Dün, 21 yaşında tahta çıkma zorunda kalan ve 72 sene tahtta kalan İngiltere Kraliçesi, 96 yaşında öldü.
Tahta çıktığında bir söz vermişti.
"Tüm hayatım boyunca, kısa da olsa, uzun da olsa, İngiliz tahtının hizmetinde olacağım."
Bu sözü tuttu.
İngiliz hanedanı, yüz yıl evvel, kendisi dışındaki diğer imparatorlukları ve hanedanları ya yok etti ya da önemsizliğe itti.
Osmanlı Hanedanı ve Devleti Aliye İmparatorluğu da maalesef bunların arasında idi.
Hiç şüphesiz, İngiliz İmparatorluğu ve hanedanı, bu dünyadaki en sömürgeci, en acımasız, en zalim olanıdır.
Hükümdarlarının kafalarına taktıkları tacın üstündeki hemen tüm değerli taşlar, emperyalistlik ile çöktükleri ülkelerden ve milletlerden çalınmıştır.
Evet bu hanedanın bin yıllık hüküm tarihi, kan ile, zulüm ile, gözyaşı ile doludur.
Kaldı ki, Türk milletinin ve İslam ülkelerinin de azılı düşmanıdır.
Şimdi iki hafta boyunca, "The tower of London is falen" yani, "Londra köprüsü çöktü" adlı operasyonu izleyeceğiz.
En son bu protokolü işte Kraliçe Elizabeth in Babası öldüğünde görmüş idi bu dünya.
Benim garipsediğim ise, yüz yıl önce nihayet bulan Devleti Aliye'yi ve dahi Osmanoğlu hanedanını, bugüne kadar, neredeyse şeytanlaştıran, Monarşiyi yerden yere vuran bazı çevrelerin, Kraliçe Elizabeth'in ölümü ardından, karaları bağlamaları ve Monarşist olmalarıdır.
Hayır, yani Monarşi kötü bir şey ise dünyanın her yanında kötü olması gerekmiyor mu?
Mesele hilafet ise eğer, İngiliz hükümdarı, otomatikman ve aynı zamanda, Angklilan kilisesinin de başı.
"İnancın müdafii, Hukukun koruyucusu" tittle bu.
Demek ki, mesele ne Monarşi, ne hilafet.
Demek ki, mesele Türk olmak, mesele İslam.
Mesele, eski Devleti Aliye'nin sahip olduğu ve bugünün en toprak altı zengini topraklar.
Mesele Neft, yani petrol.
Ben bir Monarşistim mesela.
Ancak bunu Türkiye de söylediğimin saniyesinde "Cumhuriyet düşmanı mısın?"
"Padişah kulu olmak çok mu zevkli?" gibi absürt sorulara maruz kalıyorum, tabii anti laik, anti Kemalist, gibi yaftalar da havada uçuşuyor.
Peki, bakın, şimdi başsağlığı dilediğiniz İngiltere'ye?
Laiklik var mı?
Yok ve olamaz, çünkü dediğim gibi, İngiltere tahtına çıkan her kimse, aynı zamanda Anglikan kilisesinin de başı.
Yani bir nevi Vatikan'da ki Papa ile aynı seviyede, göz hizasında.
Ve şimdi Kral olman, 3. Charles'ın, imza ve mührü olmadan, hiçbir kanun, hiçbir atanma, geçerli değil.
Ve evet, şunu da eklemek istiyorum ki, dünyanın en başarılı gizli servisi, ve CIA, NE MOSSAD vs.
Dünyanın en başarılı gizli servisi MI6. Yani İngiliz gizli servisi.
Neden mi?
Çünkü yüz yıldır, İngiliz hanedanını, işte polo oynayan, at tımar eden, golf oynayan, sözüm ona sembolik bir varlık sürdüren bir aile olarak, tüm dünyaya yutturmaya devam ediyorlar.
Halbuki işin gerçeği hiç de öyle değil.
İngiliz hanedanı, diğer Avrupa hanedanları gibi, Habsburg kanından gelme ve evet, tüm Avrupa'daki hanedanlar ile birinci dereceden akrabalar.
AB'ye bir de bu bağlamdan bakınız lütfen.
Yani, İngiliz hanedanı, sümen altından bal gibi de dünya siyasetine yön veriyor.
Ancak işte, bize böyle, snob, kibir abidesi, elit ama sembolik bir rolde lanse ediliyor.
Eğer, işte bu hanedanın içimize yerleştirdiği hainler olmasa idi, biz yine de bir demokrasi ülkesi olurduk.
Başımızda yine seçtiğimiz siyasiler olurdu, ancak devlet başkanı da bir Osmanoğlu hanedanı mensubu olurdu.
Ne kaybetmiş olurduk?
Hiç.
Ancak neler kaybettiğimiz, ayın 14. gibi de ortada.
Ve sadece biz değil, eski tebalarımız, bugünün, Irak'ı, Suudi Arabistan'ı, Suriyelilerin vs.
Onlar da kaybetti.
Filistin de kaybetti.
Milyonlarca Müslüman kaybetti, hatta işte o coğrafya, bugüne kadar da kaybetmeye devam ediyor, ediyoruz.
Ez cümle, şimdi karaları bağlayanlar, bana şunu açıklasınlar;
Windsor/Wales hanedanı ile Osmanoğlu hanedanının arasındaki fark, sizin gözünüzde ne?
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam