FBI’ı anlamak için, ilk evvela ABD’yi anlamak gerekir. ABD, adı üstünde bir birleşik devletler topluluğu dur. 51 ayrı devlet artı özel statülü başşehir Washington DC den oluşur.
Her devletin kendi yönetimi, senatosu ve başlarında ise bir Guvanör yani Vali vardır. İşi asıl karışık kılan ise, kanunlardır. Her devletin, her ilin, her şehrin ve hatta kendi şerifi olan her kasaba veya nahiyenin kendi kanunları vardır.
Federal kanunlar her devlette geçse dahi, bu karmaşıklık aslında bir yabancı için hiç de hoş olmayabilir. Mesela Oregon’un her hangi bir kasabasında yere bir izmarit attığınızda bunun karşılığında 30 gün hapis cezası alabilirsiniz.
Her belediye kendi başkanını, hakimlerini ve şerifini kendileri seçerler. Evet seçerler, çünkü ABD de direkt bir demokrasi vardır ve belediye dışında, hakim ve savcılar ve dahi polis şefleri bizzat halk tarafından seçilir. Bunun gerekçesi vahşi batı yıllarından gelmektedir ve bugüne kadar değişmemiştir.
Bu sistem şeffaflığı ile birlikte zorluklar da getirmektedir elbette!
Mesela Teksas devletinde işlenen bir suç için komşu devleti sınırlarında aranmayabilirsiniz. Şayet bir Federal yakalama emriniz yoksa Teksas dışında herhangi bir devlette rahatça yaşayabilirsiniz!
Polis sisteminde de epeyçe bir karmaşıklık var. Her devletin evvela bir devlet polis gücü var, bunun dışında bir de sadece otoyollarda trafik ve asayişi sağlayan State Trooper, yani devlet devriyesi, bir nevi jandarma kolluk gücü var. Bu devletlerin ayrıca da içlerinde eyaletleri ve eyalet polisleri var. Ardından da büyükşehir polisleri, şehir polisleri var. Sonunda ise kasaba ve nahiye şeriflikleri mevcut.
Epey zihin karıştırıcı değil mi?
Asıl karışıklık şimdi geliyor çünkü, bir devletin polisi, diğer bir devletin sınırlarında yetkisiz. Yani A Devletinin hiçbir kolluk güçleri, komşu B Devletinin sınırlarını polis olarak geçemez!
Bu karmaşıklık ile bir nebze de olsun baş edebilmek için kurulmuştur FBI!
Kurucusu ise 35 diğer ajana amirlik yapan Napolyon Bonapartın kardeşinin torunu olan, Charles Joseph Bonaparte’dır. Kuruluş tarihi ise 1908 dir. O vakit, Federal Başsavcının emrinde ancak bir soruşturma gücü idi. 1924 yılında Başkan olarak atanan J. Edgar Hoover, destansı bir megaloman olup, CIA’in kuruluşu olan 1947 ye kadar iç ve dış istihbaratı da kendine bağlamıştı!
Hoover, ABD'de çok şaibeli bir tarihi şahıstır, o kadar ki koskoca bir baraj dahi ismini taşır. Bu efsane o kadar ileri gitmiştir ki, ellili ve altmışlı yıllarda, ABD’yi asıl onun yönettiği bir gerçektir aslında. Hoover, gizli bir eşcinsel olmasına rağmen, o zamanlar ABD’de suç olan eşcinsellere amansız bir savaş vermiştir. Aynı zamanda ise azılı bir komünist düşmanı olan Hoover, tam bir masondu da!
ABD Başkanı John F. Kenndy’nin öldürülmesinde başı çeken isim olduğu ise, günümüze kadar tartışılmaktadır.
FBI’ın dış istihbarat yetkisi 1978 de tamamen iptal edilmiş, bu yetki CIA ye devredilmiştir!
Tam bilinmemek ile beraber FBI bugün 36.000 personele sahip. Görevleri ise, iç istihbarat, terör ile mücadele ve Federal Kriminal Polis görevleridir!
Peki, dış istihbarat görevi iptal edilen FBI’ın bugün niçin 200 ülkeye hulul edebilen 64 ‘Oversea Office’, yani dış ülke büroları var? Bu bürolar, ABD Büyükelçilik ve Başkonsoloslukları bünyelerinde, ev sahibi ülkelerinin bilinci ve izni ile bulundurulmakta.
Peki neden? İşte bu soru tam bir muamma!
Terör ile mücadele görevi bahane edilerek gönderilen bu elemanlar, bu dış bürolarda asıl ne iş yaparlar? Bugün ülkemizde öne çıkan faaliyetleri, FETÖ’yü aktif desteklemek ve hatta yönetmek gibi gözüküyor. Metin Topuz meselesi bunun açık göstergesi.
Bir diğer Firari Polise verilen 50.000 Dolar, Türkiye’den kaçırılma ve bu gün Zerrab davasında “şahit” olarak kullanılma da bir diğer faaliyet alanı herhalde. De facto olarak, hiçbir gerekçesi olmadan ülkemizde konuşlanmış olan FBI ajanlarının, Türkiye Cumhuriyeti tarafından izinlerinin iptal edilmesi gayet yerinde bir karardır!
Ne hikmettir ki, ABD Başkanının bir danışmanı, eski bir general, bu kararın ardından, Türkiye’yi, “Teröre destek veren bir ülke” olarak itham etmiştir. 24 saat sonra da çark etmeye mecbur kalmıştır!
Hakikat şu dur ki, Diplomatik misyon üyelerinin güvenliklerini sağlamak için görevli olan yabancı ülke polisleri dışında, ekstra bir polis gücünün ülkemizde yeri yoktur. Bu bir “…ben sizin ülkenize de hükümranım” edasıdır ve asla kabul edilemezdir.
Uluslararası Polisiye görevlerini görmek için zaten INTERPOL mevcuttur. FBI gibi bir dış devletin Federal kolluk gücünün, ülkemizde kısacası yeri yoktur.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam