Bu fırsat sadece Karabağ'ı ve işgal altında olan toprakları esaretten kurtarmak ile sınırlı değildir.
Tovuz bölgesinin stratejik durumunu da göz önüne alarak, o bölgenin de güvenliğini sağlamak için gerekli adımlar, savaş stratejisine dahil edilmedir.
En önemlisi ise Enklav olarak kalan Nahçıvan'ı, Azerbaycan'a bağlayacak bir koridorun meydana getirilmesidir.
Ermenistan haritasına baktığımızda, bu haritanın zaten başından beri sorun çıkaracak bir harita olduğunu gayet rahat görebiliriz.
Asıl niyetinin ise Türkiye'nin, Türk Dünyası ile karadan bağını kesmektir.
Özellikle de şu an ki enerji durumunu nazar itibara alırsak, bu koridorun ne kadar önemli olduğunu anlamak zor olmayacaktır.
Nahçıvan, Türkiye ile sınırdır, koridor açılıp, Azerbaycan'a bağlandığında, Türkiye Azerbaycan ile doğrudan komşu olabilecektir.
Yakın zamanda Türkiye olarak, Rusya ve İran'dan gaz alınımını önemli ölçüde azalttık, azaltıyoruz.
Bu duruma iki ülke de herhalde pek memnun olmasa gerek.
Bu savaşta iki ülkenin de muğlak tutumları, dahi iki yüzlülüklerinin tarifi mümkün değil.
Azerbaycan davasında %100 haklı olduğu için, hiçbir "Ermenistan destekçisi" bunu açık seçik söyleyemez.
Bir diğer husus ise Moskova'nın Erivan'dan bıktığı gerçeğidir.
Erivan hükümeti, yıllardır şımarık inatçılığı ile destekleyen ülkeleri bile bıktırdığı aşikar.
Karabağ bölgesinde ise mafyanın hüküm sürdüğü, bu gerçeğin ise Rusya için de bir tehlike ihtiva ettiği de gayet açık ortadadır.
Dolayısıyla, Putin yönetiminin Ermenistan'ın iyi bir dersi hakettiğini düşünüyor olsa gerek. Bu savaş sonrasında, Erivan'ın Rusya'ya daha da muhtaç olacağı da Putin yönetiminin istediği bir sonuçtur.
Vakit bu vakittir.
Ele geçen bu fırsat ile tarihin getirdiği dezavantajları bertaraf etmek elzemdir.
Aslında Ermenistan, körü körüne Türkiye düşmanlığını bıraksa, yapılacak olan enerji koridorlarından paydar olabilir.
Elbette ki de esamesi bile okunmayan ekonomisini bir şekilde düzeltebilir.
Ancak, işte Türk düşmanlığı kaybettiriyor.
Ermenistan'a da kaybettiriyor, Yunanistan'a da kaybettiriyor.
Bu da bazı devletlerin piyonları olmanın getirdiği dezavantajlar işte.
Bugün yapılan açıklamalarda, Ermenistan tarafında savaşan PKK/YPG/PYD'li teröristlerin oldukları ileri sürüldü.
Bu durum karşısında şaşırmamak gerekir.
Zira uzun yıllardır, PKK ve tüm yan çetelerinin Kürtlük ile hiçbir alakası olmadığını, tam tersine Hınçak, Taşnak çetelerinin silsilesinde, önce ASALA, tasfiyesinden sonra ise PKK olduğunu sanırım, yakın tarih ile alakadar olan herkes bilmektedir.
Suriye'de YPG/PYD, de facto PKK saflarında Ermenistan askerlerini görmeye zaten alışmıştık.
Hayret uyandıran tek durum ise bizim içimizde olan Taşnak, Hınçak kalıntıları olsa gerek.
Düne kadar savaş Şahin'i olan bu kalıntılar, bugün barış diye bağırmaktadırlar.
Otuz senedir, Ermenistan'ın hukuksuz işgaline tek laf bile etmeyenler, bugünlerde barış güvercini olmaya soyundu!
Eski bir tekerleme ile cevap verelim:
Geçti Bor'un Pazar'ı, sür eşeğini Niğde'ye!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam