Dost, düşman, hain!

Nasıl olmasın, ne de olsa, soğuk savaş ortamında, KGB de Sovyet doktrini ile yetiştirilmiş biri.

Putin'i Stalin'den ayırt eden pek bir şey yok.
Ama en önemli zıt noktaları, Stalin'in bir komünist olması, ateist olması, Putin'in ise tam bir kapitalist ve koyu ortodoks olmasıdır.

Putin'in dostu var mıdır bilmem.
Çünkü özellikle Pandemi süreci ile beraber, Kremlin in içinde bile, etrafındaki insan sayısını, güvendiği insan sayısını epey bir azalttı.

Stalin de böyle yapmış, hatta kendi gizli polislerinden bile ihanet sezen bir paranoyak olmuş, sonunda ise tek başına ölmüş, öldüğü bile yarım gün sonra ortaya çıkmıştı!

Putin aynı paranoya içinde mi, bilemem, ancak o da epey bir yalnızlaştı.

Daha evvel de yazmıştım.
Putin "düşman ile savaşırsın, vuruşursun, yeri geldiğinde oturur konuşursun, barış yaparsın, olur biter. Ancak düşmanın düşman olduğunu bilirsin, gerekirse merhamet gösterebilirsin, ancak hain öyle değildir. Senden gibi gözükür, ancak zaafını gördüğünde seni hançerler. Onun için haine merhamet olmaz!" diyen adamdır.

Şimdi ise gelelim günümüzdeki sıkıntılı döneme.

Ukraynalılar, ikinci dünya savaşında, Stalin'e ve Rusya'ya ihanet etmiş ve Almanların safına geçmişlerdi.
Stalin ise bu ihaneti, daha savaş esnasında, yakaladığı Ukraynalıları asarak cezalandırmıştı.

Bugün Ukrayna/Almanya arasında hiç tanık olmadığım bir dayanışma var.
Ana akım medyası, Putin'i çoktan diktatör ilan etti.
Rus halkına değil, ki %80'i Putin'in siyasetini destekliyorlar, sadece Putin'e öfke kusmaktalar.

Tarihte olanlar pek unutulmamış.

Zaten ilk başından beri Almanya, Ukrayna'nın bağımsızlığı ve Rusya'dan kopması için olağanüstü çaba sarf etti ve ediyor da.

Öyle ki, iki boksör kardeş olan Klitschkoları Almanya'da ünlü edip, zengin edip BND'nin kontrolünde Ukrayna'ya yollayıp, 2014 kalkışmalarını doğrudan finanse edip yönettiler.

Bugün Ukrayna'nın başında olan Zelensky de bir Alman/İsrail ortak projesidir.
Çünkü Ukrayna'da epeyce büyük bir Yahudi tebaası vardır.

Şimdi işin içine bir detay/benzerlik daha giriyor;
Putin de Stalin gibi Yahudilerden hiç hazzetmez!

Onun içinde vakti ile Stalin, ikinci dünya savaşı esnasında ve akabinde, tam sayıları belli olmamak ile birlikte 11 Milyon Yahudi katletmiştir.

Tabii bunu tarih kitapları pek yazmaz, çünkü tarihi kazananlar dikte ederler.

İkinci dünya savaşının asıl kazananı ise şüphesiz Rusya olmuştur.

Sovyetler birliği 2.0 rüyasını gören Putin ise Baltık ülkeleri bir yana, işe Ukrayna ile başlamıştır.

Hem ikinci cihan harbindeki ihanetin öcünü alma, hem de zaten Ukrayna'yı hep Rus toprakları olarak gördüğü için herhalde.

Bu savaşı istemiş midir, sanmıyorum, ama başka şansı kalmadığı da açık ortada.

Dünden beri, harıl harıl savaş çığırtkanlığı yapanlar, Zelensky'e gaz verenler, bugün artık anlaşmanın olabileceğini, ateşkesin çok yakında muhtemel olduğunu söylemekteler.

Bu, bölgede her şey süt liman olacak manasına gelmiyor elbette.

İstikrarsızlık, sürekli iç çatışmalara yerini bırakacaktır.
Aslında 2014'den beri olan durumlara yani!

Zelensky, sanırım batıdan ümidini kesmiş olmalı ki, o adrese doğru sürekli kinayeli konuşmalar gönderiyor, (kimin dost olduğunu gördük)!
Gerçekler acı olsa da değişmiyor işte.

Hani eski bir ata sözümüz var ya: Akıl veren çok olur, ekmek veren olmaz diye, işte böyle bir şey.

Zaten maksat hasıl oldu.

Beş milyona yakın Ukraynalı, kadın/çocuk ağırlıklı olarak mülteci durumuna düştü.

Almanya'ya gerekli olan kadın iş gücü karşılanacak.

Putin şeytanlaştırıldı, ekonomik olarak ağır darbeler vuruldu.

Onun için savaşa artık/şimdilik gerek kalmadı.

Tabii İngiliz veliahtı Prens William'ın da, ölenlerin Avrupalı olduğunu, bunun kabul edilebilen bir yanının olmadığını söylemesi de, sanırım önemli bir faktör olmuştur.

Büyük bir ihtimalle, belki de iki ayrı Ukrayna'dan söz edebiliriz.

Batı bunu çok kez yaptı.

Doğu/Batı Almanya, Güney/Kuzey Kore, Güney/Kuzey Vietnam, hoş sonuncusu pek tutması ise bile.

Bunu nerden mi çıkarttım?

Almanya'nın Kiev Büyükelçilik binasının önünde, eski Berlin duvarının bir parçası duruyor.
Ne garip değil mi?

Tesadüf mü?
Dünya siyasetinde ve tarihinde tesadüflere hiç yer olmamıştır.


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
OGÜNhaber