Evet ve maalesef ki, eski zamanlarda geçerli olan şerefsizlik kavramını, bugün yeniden yorumlamak ve tanımlamak zorundayız.
Çünkü depremin üzerinden 15 gün geçmiş olmasına rağmen ne içimdeki hüzün bitiyor ne de öfkem dinmek biliyor.
Her gün, bölgeden gelen resimler, haberler, orada olan arkadaşlar ile yaptığım konuşmalar, Sosyal medyada dönen dolaplar, öfke katsayımı bilmediğim seviyelere çıkarttı.
Ve evet, şerefsizlik kavramının yeniden tanımlanması fikrini aklıma getirdi.
Neydi bu şerefsizlik?
Kendi menfaatleri uğruna, başka insanların hakkını gasp etmek, dolandırmak, dalavere çevirmek, başka insanlara iftira atmak, vs, vs.
Peki, inşaat yaparken, malzemeden çalmak?
Böyle bir inşaatı denetlemesi gerekirken bunu yapmamak?
Böyle bir inşaata imar, iskan, ruhsat vermek?
Kanunları hiçe sayıp, üç beş kuruş fazla kazanmak?
Şerefsizlik değil de nedir?
Sağlam evlerin kiralarını, neredeyse %100 çıkartmak?
Şerefsizlik değil de nedir?
Fırsatçılık!
Genel anlamda Fırsatçılık, şerefsizlik değil de nedir?
Misal; Bir tas çorbayı 100₺'ye satmak, bir ekmeği 15 liraya, bir tostu 100 liraya satmak, üstelik de deprem bölgesinde, deprem bölgesine giden yollar üzerinde, tüm fiyatları, ikiye, üçe, beşe katlamak?
Şerefsizlik değil de nedir?
Nakliyat fiyatlarını 30.000₺'ye çıkartıp, insanların en acı, en çaresiz zamanlarından fırsatçılık kasmak?
Şerefsizlik, ölü soyuculuk değil de nedir?
Böyle bir zamanda, sahte dernekler ile, sahte hesaplar ile, her türlü hile, hurda ile, insanımızın iyi niyetini suistimal etmek, şerefsizlik, ve hatta dik âlâsı değil de nedir?
Deprem bölgesine yakın yerlerde, boş daireleri, evleri, fahiş bir kiraya çıkartmak, şerefsizlik değil de nedir?
Hayır, bazı insanlar asla iflah olmayacaklar ve sanırım gözlerini ancak toprak dolduracak!
Böyle bir felaketten bile zerre miskal ders almayanlar, hatta rant umanlar, menfaat bekleyenler.
Bunların akıllarının başına gelmesi için daha ne olması lazım acaba?
Malın, mülkün, paranın, pulun, hiçbir şeyin öbür tarafa gitmeyeceğini ne zaman idrak edecekler acaba?
Hadi, dolar çıktı zam yaptınız, pandemi oldu zam yaptınız, Ukrayna savaşını bahane ettiniz, zam yapmakta nirvana yaptınız, vicdanınız titremedi.
Peki, o kadar yıkımı gördünüz, o kadar can kaybını, yaralananı, açıkta kalanı gördünüz, gördünüz de, hiç mi vicdanınız sızlamadı?
O kadar mı paraya taptınız?
O kadar mı insanlıktan çıktınız?
Hiç mi düşünmediniz, bu kudretin sahibi, bize ne yapar diye?
Bence düşünmediniz, aksi takdirde bu şerefsizlik abidelerini sergilemezdiniz.
Ne diyeyim, Allah akıl, fikir, vicdan versin, ıslah etsin.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile.