Ancak günümüzde görüyoruz ki, bu mesele resmen, kin, nefret söylemlerine level atlamış!
Yılmaz Özdil adındaki yazar ve Atatürk istismarcısının dünkü yazısı, bu terminolojinin amiral gemisi haline gelmiş.
Ben bu, adına yazı demeye dahi hicap ettiğim nefret, kin, alay dolu zırvayı, buraya taşıyacak değilim.
Kimsenin reklamını da yapmak istemiyorum. Özellikle de böylesi bir rezaletin.
Şu kadarını söyleyeyim, bu yazıda, Özdil, içindeki tüm nefreti, kini kusmuş ve ülkemizin, insanımızın, toplumumuzun maddi, manevi, kültürel değerleri ile ve dahi Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilmiş Devlet Başkanı ile alay ettiğini sanmış!
Ve işin en acı tarafı da benim gözümde kullanılmış bir tuvalet kağıdından daha değersiz bu yazının, CHP zihniyeti tarafından çok geniş itibar görmesidir.
Aklınca hedef aldığı şey, Sayın Başkanın, Kızgın Demir’i soğutma ve Türkiye ittifakı girişimleridir.
Sayın Erdoğan maalesef bu girişimlerde fazlaca ütopik davranmış, karşısında asla muhattap bulamadığı gibi iki üç belediyeyi çalıp çırparak ve HDP’nin militanları ile kazandığını sanan CHP’nin ve zihniyetinin, gözlerini kararttığını görmemiş olmasıdır.
En ufak bir başarıda, her yolu deneyip kaos ve kargaşa çıkarma peşine gireceklerini adımız gibi biliyorduk.
Ve nitekim tam da bu havanın içindeler şimdi.
Birileri İstanbul seçimleri üstünden açıkça tehdit ediyor ve işin garip tarafı, bu tehditler cezasız kalıyor!
Birileri, “Yeniden iktidar olursak sizleri daha da mağdur edeceğiz” diyor. Birileri, mahzenlerde asma fantezileri kuruyor, hem de toplu halde!!!
Yine birileri, intikam seçimleri, intikam naraları atıyor.
Her şekilde, provokasyon, nefret, kin söylemleri.
Ve tüm bu ortamda bu devletin başkanı, Türkiye ittifakından, ülkenin menfaati için milli bir birlikten bahsediyor. Ama gel gör ki, barış için uzanan el, havada asılı kalıyor.
Hayırdır beyler?
Bu neyin kibiri?
Neyin zafer sarhoşluğu, diyeceğim de sizin bu haliniz, her zamanki haliniz.
Elli yıl önce de aynıydınız, otuz yıl evvel de dün de bugün de.
Sizin gibi düşünmeyen, yaşamayan, yaşamak da istemeyen kim varsa, sizin için öcü!
Hatta haşerat, böcek, örümcek!
Yani değişen hiçbir şey yok.
Bu ortamda, milli beraberlikden söz etmek, Türkiye ittifakından söz etmek, ütopya değil de nedir?
Bir de işin yüzsüzlük tarafı var.
O da şu ki, on yılardır kutuplaşma çabası içinde olanlar, bunun suçunu, Sayın Erdoğan’a yüklemeye kalkmasıdır.
Tabii CHP seçmeni buna çoktan inanmış vaziyette.
Hepimiz biliyoruz ki, çünkü tarih bunu bize öğretti, CHP’nin asla milli düşünceleri olamaz.
Olsaydı zaten, 40 yıldır bu cennet vatanı bölmek isteyenler ile demokrasimize kaydedenler ile aynı safta olmazlar, onlara kendi istikballerini teslim etmezlerdi.
Ne demek istediğimi anlamak için, Sezai Temelli’nin seçin öncesi ve sonrası verdiği demeçlere bakınız.
Ele geçirdikleri Belediyelerde, ilk iş olarak, Ömer Halisdemir’in resimlerini sökmelerine, Osmanlı ve daha da can alıcı noktası Sultan 2. Abdülhamid Han’dan miras kalanları talan etmelerine bakınız.
Emekçilikte, işçi dostu olmakta mangalda kül bırakmayan CHP’nin, yaptığı işçi kıyımlarına bakınız.
Üzülerek söylüyorum, bu zihniyet ile asla milli bir ittifak falan asla olmayacaktır.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam