HDP kapanıyor, İmamoğlu şaşırıyor

Pervin Buldan, bir gecede oylarını astronomik seviyelerde görüyor.

Selin Sayek Böke, canlı yayında gözyaşları ile boğuşuyor.

Özgür Özel, her zamanki terbiyesiz üslubu ile hiçbir şey olamayacağını ispatlıyor.

Meral Akşener, aman HDP sorusu gelmesin diye basından kaçıyor.

Düne kadar CHP'nin HDP'leşmişliğini tenkit edip CHP'ye ateş püsküren Muharrem İnce, siyaseti hindiye yaparak, bu gündem noktası hakkında bir virgül bile olsa yorum yapmayıp, kafasını kuma gömüyor.

Neme lazım, belki yarın lazım olur hesabı olsa gerek.

Ama en vahimi Ekrem İmamoğlu'nun Edirnekapı Şehitliğindeki akıl tutulması mı desem, gerçek yüzünün ortaya çıkması mı desem, o cinnet anları.

Hatırlarsınız, bilmem kaç milyonun Başkanı olacağını taahhüt eden İmamoğlu.
"İstanbul'da metroda herkes birbirine yer verecek bir şehir olacak" diyen yine İmamoğlu.

Ancak Şehitlikte bir Gazi yakının, üstelik de haklı tepkisine tehdit ile cevap veren de aynı İmamoğlu.

"Burası Pervin Buldan ile fidan diktiğin yer değil, hangi yüzle buraya geldin" sorusuna, vatandaşı şov yapmak ile suçlarken, kendisi kameralar önünde, çiçek bırakma şovu yapıyordu.

Apar topar götürülmeye çalışılan vatandaş Gara şehidlerini de anınca, tamamen zıvanadan çıktı.

"Seni araştırır, bulurum, merak etme!" diyerek de tehdit etti ve bu görüntüler de ışık hızı ile tüm medya platformlarına düştü.

Peki ne yaptı İmamoğlu?
Trollerine saldırı emri verdi ve sosyal medyada bu vatandaşa itibar suikastı ve linç girişimi başlatıldı.

Yok "AK Parti'den para alıyor", yok "provokatör ajan", daha neler, neler.

Devlet terbiyesinden hiçbir nasibini almamış bu kişiyi bu mevkiye oturtmak ile nasıl bir hata işlediğini İstanbullu ile beraber tüm ülke de görmüş oldu.

Hoş ilk vakası da değil üstelik.

Daha Beylikdüzü Belediyesi'nde iken Karakol basıp, polis tehdit eden de aynı kişi.

Günde nerdeyse kilo ile icra tebligatı alırken, postacıyı tehdit eden de aynı kişi.

Taksicilere saldıran da yine aynı kişi.

Sanırım Türk siyasi Dünyası, İmamoğlu gibi bir insanı ender görmüştür.

Öyle ya, düne kadar saat gibi işleyen İETT bile şu an don delikten çalıyor.
İki yılda borçlanma rekorunu kırdı.
E hani İBB'nin gelirleri yeter de artardı bile?

Gelelim şu PKK'nın siyasi uzantısının kapatma davasına.

Hani Engin Özkoç'un, "PKK'nın istediği oluyor" dediği davaya.

Sadece Pervin Buldan'ın malum konuşması, yani PKK'nın lider kadrosuna selam verdiği konuşma bile, tek başına kapatılmaya yeter de artar bile.

Suç delilleri bir kamyonu doldurur.
Bırakın PKK ile arasına mesafe koymayı, tam olarak uzantısı olduğu, örgüte nakdi ve ayni yardım yapan Belediye Başkanları, Vekilleri mi desem, il ve ilçe teşkilatlarından bizzat dağa adam kaçırmak mı desem…

Türk siyasi tarihinde, hiçbir parti, kapatılmayı bu kadar hak etmemişti.

Lakin şu B planı dedikleri DBP midir, nedir, onun da aynı akıbete uğraması, HDP'de kim var, kim yoksa, siyasetten menedilmeleri de bir o kadar elzemdir.

Dahi, bundan sonra da etnik kökenlik ağırlıklı hiçbir partinin kurulmasına da izin verilmemelidir.

Açıkça Anayasa da yer alan "Türkiye'nin bölünmez bütünlüğüne" muhalefet eden bir partinin, kaç oy almış olursa olsun, meşruiyeti kalmamıştır!

Hülasa, kana, teröre bulaşmış bir parti olan HDP'nin, oy kaygısına bakmaksızın kapatılması, bir milli hizmettir!

Buna karşı çıkan, maalesef ve yine kim oldu?
Elbette ki CHP oldu.

Kapatılma davası hukuksuz imiş, tamamen siyasi imiş.
Bak hele sen.

Milli Nizam, Milli Selamet, Refah, Fazilet Partilerinin kapatılmaları acaba çok mu hukuki idi?

Ve o kapatma davalarında rol alanların nerdeyse tümü, daha sonra CHP üyeleri, Milletvekilleri olmadılar mı acaba?

O zaman kapatma tamamdı da şimdi neden olmaz oldu acaba?

Bırakınız lütfen.
Zerre ciddiye alınacak bir tarafınız kalmadı.


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
OGÜNhaber