O ihtar da şudur ki, artık yumuşak yoldan vazgeçerek, bu teşkilatın üstüne, tüm hışımla gitmektir.
Zira çocuklarımız bu örgüt ile mücadele etmeyecektir!
Ve bizim de bizden sonraki nesillere böyle bir miras bırakma gibi bir hakkımızda yoktur!
Bu sinsi hain örgütün, 15 Temmuz'dan mütevellit izlediği taktik, şimdiye kadar görmeyenlere izah etmek için belirtelim:
Sulandırma, savsaklama, uzattıkça uzatmadır!
Açık ve net söylüyorum, her kim ki, bu Darbe girişimine, "tiyatro", "kontrollü darbe", "böyle de Darbe mi olurmuş", "masum askerler" edebiyatı yapıyor ise bu sinsi planın bir parçasıdır!
Bu bu kadar net!
Artık, dört sene sonra, halen süren davalar varsa, bu da sulandırma, uzatma dan başka bir şey değildir.
Yok siyasi ayak, yok bilmem ne ayak, bunların hepsi, FETÖ'nün yaydıkları gereçlerdir.
Bu milletin, bu konuya ve bu konunun içinde olanların süreçlerine tahammülü kalmamıştır!
Her kim ki, o gece, ondan önceki süreçte, bu işe çanak tuttu ise yardımcısı oldu ise tek bir destek tweeti, bildirimi attı ise bunların serbest kalmasına, bu milletin tahammülü artık yok!
Ucu kime değerse değsin, neye mal olursa olsun, ancak artık bu konu ivedilikle bu ülkeye gündem olmaktan çıksın.
Bu demek değildir ki, o gece unutulsun.
Hayır, o gece asla unutulmayacak.
Ancak bu örgütün ülkemizde kalan, irili, ufaklı ne kadar mensubu var ise artık alınıp, yargılanıp, ağır cezalara çarptırılmalılar!
Tahammül kalmayan, insanların zihinlerini zorlayan başka konular da var.
Mesela, FETÖ soruşturması geçiren birinin nasıl da İBB Başkanı olabildiği.
"Ben Başbakan olacam, Yurtta sulh, cihanda sulh" diyerek kanal, kanal dolaşan birinin nasıl bir parti kurabildiği.
Şehid Muhsin Yazıcıoğlu'nun katli ile ilişkilendirilen birinin de bu partide kurucu üye olabilmesi.
15 Temmuz gecesi, darbecilere kadeh kaldıran Edirne Belediye Başkanı'nın neden serbest olması…
Evet, FETÖcü olduğuna dair pek çok bulguları olan bir sürü insanın, neden derdest edilmediği, adalete neden hesap vermediğine bu millet tahammül edemiyor!
Suçüstü alınmış olan 15 Temmuz faillerinin, mahkemelerde halen şov yapması kah kendilerinin kah akrabalarının, müştekilere tehditler savurması, sabırları zorluyor.
Bu faillerin, insanların akılları ile dalga geçercesine, apaçık video görüntülerini bile inkar edenlere karşı, sabırlar tükendi.
Hayır, şimdiye kadar izlemen ılımlı yolun artık yerini çok daha kesin ve keskin bir yola bırakmasının zamanı geldi, geçmekte.
Tabiri caizse, Abdülhamid Han'ın bağışlayıcı, ılımlı dönemi, yerini Yavuz Sultan Selim Han'ın acımasızlığına, kararlılığına bırakma zamanıdır.
FETÖ'nün sinsi planını görüp, bozmanın zamanı ve bu meseleyi, nihayete bağlama zamanıdır.
Bu mücadelenin ertelenme gibi bir lüksü asla yoktur, gelecek nesillere aktarılma gibi bir imkanı hiç yoktur!
Devlet, şimdiye dek Demir yumruğunu ipeğe sardı ise de artık bu Demir yumruğunu, tüm hışmı ile masaya vurmak zorunda.
Artık mahremi, namahremi, kim varsa, kim yoksa, dev dalgalar ile toplansın ve hallettikleri cezaları alsınlar.
Yeni bir dünya gelişirken de bu yük bacağımıza kilitlenen gülle olacağı, açıkça belli değil mi?
Ayasofya, bir direnişin işaretidir.
Üstümüze kilitlenen zincirlerin birer, birer kırıldığının milatıdır.
Bu olaydan gelen manevi destek ve hızla, FETÖ artık bitmeli, bitmeli!
15 Temmuz gecesinde dışarılarda olan tüm silah arkadaşlarımı selamlıyorum.
Gazilerimize acil şifalar diliyor, saygılarımı sunuyorum.
Şehidlerimizin manevi huzurlarında, bir kez daha saygı ile eğiliyor, gözyaşlarımı ve dualarımı sunuyor, yüce Rabbimden Rahmet diliyorum.
Allah bu ülkeye, bir daha böyle bir gece yaşatmasın.
Bizim varlığımız, her daim Türk varlığına, Vatanımıza, devletimize armağan olsun.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam