Ben, onlarca sene yaşadığım, pek çok ülkesini, insanlarını, kültürlerini bildiğim, en azından öyle sandığım Avrupa'yı tanıyamaz hale geldim gerçekten.
Çünkü eskiye dair hiçbir emare kalmadı.
Hele de Merkel'in siyasi arenadan çekildikten sonra hem Almanya'nın ve hem de AB'nin girdiği durumu, kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi doğrusu.
Ama oldu. Gerçekten de oldu, hem de çok kötü oldu.
Şimdi birileri yine, yok efendim onların ağır sanayii var, yok bilmem ne rezervleri var, yok otomobil sanayii var, yok yüksek teknolojileri var, diye bir sürü şey söyleyecekler.
Var, evet, bunların hepsi var, ancak bir de bizim kobi dediğimiz, küçük, orta halde işletmeler var, esnaflar var, zanaatkarlar var, ve bu saydıklarım, Almanya'nın ekonomisinde çok ağır bir yer alıyor.
Ve şu anda bunlar, kışı nasıl geçireceklerini bilemiyorlar, kara kara düşünüyorlar.
Özellikle de enerji sarfiyatı yüksek ve çok yüksek branşları sarmış bu kara bulutlar, ve de haklılar.
Bakın, çiftçisinden, demircisine, kuru temizlemesinden, ekmekçisine, fırınına, hatta okullara, kreşlere kadar, herkes şimdiden inim inim inlemekte.
Berberi, restoranı, kasabı, birahanesi, perişan olmuş vaziyetteler.
O yukarıda zikrettiğimiz endüstri dallarında da kapatma, evet kapatma, imalatı durdurma, asgariye indirme gibi gelecek sorunları olduğu gibi, bu şirketlerde çalışanlar, gele ki, 40,50,60 km veya daha uzaktan gelenlerin de hem yakıt fiyatları, hem enerji ve ısınma fiyatları karşısında, durumları pek zor, ve baş edebilme şansları ise na mümkün.
Üstüne üstlük bir de yeni işbaşına gelen ve hiç de harmonik bağları olmayan, sürekli didişen bir hükümet var ve bu hükümet, şimdi, geçmişin hataları ile karşı karşıya.
Hatalar nedir?
Enerji politikasında, tepeden tırnağa, tabandan tavana, Avrupalı olmanın da verdiği rahatlık ve kibiri ile yanlış planları izlemek, mesela.
Yine aynı rehavet ve kibir ile, savunma politikasını laçkalaştırmak.
Eh ne diyelim, gündüz yenilen hurmalar, gece mideleri tırmalar.
Gaz ihtiyacının %60'ını, Uniper ve Gazprom şirketleri üzerine kurmak, bunlarında ihtiyacı %80 oranında Rusyadan temin etmesine ses çıkarmamak, şimdi çok acı bir reçete ile kendilerine geri dönmekte.
Yine Sam amcaya ve NATO'ya güvenerek, kendi ordularını atıl duruma getirmelerinin de, reçete ve faturası çok ağır olacaktır.
Şimdiden ordunun modernizasyonu için, daha doğrusu orduya dönüşmesi için, hükümetin öngördüğü 100 Milyar Euro'nun, nerden geleceği, tam bir muamma.
Halkın ise buna anlayışı hiç yok.
Çünkü o açıkladıkları %8 enflasyon rakamları tamamen hayali.
Enerji masraflarının %200 olan bir ülkede enflasyonun %8 olabilmesi mümkün değil.
Ve zaten de reel rakam %60larda, çünkü sadece üretici enflasyonu %38,5 olarak açıklanmıştı.
Eh üretici de bu enflasyonu haliyle piyasaya yansıyacaktır, tek başına karşılama halleri yok.
Bakın kim ne derse desin.
Aylardır Alman TV'lerinde tek konu bu.
Yani yüksek enflasyon, hayat pahalılığı ve tasarruf yöntemleri.
Pek tabii ki de, hızla artan fakirlik.
Kilise organizasyonlarının ayarladığı fakir sofraları (kullanım tarihleri geçmiş ürünler ile ucuz alışveriş), artık yetişemiyorlar.
Zaten Almanya da var olan yaşlı fakirliği, çocuk fakirliği vardı ve bunların sayıları, roket gibi fırlamış durumda, sürekli de artıyor.
Hülasa pandemi esnasında ve akabinde batan pek çok irili, ufaklı esnaf ve zanaatkarlar vardı, kapatılan iş yerleri vardı, ve evet, bunların sayıları da gittikçe artmakta.
Sanırım bu enerji krizi, Almanya ve Avrupa da, küçük esnafın sonu olacaktır.
Bu alenen görülmektedir ve de global resetin, yeniden yapılanmanın, pandemi ile tamamen gerçekleşmeyen, işte irili ufaklı esnafın, işletmelerin yok edilme planının devamıdır.
Bu bir komplo teorisi falan da değil, çünkü görünen köy kılavuz istemiyor.
Avrupalıların sosyolojik yapıları tamamen değişecek.
Demagojik ve homojen yapıları da tamamen değişecek.
Avrupa, sanırım, üreticilikten, sadece geliştirmeciliğe ve dahi tüketiciliğe dönüştürlecek.
Zira Avrupa ve özellikle Almanya, kendilerine bugüne kadar biçilen görevleri yerine getirdi.
Ancak bundan sonra, daha fazla palazlanmaları, demek ki, bazılarının işine gelmiyor.
Şimdi diyeceksiniz ki, yok artık, adamların yüzlerce dünya markaları var, yok mu olacak yani?
Peki, ya yeni dünya düzeni içerisinde bu markaların yerleri yoksa?
Ya endüstri, bu saatten sonra, tamamen ters bir yöne doğru ilerliyorsa, gidiyorsa?
Ya Avrupa, hele de Almanya, kendilerinin de itiraf ettikleri gibi, endüstri 4.0'ı yakalamayı başaramadılarsa?
İşte o zaman, çarklar da tersine döner ve dünün dünya devlerinin, yarın hikayeleri ancak tarih derslerinde okutulur.
Ve emin olun, kısa vadede olmasa bile, orta vadede bu olacaktır.
Çünkü mesela, otomotiv sektöründe, Alman şirketleri, inatla fosil yakıtlı motorlar ve araçlar üzerinde durup, E mobiliteyi, görmezden geldi.
Şimdi ise faturasını ödemeye başladılar.
Hülasa, ağır sanayide, gaz ve elektrik ağırlıklı üretimde diretmenin, yenilenebilir enerji hakkında ise, tamamen yanlış bir politika izlemenin de şimdi acı gerçekleri ile karşı karşıya kaldılar.
Nasıl mı?
A, tabii, yenilenebilir enerji üretmekte hep önde gözüktüler.
Ancak, enerji ihtiyacının bu kadar fazla olan bir endüstriye sahip olmalarına rağmen, sahip oldukları nükleer santralları, peyderpey, arz ağından çıkarttılar.
Çevreci STKlar, vakıflar bunu çok büyük bir başarı olarak gördüler.
Şimdi ise ne yapacaklarını şaşırdılar.
Paris, Kyoto çevrecilik protokollerine, niçin salt AB ülkeleri ve gelişen ülkeler imza attılar da, Rusya, ABD, ÇİN gibi ülkeler hiç umursamadılar?
Şimdi bu enerji krizinde kimler rahat?
Pandeminin başlaması ile, eski dünyanın asla geri gelmeyeceğini söylemiştim, demek istemiyorum, ama söylemiştim.
Eski devler küçülecek, roller tamamen değişecek demiştim, halen diyorum.
Ve ülkemiz, kazançlı çıkacak demiştim, yine de diyorum.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam.