Kaybedildiği sanılan son yerel seçimler, bir musibet gibi gözükse de derin bir aklın neticesidir aslında.
Çünkü binlerce nasihat ile olsa da Millet İttifakı'nın gerçek yüzlerini ve niyetlerini, meşreplerini, asla anlatamazdık, anlatamadık da.
Çünkü otuz yaş ve altı, 1994 öncesi CHP zihniyetinin belediyecilik anlayışını da görmedi, aynı zihniyetin ülkeyi nasıl batırdığını da görmedi.
Ne anlatsak ancak masal gibi geldi, çünkü 1994'ten beri bir Millî Görüş belediyeciliği, Ak Partisi belediyeciliği ve 19 yıldır süren de bir AK Partisi iktidarında doğan, büyüyenlere, önceki dönemin faciaları elbette ki masal gibi gelecek!
Ve kadim devlet aklı, önce İYİ Parti'nin oluşmasına izin verdi, ki tüm FETÖcü bulaşmalarını bilerek izin verdi, sonra da belli başlı yerlerde, Millet İttifakı'nın kazanmasına göz yumdu.
Çünkü kendi içinde de belli başlı sorunlar vardı ve kurtulması gerekiyor idi, kurtuldu da.
Neticede, kendilerinin seçim kazandığını sanan millet İttifakına bir özgüven geldi, geldi de ne icraat ne proje, sıfır!
Çapsızlık, iş bilmezlik, var olanı bile muhafaza etmekten aciz bir yönetim sergileyerek, bizim asla anlatamayacağımızı bizzat sergilediler, sergiliyorlar.
Bir diğer taraftan ise birilerinin gazına gelip, dolmuşlarına binerek, gerçek yüzlerini, niyetlerini de göstermekten imtina etmemeye başladılar.
Takiye dönemini, siyaseti hindiye dönemini bitirdiler ve niyetlerini açık, açık sergilemeye başladılar.
Ve evet, bunu da asla anlatamazdık, kimse de inanmazdı.
Ancak şimdi, evet şimdi, kendileri, şüphe bırakmaksızın, asıl niyetlerini gayet de sergiliyorlar.
Başımıza gelen musibetin telafisi mümkün.
Ancak sergiledikleri performansın pahası biçilmez.
Atatürk'ün Partisi iddiasında bulunan CHP, Kandil'in, PKK'nın tam güdümüne girmiş olduğunu açık ve net sergiledi, sergiliyorlar.
Ulusalcılığın U'su kalmamış.
Atatürkçülük sadece bir metafor, bir kisve olmuş.
Partinin içini, dışını FETÖ ele geçirmiş ve en absürt çıkışları yaptırır olmuş.
Özellikle de Tezkereye red oyu vererek, CHP harakiri yapmıştır.
Çünkü aldığı %24, asla konsolide değil.
Trakya, Ege, Marmara bölgeleri, CHP ye Atatürk'ün hatırına oy veren milliyetçi insanlardan oluşur ve bu insanların şimdi en azından bir alternatifi var, Muharrem İnce!
Yani HDP'nin %9'una göz diken Kılıçdaroğlu, elindeki %24'ün %14'ünden olabilir, hatta kuvvetle muhtemel olabilir.
Seçimlerde, bu tabloyu görünce Kılıçdaroğlu ne yapacak, merak ediyorum.
Zaten CHP'nin irili, ufaklı isimleri, şimdiden iflah kesmeler, kök kurutmalar, yargılamalar ile asıl zihniyetlerini de sergiliyorlar.
Daha iktidar olmadan, Demokrasi anlayışlarının ne olduğunu da görüyoruz böylelikle.
Gelelim İyi Parti'ye…
Nerden başlasak, nerde bitirsek?
Hani deveye sormuşlar, boynun neden eğri diye, deve de nerem doğru ki diye cevap vermiş.
İşte o misal.
İçlerinde bile açıkça FETÖcü suçlamaları ayyuka çıktı.
Akşener, gittiği her yerde protesto edildi, ediliyor ve provokasyondan başka bir dil bilmiyor.
Tabii kendisi arabaya bindikten sonra "partilileri" protesto edenlere hücum ediyor.
Zorbalığın en güzel misalini sergiliyorlar!
Bir de tabii, kameraların önünde "dert yanan" vatandaşlar tiyatroları var ki, evlere şenlik.
Hiçbiri 24 saat dayanamadı, ellerinde patlamadan.
CHP ve HDP ile birlikte "gizli" anayasa çalışmaları.
Bu parti kurulurken, değirmenin suyunun nerden geldiğini izah edememe.
FETÖ ile iltisaklı olma.
Son olarak da malum Lütfü Türkkan Gate!
Bu da İyi Parti'nin harakirisi oldu.
Çünkü milliyetçilik ve ülkücülük taslayan bir partinin Meclis Gurup Başkanvekili, zaten o güne kadar ağır sabıkalar ile gündeme gelmiş iken, bir şehidin ağabeyine/bacısına en adi biçimde küfrederek, asıl zihniyetini ortaya koydu.
Onun bu tavrını kollayan İyi Parti de gerçek yüzünü sergiledi.
Milliyetçilik falan, sadece bir amaç, bir gereç, başka bir şey değilmiş.
İnsanları tehdit ederek, döverek, söverek iktidar olacaklarını sanıyorlar.
Lakin Aziz Türk Milleti, seçimlerde, tüm bunların hesabını soracaktır, kimse şüphe etmesin.
Elbette ki Meral Akşener, Lütfü Türkkan'ı ihraç ettiremez.
Çünkü partinin İP'leri onun elinde değil.
Türkkan'ın en az iki fabrikasının ortağı, firari FETÖcü Hakan Şükür!
Ekrem Karaduman'ın terörist olduğu yerde en büyük terörist benim diyen de Lütfü Türkkan.
Bank Asya'ya bu dönemde herkesin yatırım yapması bir vatandaşlık görevidir diyen de yine aynı şahıs.
Sadece Ziraat Bankası'na 36 milyon dolar, yani 350 Milyon ₺ borç takan da bu terbiyesiz.
Milletin arazisinin üstüne kaçak inşaat yapan da bunu belgelemeye çalışan basın mensubunu da darp ettiren yine Lütfü Türkkan.
Ve tüm bunlar, daha iktidar yüzü görmeden meydana gelen olaylar.
Bir de bu zihniyetin iktidar olduğunu düşünün?!
Evet, Meral Akşener hiçbir şey yapmayacak, unutturmaya oynayacaktır, çünkü herkes de iyi bilir ki Lütfü Türkkan İyi Partisi'nin gizli kasasıdır.
Paranın nereden geldiğini de tahmin etmek pek de zor olmaması gerek.
Evet, bir musibet bin nasihatten evladır.
Ben, yüce Türk Milleti'nin tüm bunları unutmayacağına ve vakti geldiğinde de mührü ile derslerini vereceğine, kalbimle inanıyorum.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam