Ve yine, bilinmeyen, görünmeyen kahramanlar, arka kapı görüşmeleri ile ülke menfaatleri için, üstün bir meziyet sergileyerek, inanılmaz mesailer ile ortaya çok güzel bir vaziyet çıkardılar!
Bu neticeler, hemen bugün, yarın görülmese, hissedilmese dahi, çok yakında bariz olarak ortaya çıkacaktır. Biraz sabır, ve sabrın sonunun selamet olduğunu milletçe göreceğiz!
Deniz Yücel olayı, ilk etapta biraz çarpık lanse edildi! Sayın Yıldırım'ın ziyareti esnasında salıverilmesi, en azından Başbakanımızın ziyaretini töhmet altında bıraktı!
Zamanlama bu yüzden talihsizlik idi. Almanların propaganda sanayisi ise bu olaya balıklama atlayarak, kendi ekonomik güçlerine, dayanılmaz baskılarına bağlayarak, zafer nidaları ile işi adeta hype'a çevirdiler!
Tabii yapılan ve yapıldığı belli olan anlaşmaları tamamen inkar ederek!
Halbuki daha o gazeteci kılıklı ajan bozuntusu Türkiye'yi terk etmeden, karşılığında aldıklarımız, ülkemize gelmişti bile..
İstediğimiz uygulamaların bazıları hayata geçmişti bile (PKK'nın miting ve yürüyüş yasağı gibi), bunu Alman toplumu tabii öyle görmedi çünkü göstermediler. Aradaki fark da buydu zaten, kriz yönetimi. Biz bu hususta maalesef pek başarılı olamadık!
Ancak tabii, anlık görüntü yerine, toplu netice ve neticelere bakmak, bu olayı böyle değerlendirmek gerekir!
Ajan takasları tarih boyunca hep olmuştur ve de olacaktır. Almanya'da tutsak tek bir vatan evladı için de olsa, Yücel gibi bir işe yaramazın verilmesi çok da makbuldür!
Kaldı ki biz karşılığında çok daha önemli şeyleri elde ettik. Her ne kadar detayına inmek şu safhada doğru olmasa da, şunu söylemek gayet mümkün ki, o da FETÖ için Almanya'nın artık pek de güvenli bir yer olmadığıdır!
Bizleri bu hafta meşgul eden bir diğer olay da, şüphesiz Tillerson'un Ortadoğu turu ve özellikle de tabii Türkiye ziyaretidir. Bu hususu benden çok daha usta kalemler ve de birinci ağızdan zaten yazdı, ancak ben de bir şekilde kendi izlemlerimi aktarmak istiyorum!
Hani bir zamanların, koskoca ABD'si vardı ya, işte artık yok!
Karşımızda Ortadoğu'dan para dilenen, eline sıkıştırılmış beyanları okuyan, uzun vadeli hiçbir fikri olmayan ve günü nasıl kurtarırım derdinde olan bir ABD Dışişleri Bakanını, dolayısı ile ABD'yi gördük!
Ezik, büzük, her adımını saatlerce istişareler sonra ancak açıklayabilen, kaybettiklerini anlamış, zararın neresinden dönebiliriz, onun hesabını yapan bir ABD vardı!
Bu durumdan elbette ABD içindeki, çok başlılık, Trump'ın kişisel beceriksizliği her ne kadar sorumlu ise ülke olarak dimdik Başkanının ardında duran, ordusunun bilek gücüne, dua gücünü kayan Necip Türk milleti de sorumludur!
15 Temmuz'un ardından, ordusunu toparlayıp, milletini ardında bilerek, aslında istenmeyen, fakat son derece zaruri olan bir operasyona girerek, planlanan ve gerçekleşmesi yüzde yüz olan bir saldırıyı önleyen bir liderin meziyetidir.
O eski halinden eser yok şimdi
Evet, bir şarkı sözü, ancak ‘lame duck', yani topal ördek ABD'nin şimdiki halini çok da güzel tefsir etmekte.
Ve şimdiden sonra neler olacak!
Hinlik ABD'nin genlerinde var olduğu için, yapılan anlaşmalara ne kadar uyacaklar, bu çok muğlak!
Büyük bir ihtimalle, çöle gömülmüş olan DAEŞ ufak bir hortlama dönemi yaşayabilir, o da TSK tarafından ebeden gömülmek için zaten!
PYD, başarısız olduğu için tasfiye edilecektir, yani satışa gelecektir! Bunun sinyalleri geliyor, ABD, ellerinde patlayan silahları pek sevmez, anında değiştirir. Yakın tarih bunun misalleri ile doludur!
Bu misalleri şimdiye kadar görmeyip, elbette ibret de alamayan işte bu ideolojik aptallardır!
Almanya, istikrarsız bir geleceğe yelken açtı, ekonomileri pek de parlak değil, dizel skandalları ile sarsılmış bir otomobil sektörü daha şimdiden ağır kayıplar verdi, hatta pek çok galerici iflasın eşiğinde!
Türkiye ile sıkı bir ticari münasebetler, onların şu anda tek çıkar yolu. Onun için, her ne kadar, ‘sert çocuk' rolüne soyunsalar da, aslında geçtiğimiz hafta diz çöktüler!
Onlar da, sağlam ilişkileri, dağda besledikleri sürüye tercih edecek ve elden çıkaracaklardır!
Türk Ordusunun üstün gayreti, meziyeti, bu kez, akıllı diplomatik hamleler ile yoğrulmuştur, bu vesile ile tarihte ilk kez, sadece Er meydanında, cephe de, değil, uluslararası platformlarda kurulan masalarda da galip geleceğimiz görülmekte!
Lenin'in bir sözünü unutmamak gerekir: Güvenmek iyidir, kontrol daha da iyidir!
Asla unutmamamız geren husus, Batı ile 1099'dan beri kan davalı olduğumuzdur. Bu dava kapanmamıştır ve de kıyamete kadar kapanmayacaktır. Asla rehavete kapılmamalı, bunların verdiği hiçbir söze asla güvenmeli, her daim, kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye hazır olmalıyız!
Yanlış anlaşılmasın. Burada Pan Türkizim ya da kafatasçılık yapmak niyetinde değilim. Sadece yakın tarihimizi okuyorum. İbret alıyor, ders çıkarmaya bakıyorum!
40 yıllık Terör mücadelemizde yanımızda kimler vardı, karşımızda kimler vardı ve halen var, bariz görüyorum!
Eşlilerimizin de dediklerini kuşağıma küpe ediyorum; Ayıdan Post, Gavurdan dost olmaz!
Hatta Fatih Sultan Mehmed Han Hz. dediği gibi; 40 yıllık Yani, olmazmış Kani!
Beni rahat olmaya sevk eden ise, bu öğütleri gayet iyi bilen ve dikkate alarak siyaset yapan bir kadro ve liderin iş başında olmasıdır!
Devletime güveniyorum diyerek,
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam