Murat Yılmaz
Bir yandan, aklını bel altına odaklamış “hoca”lar, bir yandan, kadınlar gününü, ahlaksızlık gününe dönüştüren reziller, tüm bunların içinde, daldan dala konan bir CHP!
Şimdi gel de bir konuya odaklan. Ne mümkün efendim. Ülkemizin gündemi saatlik değişiyor iken, birileri kafaları durmadan karıştırıyor iken, toplumun sinir uçlarını zorluyor iken, tek bir konuya odaklanmak ne mümkün!
Bir ülke, nerdeyse tüm toplumun desteği ile bekasını savunmak için, ikinci bir kurtuluş savaşına girecek, arslan gibi gençler savaşacak, gazi olacak, şehid olacak ama bazı aklı evveller bunları es geçecek ve abuk subuk konular ile uğraşacak?
Halbuki tarihe baktığımızda görüyoruz ki, eli silah tutan din adamları cephede, diğerleri ise yurdun her bir yanında Ordu ile dayanışma halinde, insanları dualara teşvik etmekte, hutbe ve vaazlarda sadece bu konu işlenmekte idi!
Bugün ise, birileri asansör, yatak, yorgan, çarşaf veya bilmem ne fantezisi kurmakta!
Başkaları da, ilkel davranınışlara İslami bir kılıf uydurmak ile meşgul! El insaf!
Allah aşkına, düşünecek, konuşacak, hatta ahkam kesecek başka konu bulamadınız mı?
Aklınız fikriniz salt cinselliğe, şiddete mi çalışıyor?
Orda Mehmetçik savaşıyor efendiler! Bu durum size hiç bir şey anlatmıyor mu? Hiç mi kendinize hayırlı bir vazife çıkartamıyorsunuz siz?
Sonra Sayın Cumhurbaşkanı, tarihi bir konuşma yapıp alayınızın fişini çekip, gazınızı alınca da, bir tek kafir ilan etmediğiniz kalıyor. Tabii söylediklerini çok iyi anladınız aslında, lakin işinize gelmiyor!
EDEP YA HU!
Edep, ille de edep! Bu sadece kendini hoca sanan taklitçiler için geçerli değil. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü, dünya edepsizlik gününe çeviren ahlaksızlar için de geçerli elbette!
Bir erkek olarak ben gördüklerimden utandım, iğrendim! Cinsel organını kumbara olarak görenler mi desem, kendine fahişe, sürtük kelimelerini yakıştıranlar mı desem, ahlaksızlığı erdem bilenler mi desem… şaşırdım, afalladım!
Sonra bir an Anayasa Mahkemesinin bir genel görüşü geldi aklıma: “Bir kadın, iffeti hakkında yalan söylemez!” Bu ise, tüm mahkemelerce genel kural olarak tatbik edilir!
İyi de kardeşim, hangi iffet? Hangi namus? Hangi ar, hangi edep?
O yürüyüşte kendilerini hayat kadınları olarak gösterenler mi iffet abidesi? “Lilith’in sürtükleriyiz biz” diye bağıranlar mı namussan ahkam kesecek?
Bilmem nereyi okşa diye döviz taşıyanlar mı yalan dan, iftiradan sakınacaklar kendilerini?
Hayır! Bu insanlar bu ülkenin gerçek toplumu değil! Olamazlar ki!
Bunlar, beyinleri işgal edilmiş bir o yana, bir burana savrulan saman topları olur ancak! Benim millerimin kadınına, annesine bunlar çok uzak!
Ben eminim ki orada hiçbir şehid annesi, şehid yakını yoktu! Orda, ailesi için her gün üstün gayretler gösteren hakiki bir Türk kadını yoktu!
İyi de meydan bunlara niye kaldı? Niye bunlar tek söz sahibi oldu? Yani bu memleketin tüm gerçek kadınlarına, 8 Mart gününüz geçmiş olsun!
DİKTATÖRLÜK
Bir insan, sürekli bir kelime ile yatar, onunla kalkarsa, olacağı belli işte!
Buyurun CHP’nin son kurultayının sonuçlarına bir göz atınız. Güya demokratik bir tüzük çıkaracaklardı. Peki ne çıktı ortaya: Kılıçdaroğlu dikta rejimi!
Partisinin tüm organlarının üyelerini Genel Başkan seçecek, ya bizzat, ya da aday gösterebilecek. Genel Sekreterlik, sembolik bir makam haline geldi!
Kaç seçim kaybederse de kaybetsin, kendi çelip gitmez ise, kimse gönderemez!
Tam bir parti içi diktatörlük işte, tek adam rejimi!
CHP demişken, tabii göze çarpan başka bir şey daha oldu.
AK Parti ve MHP’nin ittifak deklerasyonu ardından ve de geçen yasaların akabinden, daha şimdiden “oylar güvenli değil” algılarına başladılar bile!
Normalinde seçim sonraları yaparlar bunu, ancak bu kez, önceden başladılar!
Başlamaları ise gayet normal. Çünkü acınası bir halleri var. Daha bir aday bile bulamadılar, ancak şu da kesin ki, seçimler 2018 yılının içinde olacak!
Herhangi bir konseptleri yok, bir projeleri yok ve dediğim gibi bir adayları dahi yok!
Bu durum, tüm muhalefet için geçerli aslında!
Kendini, Cumhuriyet ve Sözcü’nün gazına gelerek, nimetten sayan Temel Karamollaoğlu, saçmalamanın da gözünü çıkartırken, doğal FETÖ gazı ile zaten ayakları yerden kesik dolaşan Meral hanım, dev aynasının müdavimi olmuşlar!
Ciddi, ciddi, yüzde bilmem kaç hesapları yapıyorlar!
Korkarım seçimlerin sonrasında oluşacak olan o koca boşluğa bir düşecekler, pir düşecekler. Acı gerçekler ile yüzleşecekler, de ders çıkarabilirler mi, onu bilmiyorum işte!
Bunların hepsi dev bir algı operasyonu aslında!
Farkında iseniz, Zeytin Dalı Operasyonu ilk başladığında, haber kanalları 7/24 canlı yayın yapıyordular!
Şimdi ise, ikinci sayfa düzeyine düştü, Afrin’den gelen haberler. Birileri stüdyolarını sıfır noktasına taşıyarak işin cılkını çıkardı, diğerleri de, işte tüm bu yukarda saydıklarım konuları, Afrin’in üstünde tutarak, önemsizliğe terk etmeye çalışıyorlar!
Medyamızda maalesef bir orantı kalmadı. Her halde Türk Milleti tarihinde ilk kez bu kadar önemli bir savaşa, bu kadar karmaşa içinde girdi!
Türk Milleti, 2300 yıldır, her daim mazlum a derman olmak için savaştı, bu gün de bunun en şanlı örneğini göstermekte!
Bir de ABD elçiliğinin kapanması meselemiz vardı bizim!
Ne oldu? Hiç bir şey olmadı. Yani milletimiz hiç bir şey farketmedi. Aslında çok şey oldu!
Oyunu kurmak isteyenlerden, piyonlar birer birer kopartıldı, gerekenleri ise, özel birimlerimiz, sessiz, sedasız halleti!
Bunların hepsi dediğimiz gibi, sessizlik ve gizlilik ile oldu bitti!
Emeği geçen herkesten Allah razı olsun!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam