
Türk Devletine narko Devlet yaftasını yapıştırmak istemek terörizmdir.
TBMM'ye PKK'lıları sokmak, terörizmdir.
Şimdi diyeceksiniz ki, kim bunları yapanlar?
HDP'yi saymaya hiç gerek yok, çünkü onlar PKK'nın kravatlı fraksiyonu. Diğer saydıklarımı yapanları ve bu partiye destek olanları zaten biliyorsunuz.
Ve evet, biz, Türkiye Cumhuriyeti olarak, terörizmin adeta simgesi haline gelen bu partiyi, halen tutuyoruz.
Acı gerçek şu ki, biz millet olarak, Devlet olarak, terörist ile gayet başarılı bir şekilde mücadele ediyoruz da, terörizm ile mücadele edemiyoruz.
PKK terörizmi ile de mücadele edemiyoruz, FETÖ terörizmi ile de mücadele edemiyoruz.
Biz en zoru olan teröristler ile mücadelede, hiçbir ülkenin yapamadığı kadar başarılı mücadele ediyoruz, ama ne yazık ki, terörizm ile edemiyoruz.
Ve bu sadece devletin, hükümetin meselesi de değil.
Hepimizin meselesi.
Mesela, Charlie Hebdo saldırısının ardından, milyonlar sokaklarda yürüdü ve ertesi gün, bir sürü Devlet adamı da yürüdü.
Karşı durdu.
Peki ya biz?
Allah'ın günü bu ülkeye Şehid geliyor, peki cenaze merasimleri nasıl oluyor?
Kılınıyor, defnediliyor. O kadar.
Yüzbinlerin yürüyüp terörü, teröristi ve terörizmi lanetlese, tepki gösterse, bu eylemler olur mu?
Olmaz.
Nasıl mı?
Bakın Diyarbakır Annelerine?
Yüz aile, Yüz Anne, tamamen sivil, tamamen barışçıl bir eylem ile, PKK'yı parmaklarında sallıyorlar.
Peki biz?
İşte, Sosyal medyada palazlanmış bir takım fondaş trollere cevap tetiştiriyoruz, hepsi bu.
Kusura bakmayın ama, yazıklar olsun bize.
Evet, bizim de millet olarak bunlara baş kaldırmamız, sesimizi duyurmamız lazım.
Terörizmle topyekûn mücadele etmeliyiz, hem de en üst perdeden.
Eğer etmez isek, yarın başımıza geleceklere şaşırmamak lazım.
Bur diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam