Affedersiniz de daha bu milleti ne kadar aptal yerine koyacaksınız, daha ne kadar bu milletin zekasıyla alay edeceksiniz?
Yahu bu saatten sonra, sizin milliyetçi numaralarınızı kim yiyecek?
Geçmişte söylenenleri, yazılanları, bu millet on gün içinde unutacak, size de milliyetçi, muhafazakâr kabul edecek, plan bu mu?
Bu ise asıl aptal sizlersiniz, gayet net.
Bu milleti hafife alan herkes, en sonunda bedelini ağır öder, sandıkların derinliklerine gömülür gider.
Hewal Kemal, Mister Kemal, Mücahid Kemal, şimdi de Bozkurt Kemal.
Az daha beklersek, hilafeti bile ilan edeceksiniz.
Bu nasıl bir garabettir?
Bu nasıl bir haddini bilmezliktir?
Haydi buyurun o zaman Kemal bey, şu sorulara, Türk kamuoyu önünde net cevap verin?
1. Salahaddin Demirtaş'a özgürlük söyleminden vazgeçtiniz mi?
2. APO denen o yaratığa özgürlük vaadinizden caydınız mı?
3. PYD/YPG sizce terör örgütü değildi, bu duruş değişti mi?
4. Suriye ve K. Iraktaki angajmanımızdan vazgeçecek misiniz?
5. Kıbrıs hakkındaki tutumunuz nedir?
6. KHK'lı FETÖcüleri halen devlete sokmak niyetinde misiniz?
7. Osman Kavala'yı serbest bırakmak projeniz ne oldu?
8. Kayyum atanan Belediyeler hakkındaki görüşleriniz değişti mi?
Gelelim Canan Kaftancıoğlu'na;
1. Türk Devleti PKKlıları avlıyor diye seri katil demiştiniz, ne oldu o mesele?
2. DHKP-C sizin için bir terör örgütü müdür, değil midir?
3. Ermeni soykırımı yalanını tanıma projeniz ne alemde?
4. Yunan kumiticalırına selam çakmaya devam mı?
Bu liste öyle bir uzar ki, kitap olur kitap.
Ama zaten de oldu.
Evet, dünyada ilk kez bir siyasi figürün attığı yalanlar kitap haline geldi.
Kimin mi?
Tabiiki de Bay Bay Kemalin, adı da Yalan rüzgârı.
İsteyene PDF olarak gönderebilirim.
Bu utanç ile tabii utanma duygusu olan bir kimse, asla insan içine çıkamaz, bırakın siyaset yapmayı...
Ama işte, bir insanın ar damarı çatlamış ise, her şey nafile.
Ve şimdi işte bu bay Kemal, kalkmış, bu millete milliyetçilik taslıyor.
Kusura kalmayın ama, buna ancak güler geçer bu millet.
Fondaş arkadaşlara da kötü bir haberim var.
Duyduklarıma göre, Sam amca giller, yapılan işi hiç beğenmemiş.
Dolandırıldıklarını düşünmeye başlamışlar.
Verdikleri paraların peşine düşeceklermiş.
Daha da önemlisi, seçimlerden sonra, siyasi piyonları ile beraber o arkadaşları da tasfiye edeceklermiş...
Çok kızmışlar, çooook, Sam amca, Hans Amca, Frank amacalar çok kızmışlar.
Neyse ki, biz çiğ yemedik, karnımız ağrımıyor, çiğ yiyenler düşünsün.
Az kaldı, şunun şurasında...
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam