Tavşan doldu ortalık

Sporda, özellikle de yarış sporlarında, kazanması gereken/muhtemel olan sporcunun hem önünü açmak için hem de onu zinde tutmak için bir veya birkaç takım üyesi "tavşan atlet/yarışçı" olarak yarışa sürülür. Bu maratonlarda da olur, bisiklet, motosiklet yarışlarında da olur hatta Formula 1'de de ve diğer yarışlarda da olur.

Ama aslında siyasette olmaz, çünkü eşyanın tabiatına ters!

Siyasi partilerin amacı, kendi siyasi fikirlerini iktidara taşımak ve ülke yönetmektir.
Yani iktidar olmaktır, muktedir olmaktır.
Ancak ülkemizde, bilhassa 2019 yerel seçimleri ile beraber bu iş değişti sanki.

Masalar kuruldu, bozuldu, tekrar kuruldu, bir şeyler oldu, 5 artı bir siyasi parti, bir partinin adayı kazansın diye, o partinin adayını destekledi ve kendileri ortaya çıkmadı.
Nisan 2023 seçimlerinden sonra durum değişti.

Yoksa değişmiş gibi mi oldu acaba?

Çünkü o eski ortaklar, daha düne kadar Cumhurbaşkanı yapmak istedikleri kişi/kişilere, bugün demediklerini bırakmıyorlar.
Hepsi adaylar çıkardı, ama sadece hesapta çıkardı.
Çünkü seçimlere bir aydan biraz fazla süre kaldı, kampanyaların startı verildi, verildi de, aday olan muhalefet partilerinin adayları ortalarda yok!

Ne ciddiye alınacak bir propaganda/reklam faaliyetleri, ne programlar, yok, hiçbir şekilde yoklar.

İyi partinin İstanbul adayını ele alalım bu minvalde, Buğra Kavuncu.
İstanbul'un her köşesinde Sayın Murat Kurum'un afişleri var, CHP adayının da var, onun yok.
Yani yok sayılacak kadar az.

Şimdi diyeceksiniz ki, ama CHP'li İBB o afişleri toplattı.
Kusura bakmasın kimse de ben bu Bizans oyununu yemem!
Hele de, Meral Akşener'in ne kadar hırslı birisi olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak, pısıp çekileceği bana hiç, ama hiç inandırıcı gelmedi, gelmiyor.

Buna işte siyasi tabiriyle tavşan aday derler.

Var ama yok.
Varlığının tek amacı ise kazanması gerekene destek olmak.

Bu misali tüm diğer eski altılı masa bileşenlerinin adayları ile de sürdürebilmek gayet mümkün.

"Biz aday çıkarmış olalım, tek başına seçime giriyormuş gibi yapalım, ama sevgili seçmen, sen sandıkta işi biliyorsun," demek gibi bir şey bu.
Nedense ben bu altılı masanın dağılmış olmasına da başından beri hiç inanmamıştım ve nereden patlak verecek bu masal diye bekliyordum ki, ortaya çıktı nihayetinde.

CHP'nin "değişim" masalı da hiç inandırıcı gelmemişti, Özgür Özel in Genel Başkan seçilmesi de samimi gelmemişti.

Bugün görüyor ve anlıyoruz ki, Özgür Özel de başından beri tavşan aday imiş.
Peki kimin için?
CHP'nin yeni patronu için, yani Ekrem İmamoğlu için.
Çünkü artık CHP'nin bir resmi Genel Başkanı var, ama bir de patronu var, o da İmamoğlu.

Bu gerçekleri gören CHPli isimler ise birer beşer partilerinden istifa ediyor ve Parti yönetimini de topa tutuyor.

Bu, sonunda, CHP tabanındaki gerçekten de ulusalcı kimliğe sahip kişilerin, seçimlerde sandığa gitmeme protestosu ile de sonuçlanabilir, öyle bir söylemler var.

Gelelim seçimlerin, diğer tarafındaki İstanbul adayına, yani Sayın Murat Kurum'a.

Mesleğim gereği izliyorum, yakınken izliyorum ve çok kez de bir araya geldik, iki kelam ettik.
Adaylığının açıklandığı dakikadan beri, hiç durmadı, sürekli sahada, sürekli programları var ve her fırsatta projelerini, izleyeceği yol haritasını anlatıyor.

Bu konuda da gayet inandırıcı ve samimi.
Tavırları içten, doğaçlama, Suni ya da yapmacık değil.
Etkileyici bir aurası var ve insanlarla iletişimi çok iyi.
Sıfır kibir, sıfır kapris, sıfır ego. Tevazu sahibi.
Daha da önemlisi, Sayın Kurum, hiçbir polemiğe girmiyor, üstüne atılan iftiraları da, saldırıları da, beyefendice savuşturuyor.

Eski bir kabadayı atasözünün de dediği gibi, en büyük kabadayılık beyefendiliktir.
Üslubunu bozmamak, saygın bir kişilik olarak kariyerini deruhte etmektir.

Yunusun da dediği gibi;
"İlim, ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır.
Yunus der ki ey Hoca, istersen bin var Hacca, hepidisinden eyice, bir gönüle girmektir."

Eh, ilmi siyaset de, gönül alma işi olsa gerek.
Ama işte, her çıktığın TV programında Alikıran da baş kesen gibi davranırsan, spikerleri bile tehdit edersen, sana tepki gösterenlere tahammül edemeyip, bir sokak serserisi gibi ağız dalaşına girersen, Şehid yakınını "Seni bulacam" diye tehdit edersen, işte o gönül alma meselesi de çıkmaza girer.

Hele de beş yıllık karnen zayıflar ile dolu ise, ve sen bu tavırları sergilemeye devam edersen...

Bir değil, bin tavşan aday da koysan, bu millet ne yapacağını gerçekten de çok iyi bilir.

Tamam CHP'yi kendine göre dizayn ediyorsun, anladık da...
Neyse o da sonraki yazının konusu olsun. 


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
OGÜNhaber