“Zulüm 1453’de başladı, 2019'da son bulacak”!
Bu ve buna benzer yüzbinlerce tweet!
Kimden HDP’den, PKK’dan!
Peki niçin?
CHP’ye seçim kazandırdıkları için!
Doğrusu ben bu saatten sonra hiçbir CHP’linin vatan sevgisine, milli sevgisine veya ulusalcılığına inanmıyorum, inanamam!
Sırf AK Partisi gitsin diye, daha doğrusu Sayın Erdoğan gitsin diye, batan hainliği tescilli teröristler ile koyun koyuna olanlardan bu duygular beklenmez, beklenemez!
Toplumda belli bir kutuplaşma olduğu, zaten inkar edilemez. Ve bu seçimler de en bariz kanıtı.
Ancak karşı görüş gitsin de ne olursa olsun, isterse ülke batsın mantalitesi, hiçbir şekilde affedilemez.
Birileri halen HDP’yi, İYİ Parti’yi, normal siyasi hareketler gibi görüyor olabilir.
Ancak bu iki parti de parti olmaktan başka, her şey.
İkisi de sadece belli amaçlar için kurulmuş örgütler.
HDP’nin amacı ve misyonu belli: PKK’ya kaynak sağlamak, terör örgütünü ve terörü meşrulaştırmak, şirin göstermek, yardım ve yataklık etmek.
İYİ Parti’nin amacı da artık belli oldu, hatta hasıl da oldu.
Bu oluşumun tek amacı, ulusalcı ve milliyetçi oyları bölmek, Milliyetçi Hareket Partisini zayıflatmak, CHP’ye kriko görevi görmek, FETÖ’yü şirin, masum göstermek, meşru ve hatta masum ve mağdur göstermek, nihayetinde ise HDP’yi belli yerlere taşımak!
Maksat hasıl oldu, bundan sonra İP ye fazla gerek kaldığını düşünüyorum, daha evvel de yazmıştım ki, bu seçimden sonra İP tasfiye sürecine girecektir diye.
Çünkü, bakınız, aday çıkarttıkları hiçbir yerde, tek bir seçim bile kazanamadılar, aldıkları oy oranları da çok çok mecazi seviyelerde.
Bu bir partinin hedefi olamaz. Yani seçime girelim ama kazanamayalım, fakat başkalarına kazandıralım.
Bu sesler de bu partiden şimdiden yükseliyor zaten!
Ve şimdi soruyorum, kendilerine çok aydın, çok okumuş, çok kültürlü diye tabir eden malum kesim, tüm bunları göremeyecek kadar aptal mı? Yoksa nefretleri, kinleri mi kör etti onları!
Her iki şık da mümkün olduğu gibi, her iki şık da bir o kadar üzücü.
“Oylarımıza niye sahip çıkmadınız?”
Bunu, bir kız çocuğu, bir üniversite öğrencisi, yıllarını siyasette geçirmiş babasına soruyor!
Baba AK Parti’li, hatta ilçe içinde otorite sahibi bir teşkilatçı.
Ve işte bu baba, bu soruya cevap bulamıyor.
Çünkü Teşkilatı aciz kalmış, gözünün önünde oylar çalınmış, kaydırılmış, usülsüzlükler yapılmış.
Sonuçları belli, üç gündür tüm medyada!
Peki ne oldu da bu böyle oldu?
İlk başta bir teşkilatın biyokimyası ile oynandı, hem de çık kısa bir süre içinde defalarca.
İlk ciddi oynanma, Davutoğlu ile geldi.
“Reis dönemi bitti, Hoca dönemi başladı” sloganı ile eski kadrolar değiştirildi.
Tabana dahi gitti bu değişim.
Ve halefler ile selefler, birbirlerine sessiz savaş açtı. Sessiz ve sinsice, birbirlerinin kuyularını kazmaya başladılar.
Bu esnada tepeden inenler, altta kalanlara tepeden, tepeden baktı, etrafına kendi şakşakçılarını topladı ve ben yaptım oldular başladı!
2014 yerel seçimlerinde, Gezi ve 17/25 in etkisi çok barizdi ve teşkilat kenetlenerek çalıştı, kazandı!
Davutoğlu döneminde ise, bahsettiğim sinsi savaş kendini göstermiş, teşkilat pek de istemediği yöneticiler ile donatılmıştı ve 7 Haziran seçimleri de malum bir fiyasko ile sonuçlandı!
Sonra bir görev değişikliği daha ve yine teşkilat sil baştan!
Daha birbirine alışamayan ve arasında husumetler olan teşkilat ile referanduma gidildi, o da malum kıl payı alındı!
Sonrasında ise, sayın başkanın aile ve yakın çevresi teşkilata “el attı” ve olanlar oldu.
“Metal yorgunluğu” aşı altında, teşkilata bir gecede operasyon gibi bir revizyon yapıldı. Ve binlerce tecrübe sahibi mahalle Başkanı dahi görevden alındı!
Ancak, seçimleri be İl Başkanları ne İlçe başkanları ne Milletvekilleri ne de Bakanlar kazanır!
Seçimleri, seçimleri bilen, sandığı bilen, oyunları tanıyan ve görebilen, bunlara engel olabilecek, okulunu, mahallesini, her ne pahasına olursa olsun savunabilecek, hangi müşahid pasif kalır bunu bilen ve gerekirse destek sağlamasını bilen bir mahalle Başkanı kazanır!
Ve bu seçimde işte o mahalle Başkanları yoktu!
Acemiler birliği ile girilen bu seçimde, içinde kazanma hırsı had safhada olan ve tecrübe sahibi bir blok ile karşı karşıya kaldılar.
Eh sonuç malum.
Bu soruya ben de bizzat ve defalarca maruz kaldım ve verecek cevap bulamadım.
Bulamadım çünkü internet üzerinden gelen bir ihbar üzerine İlçe başkanını aradım, bir okulda oy pusulaların bulunduğunu, polisin okula intikal ettiğini ve arama yaptığını, ancak AK Partisinden kimsenin umrunda olmadığını, olay yerinde olmadığını söyledim. Ki bulunan pusulalar da AK Partisi oyları olduğu halde.
Beyefendi gayet relax bir şekilde, konu ile alakalı emniyet ile görüştüklerini ve bunun rutin bir prosedür olduğu cevabını verdi.
Ancak, daha sonra öğreniyorum ki, bu hususta kılını dahi kıpırdatmamış.
Neme lazım, zaten istifa ettim meselesi.
Eh bunları duyunca: “Oylarımıza niye sahip çıkmadınız” sorusuna verecek cevap bulamıyor insan!
YSK, İl ve İlçe seçim kurullarını kim belirler?
Kim belirlemiş ise, hiç mi düşünmemiş, kime ne yetki veriyorum diye?
Kurullar FETÖ’cüler ile dolup taşmış.
Bunu hiç mi gören olmamış?
Ve FETÖ demişken.
İki yıllık OHAL süresince ve şimdi nerdeyse üçüncü seneyi doldururken, bu melun örgütün üzerine, gevşeklik ile rehavet ile işgüzarlık ile gidilirse, olacağı buydu.
Yeniden toparlandılar, kriptolar daha da cesaretlendiler.
Zira İstanbul İl Seçim kurulunun harakiri kararı, ardından Kırklareli Seçim kurulunun harakiri kararları, geçmişte yaşadığımız FETÖ’cü hakim ve savcıların kamikaze eylemlerini hatırlattı!
Ve şimdi yine teşkilat değişecek. Değişmek zorunda da!
Ancak bu kez de damatlar, gelinler, çocuklar, yakın şakşakçıların ahbap, çavuş, hemşericilik referansları ile hareket edilirse, hiç değişmesin.
Kriterler böyle kalacaksa hiç değişmesin.
Çünkü bu şekilde olursa, 2023 büyük bir hezimet ile sonuçlanır ve 100 yıllık sabır, bekleyiş heba olur.
Bünün vebali de herkese çok ağır olur!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam