Sınıfta kalan AB ve CHP

Demokrasi ve Terör ile mücadele de Avrupa sınıfta kaldı! 

Katelonya meselesinde derin bir sessizliğe bürünen AB, İspanya hükümetinin, Katalan yetkililerini derdest etmesine, Referandum'u geçersiz saymasına, sayısız tutuklamalara tek keşime etmedi, edemedi. 

Bizim ise başımızdan geçen bir darbe girişimi sonucu veya vatana ihanetten ötürü derdest ettiğimiz tüm hainlere arka çıkıp, adeta şahinleşen, bir yıldır gündemde tutan, hatta diktatörlük yaftasını yapıştıran da, yanılmıyorsam yine AB idi. Hatta tüm bu kampanyaların başını çeken de, Almanya idi. Ve ne hikmettir ki, bunlardan hiç bir ses çıkmadı, çıkmıyor. Halbuki on yıllardır, 'Kürdistan' için kendileri nasıl da çırpınıyor, hatta bunun da ötesine gidip, ülkemizi Teröre boğanlara dahi hamilik etmemişler miydi? 

Madem ki halkların özerklik hakkı çok önemli idi sizin için de, şimdi kendi içinizde özerk olmak isteyenlere niçin kulak tıkıyorsunuz? Kusura bakmayın ama maskenizi düşürdünüz. Başkalarına reva görmek istediğiniz şeyler, kendi başınıza gelince, asıl yüzünüz çok çabuk belli oldu! 

Şimdi ise önünüzde bir diğer sınav var. Belçika’ya kaçan Katelonya Başbakanına çıkan kırmızı bültene icabet eder de, İspanya ya iade ederseniz, o zaman bizim de sizlere, hakkı olarak bir kaç soru sorma hakkımız doğacaktır! 

Fahriye Erdal'ın, ülkenizde halen kaçak olarak ama açıkça mitinglere katılabilen eski HDP Milletvekillerinin niçin iade edilmediğinin hesabını, dünya kamuoyuna vermek durumunda kalırsınız. Ve emin olun ki, bu hesapları size soracak bir Yeni Türkiye Cumhuriyeti iş başındadır. 

ABD de, neredeyse dakka başı bir Bakan, bir üst düzey demokrat kovulup, yeri değiştirilir iken de asla Batı dünyası reaksiyon göstermez iken, yine 15 Temmuz ihanetine kalkışmış olanları, elbette hukuk çerçevesinde görevden alan ülkemizi ağızlarına sakız etmediler mi? Etmiyorlar mı? 

Terör ile mücadele yi bahane ederek, ağır silahlar ile donatılan marjinal Terör örgütleri, iş bu silahlar ile ülkemize, yani müttefikiniz olan bize saldırdığında da, aynı tepkisizliğe bürünen bir Batı dünyası, tam da bu örgütlerin DEAŞ ile mücadele de elde ettikleri başarıları nedense hiç bir yerde lanse edemiyor. Ha bunun çok basit bir sebebi var, o da şu ki, zaten bu örgütler DEAŞ ile mücadele falan da etmiyorlar. Bu melun yapı ile de tek mücadele eden, kahraman Türk askerinden başkası sala değil! 

Bu hususta da sınıfta kalmıştır Batı, özellikle de AB. Çünkü 'iyi terörist, kötü terörist' yoktur. Tüm Terör örgütleri insanlık dışı topluluklardır ve işledikleri tüm suçlar, aslında tüm insanlığa karşı işleniyordur. İşte tam da bunu, bu hakikatı dünya anladığı zaman, bu tip örgütlerin, dünyada var olmaları mümkün olmayacak, barış ve huzur hükümran olacaktır! 

Bir diğer tarafta ise, tüm bu konularda sınıfta kalan bir diğer nesne, maalesef ülkemizdeki Ana muhalefet partisi dir. Bugün kalkıp ta, orda burda, 'Ben terörü şöyle bitiririm, ben terörü böyle bitiririm' diye ahkam kesmek ile bu işler maalesef olmuyor! 'Terörü bitirecektiniz de engel mi olduk' sözüne ise söylenecek pek çok şey var!

Evet oldunuz! 15 yıldır, her fırsatta oldunuz! Mesela, Gezicilerin 'temiz alınlarını' öptünüz. 17/25 darbe girişimine selam durdunuz, yetmedi 'hırsız var' diyerek kampanya yürüttünüz. Vekilleriniz, terörist cenazelerinde gözyaşları döktü. HDPKKlılar ile 'birlikte iyi salladınız'. Piknikçi diye masumlaştırma yoluna gittiniz. Ekmek almaya gidiyordu diye de aynı yöntemi üstlendiniz. Devletin savcısını şehid eden teröristlere yargısız infaz yapıldı algısına girdiniz. İstanbul Emniyetine saldıran Terörist kadını adeta Azize ilan ettiniz. Tüm bölücü örgütlere avukatlar gönderdiniz. Hendekçi zihniyete 'arkadaşlar' dediniz..

15 Temmuz da hakkın yanında değil, cunta zihniyetinin yanında yer aldınız, ve Hale’n de alıyorsunuz! Allah aşkına, Terör ile mücadele ye karşı çıkmıyordunuz da ne yapıyorsunuz? 

Diğer taraftan, son örneği yerli otomobili bile, hiç bir şekilde bilgi sahibi olmadan karalamaya başladınız. Tıpkı Almanlar gibi! Daha önce de tüm milli ve mega projelere köstek oldunuz! Takoz oldunuz! Hatta o kadar öfke dolusunuz ki, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin inşa ettiği ve sunduğu tüm hizmetleri kullanmamak kadar. Akli melekelerinizden endişe etmekteyim! 

15 yıldır bu devletin yaptığı tüm hizmetler, maalesef sizinle beraber değil, sizlere rağmen yapıldı! Halbuki, yapıcı, konstrüktif bir Ana muhalefete ülkemizin ne kadar da ihtiyacı var! Ancak öyle sanıyorum ki, bu artık önümüzdeki seçimlerin düzeltebileceği bir mesele artık. Son olarak da Almanya’da yaşanan bazı şeylere değinmeden geçemeyeceğim..

9 Vatandaşımızın hayatını kaybettiği, Köln KeupStr. de düzenlenen bombalı saldırıda yaralanan onlarca vatandaşımızın failleri olan NSU'nun tek hayatta bırakılan bayan teröristinin Davası altı yıldır sürmekte ve maalesef de unutulmuş bir dava olma ile karşı karşıya. İlk davalarda Büyükelçi düzeyinde takip edilen dava ya olan ilgi gün geçtikçe azalmakta, bu da eninde sonunda bu bayana çok cüzi bir ceza vererek salıverme ile sonuçlanabilir. Uzattıkça uzatma bir stratejidir. 

Zaten peş peşe ölen şahitler, 125 seneliğine 'devlet sırrı' ilan edilen deliller, bunun apaçık göstergesi!

Tam bir yıl önce Münih’te Olimpiya AVM sinde de 9 genç canımız bir radikal ırkçının hedefi olmuş ve hayatlarını yitirmişler idi. Saldırgan da saatler süren bir saçma sapan polis beceriksizliği neticesinde öldürülmüş olsa da, silahı satan aşırı sağcı azmettiricinin Mahkemesi yine Münih’te devam etmekte. Çok acı olan ise, yargıcın 'bu davaya umumi alaka yok' önyargısında bulunması, çünkü hemen kimsenin katılmadığı bir dava. Sosyal medyada mücadele veren üç beş yürekli aktivist, sürekli engellense de şahsi çabaları ile ancak 60, 70 kişi yi toplayabildiler. 

Maalesef Diplomatik misyonlarımız bu hususta yok hükmünde. Yerel ve Türk basın da, tüm Türk STK da! Bu ise kabullenebilir bir durum değil! 

Bu yazımın son satırlarını, bu saldırıda iki torununu kaybeden bir Anneannenin mahkemede ettiği feryada bırakacağım;

"Neredesin Türkiye !!!"

Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
OGÜNhaber