Göç, kölelik ve Avrupa

AB nin ‘Kalantor’ ülkeleri, başta Almanya, bu akımlardan en az nasıl etkilerinimin her gün hesaplarını yaparken, yalancılığın, samimiyetsizliğin adeta kitabını yazdılar.

Ülkemizde, kayıtlı, kayıtsız takriben 4 Milyon mülteci barınmakta! 

Yunanistan’a, İtalya’ya her gün akın akın mülteci, hayati tehlikeler ile dolu yolculuklar sonrası gelebiliyor. Bu şu an fiilen devam eden durum, belli ki, kolay kolay değişmeyecek.

Ülkemizde, mümkün mertebe iyi bir hayat süren mültecilerin, Avrupa ülkelerinde durumları hiç de iç açıcı değil. İnsanlık dışı, derme, çatma barınaklar da, tamamen kendi kaderlerine terk edilmiş bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyorlar. Yunan adalarında yine bir nebze iyi giyeceğim de, mesele İtalya olunca Yunanistan da ki zulüm solda sıfır kalmakta!

Mafya tarafından dövülen, öldürülenler mi? Organ mafyadının öldürdükleri mi? Yoksa köle olarak çalıştırılanlar mı? Daha geçen hafta, İtalya’ da tam da bundan dolayı hüküm giyen bir çete gündemde idi. Düşünsenize, günümüzde kölelik! Nerde? Avrupa’da! 

Hem de Avrupa medeniyetinin beşiği sayılan Roma İmparatorluğun bugünkü ülkesinde. Zulümden kaçan, ölümden kaçan insanları bu şekilde istismar etmek, acaba AB’nin bizlere sittin senedir ders olarak vermeye çalıştığı hümanizm in neresinde acaba!

Libya’da köle Pazar’ları 

Afrika ülkelerinden, çölleri aşarak, açlık ve sefaletten kurtulmaya çalışan siyahiler ise, Libya’dan İtalya’ya geçmek için çıktıkları tehlikeli yolda, ne idiği belirsiz, Libyalı üniforma sahiplerince, engelleniyor, insanlık dışı kamplarda, hayvanlar gibi tutulup, köle tacirlerine peşkeş çekiliyor. Sonrasında ise bu zavallı insanlar, açık arttırma yöntemi ile satılıyor! 

İşin ilginç tarafı ise, Libya’ya bunları yapması için el altından tomarlar ile rüşvet veriliyor! Kim tarafından mı? AB tarafından tabii! ‘Gelişmiş’ AB ülkeleri rahatlarını sürdürebilmesi için, beyaz adam, yine siyahileri köleleştiriyor, günümüzde, insanlar para ile satılıyor! 

Köleliğin hortladığı bu dünyada, hiç kimse, İnsanlıktan, medeniyetten bahsetmesin lütfen. Hele de, “muasır medeniyetten”, hiç bahsetmesin. Bu utanç hepsine yeter ya, utanacak yüzleri yok. Mesele bu! 

Ve tüm bunlar olup biterken, mülteci aldığı için, hükümeti düşürülen bir ülke var Almanya! Almanlar Merkel’i bu hususta hiç affetmedi ve gittiler, oylarını aşırı sağcı, hatta ırkçı bir partiye verdiler. Böylelikle de geniş tabanlı siyah/kırmızı koalisyonu düşürdüler. Aylardır hükümet kurulamıyor Almanya’da çünkü dört partili bir koalisyon dışında bir seçenek yok! 

Yalan ile hile ile ikiyüzlülüğün kitabı yazıldı

Davutoğlu ile güya iyi bir pazarlık yaptıklarını ima eden Almanya liderliğinde AB, vize serbesti, 3 Milyar Euro yardım vaadi ile ülkemizi dolandırmıştır. Türkiye’yi adeta sınır bekçileri olarak görmüşler ve biz zaten ülkemizdeki mültecilere ensarlık yaparken, onlar sınırlarına tel örgüler çekerek, kendilerini kapatmışlardır! 

Özellikle Almanya, kendi içinde bulunduğu AB ülkelerine dahi sürekli yalanlar söyleyerek, güya methiyeler dizerek; “Aman bize gelmesinde, kim ne olursa olsun” anlayışını yürütmektedir. Bu o kadar iğrenilir boyutlar almıştır ki, İtalya bile isyan ederek, “oyalamayı, methetmeyi bırakın, bize para verin!” demiştir! 

Bu olaylar, Almanları AB içinde de yalnızlığa itti aslında! O kadar ki, Eylül ve Ekimde, Türkiye ile girdikleri polemikler ile arkalarına almak istedikleri AB ülkelerinin kendilerine bir tek “hadi len” demedikleri kaldı! 

Türkiye, belki silah bakımında dünyanın bir numarası değil, ancak iftihar edilecek bir konuda Dünya birincisi: İNSANİ YARDIM! 

Bizim bu zaten fıtratımız ve dinimizin gereği ve çok şükür de, artık bir büyük devlet olmanın getirdiği imkanların neticesi. Seneler senesi ise, bizlere insanlık dersi verme cüretinde bulunan tüm ama tüm Batı dünyasının ise tamamen tarihe kara leke ile girdikleri konu, insani yardım.

Son beş senede, o kadar maske düştü, o kadar asıl surat belli oldu ki, geçmiş 60 yılda empoze edilmeye çalışılan yalan dünya düzeni, resmen yerle yeksan oldu. Kimin ne olduğu ayın on dördü gibi orta da artık!

Temenni ederim ki, daha halen ülkemizde batı aşığı olanlar, artık bu gerçekleri bir görür. Görür ve kendine gelip, öz kültürümüzün, Batı karşısında kat be kat medeni olduğunu anlar. Muasır medeniyetin asıl sahibinin bizim olduğumuzu idrak eder. Tüm yakın tarihimizde olup bitenleri görüp de, halen Batının kapısında yatmayı yeğleyenler, en hafif tabiriyle bu ülkeye ait değillerdir!

Ve biz, evet biz, ne zaman birbirimizin yaşam biçimi ile uğraşmayı bırakarak, içimizde hoş görüyü, karşılıklı saygıyı inşa edersek, işte tam o zaman Batının tüm oyunları boşa çıkacaktır. Kutuplaşmayı bırakıp, asıl olanın Türkiye olduğunu İnşaAllah çok çabuk bir şekilde anlar, ona göre yaşamayı başarabiliriz! 

İşte o zaman biz kazanacağız! 

Avrupa, medeniyetin beşiği olmadığını tüm açıklığı ile kanıtladı. Kanıtlamaya da devam ediyorlar. Biz ise şimdi, evet tam şimdi, tüm dünyaya Medeniyetin asıl anayurdu olduğunu, buyrun hep beraber gösterelim! 

Birbirimize saygı göstererek, nazik davranarak başlayalım buna. Yunus’un da dediği gibi “…hepisinden eyice bir gönüle girmektir!”

Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam 
OGÜNhaber