Avusturya’nın çiçeği burnunda yeni Şansöylesi, ‘Babyface’ Sebastian Kurz, aşırı sağcı yeni koalisyon ortağı ile kurduğu hükümetin proğramını açıklamış. Bu proğramın skandal bölümünde: “İltica talebinde bulunan mülteci adayları, üstlerindeki paraları ve cep telefonlarını teslim edecekler” diye bir paragraf bulunmakta.
Bunun maksadı ise, bu mülteci adayına Avusturya hükümeti tarafından yapılacak harcamalara katkıda bulunması imiş! Cep telefonu nu ise kriminal teknik araştırma maksatlı istiyorlarmış. Vay be. Bakın siz hele!
Çiçeği burnunda Başbakan Kurz, henüz 38 yaşında, Avrupa’nın tüm zamanlarının en genç Başbakan’ı olma ünvanı ile galiba aynı zamanda, Atası, hemşerisi Adolf Hitler'in varisi olmayı da garantiledi!
Allah aşkına! Hiç mi tarih okumadın be adam? Bu nasıl bir iğrençliktir? Nasıl bir insanlık dışılıktır? Fakat şaşmamak lazım tabii. O Avrupa değil mi ki, mülteciler hususunda, topluluk olarak külliyen sınıfta kalan? Bizlere, seneler senesi, her fırsatta ‘İnsan Hakları Dersi’ vermeye çalışıp, bunu da tahammülü zor bir kibir ile icra eden Avrupa şimdi tam da bu hususta, dünya kamuoyuna rezil ve rüsva olmadı mı?
Ama nasıl da olmadı. Almanya’da mülteci krizi daha çok yakın zamanda Neonazileri 100 vekil ile Federal Parlamento ya taşımadı mı? Taşıdı! Hatta Almanya’da hiç görülmemiş bir krize yol açarak, iki aydır hükümetsizliği yaşatıyor ve daha da sonu muamma. Tüm Avrupa ülkelerinde, mülteci meselesi, aşırı sağ ve ırkçı partileri tetiklemedi mi? Tetikledi, ve inanın bana, orta vadede AB birlikteliğinin sonunu dahi getirecektir!
Gelelim Avusturya’nın skandalına: Tarihe bir göz attığımızda, aslen Avusturya Graz’lı olan Adolf Hitler'in, hükümet kurduktan sonra yahudilere uyguladığı soykırım nasıl başlamıştı? Yahudilerin şirket ve mal varlıklarına el koyarak. Toplama kamplarına götürmeden evvel, ellerinde olup biteni alarak. Hatta kadın ve kızların saçlarını dahi kesip kullanarak, öldürülen yahudilerin ağızlarındaki altın dişleri dahi sökerek!
Şimdi, 2018’e birkaç gün kala, bu caninin memleketinde işte tüm bunları çağrıştıran bu skandal uygulama yürürlüğe sokuluyor. Başta İsrail olmak üzere, Nazi rejiminin kötülüklerinden nasibini alan, sırası ile; Polonya, Belçika, Hollanda, Fransa, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, İngiltere’nin şu an avazları çıktığınca protesto diye haykırışları yükselmesi gerekiyorken… kimseden çıt yok!
Hatta her fırsatta tarihleri ile yüzleştiklerini ve ders aldıklarını, artık ise çok hümanist olduklarını ağızlarından düşürmeyen Almanların herkesten fazla bağırmaları gerekiyor iken, tam tersi bir de adeta tebrik ediyor edasındalar!
Hayır! Bize, yani insani yardım konusunda dünya birincisi olan, mülteci konusunda dünyanın takdirini kazanan bize, bu batı, bu saatten sonra tek bir kelime dahi söyleme hakkını yitirmiştir!
Öyle ya. Kayıtlı 4 Milyon, asıl rakamın belli bile olmadığı mülteciye ensarlık eden Türkiye, buna rağmen bir de %11,1’lik büyüme başarısında bulundu ise, bunu ancak takdir edebilir, var ise yüzleri utanabilmelidir batı!
Bu başarıları, uyduruk diktatörlük safsataları ile küçümsemeye kalmak ise, tam ters etki yaratarak Avrupa yı daha da küçültmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır. Elbette AB bunu fıtratı gereği yapsa da, onlar ile aynı gaflete düşen, içimizdeki mankurtlara ne demeli? Ülkeleri ile gurur duymaları gerekirken, aynı uyduruk safsatalara adeta sarılanlara ne demek gerekir?
Ancak, uzun yıllar Avrupa’da yaşamış birisi olarak, bu olayı ve Almanya’nın genel durumunu, her geçen gün artan bir kaygı ile izliyorum. Her geçen gün artan ırkçı olaylar ve buna karşı tepkisiz kalan Alman ve Avusturya makamları, bu olayların hiç de iyiye gitmediğinin sinyallerini vermekte. Bunların karşısında ciddi refleksleri göstermeyerek izlemek ile yetinen dışişlerimizi de anlamakta zorluk çekiyorum doğrusu!
Kaldı ki, Meclis’imizde Almanya kökenli ve hukukçu kimliğe sahip vekillerimiz mevcut. Hatta dış ilişkilerden de sorumlular. Onlar dahi, ancak sosyal medyada şikayet etmek ile yetinmekteler!
Hayır efendim, böyle bir lüksünüz yok. Gideceksiniz, kapılarına dikileceksiniz ve hesap soracaksınız. Bu olayların hukuki boyutunun takipçisi olacaksınız. Mağdurların yanlarında olacaksınız. Size oy veren insanlarımıza sahip çıkacaksınız. Avusturya hükümetinin bu uygulamasının insanlık dışı olduğunu dünyaya duyuracaksınız!
İki gündür Avrupa’da yaşatan insanlarımızdan aldığım mesajlar bu istekler ile alakalı. Belçika da, bir kardeşimizin yeni açtığı oto galerisi, gece gece 8 kurşun ile taranıyor ise ve yetkili kurumlar, ‘hesaplaşmadır’ diye geçiştiriyor ise, bu artık tahammül edilmeyecek bir boyuttadır!
Yabancı düşmanlığı ve ırkçılık, toplumda kabul görmüş demektir. Elbette kaygılanmakta haklıyız çünkü Avrupa’da milyonlarca insanımız yaşamaktadır. Devletimiz, her ne pahasına olur ise olsun, bu insanlarımızın yanında olduğunu, samimiyet ile hissettirmelidir!
İnsanlık namına Avrupa’nın söyleyeceği artık bir söz kalmamıştır!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam