Çünkü Dolar manipülasyonlarından sonra fırlayan fiyatlar, dolar “normal”e dönmüş olsada, fiyatlar dönmedi.
Zamanında ve fırsattan istifade atılan kazık, geri alınmadı.
Hayat pahalılaştı, alım gücü düştü.
Her ne kadar enflasyon düşmüş de olsa, bu halka pek de yansımadı.
Hemen her şey ateş pahası.
Hele elektronik eşya ve üstelik de ithal ise, yanına yaklaşılmıyor.
Asgari ücret ile geçinmek zorunda olanlar için, 300 ₺ zam, hemen hemen yok hükmünde, çünkü pek işe yaramayacak.
Nedeni ise gayet basit:
Bugünü bekleyen, sadece çalışanlar değil de ondan.
Şimdi ev sahibleri zam yapacak mı?
Yapacak.
Bakkal, market, manav, kasap zam yapacak mı?
Evet.
Peki bu zamlar hak mı? Helal mı?
Hayır değil. Tıpkı dolar kurunu bahane ederek yapılan ve %90 haksız olan zamlar gibi.
Ben şimdi burada tüm suçu ve kara papazı hükümete atacak değilim.
Çünkü bu da haksızlık olur.
Neticede asgari ücreti belirleyen üç ayrı kurumsal yapı var.
Hükümet, iş verenler ve sendikalar.
Üçlü konsensüs oluşmadan, ortaya netice çıkmıyor ve hükümet daha çok işçi ve iş veren arasında arabuluculuk rolünü üstleniyor.
Bu ülkede de 90 yıldır işverenleri kimin temsil ettiğini hepimiz biliyoruz.
Patronlar kulübü hepimizin malumudur.
Bu kulüp ne derse, o olur. Gerçekler bunlar.
Benim tuhafıma giden şu ki, 17 yıldır, öyle ya da böyle, bu kulübün karşısına bir başka yapı hazırlanmak istendi.
Kısmen de başarılı oldu.
Ana sadece kısmen.
Bu yapının ilk sekteye uğraması FETÖ ile oldu.
Çünkü yeni kısım, muhafazakar zenginlerin içinde, FETÖcü maalesef pek çoktu.
Bir başka akıl almaz gerçek de şu idi ki, bu muhafazakar kısmın zenginleşmesine, şirketlerin büyümesine, ilk önce yine aynı muhafazakar kesim ve AK Partisi seçmeni karşı çıktı, çıkıyor.
Sanki, Sayın Erdoğan’a yakın olmak, aynı zamanda da zengin olmak, ayıpmış, günahmış gibi bir anlayış hakim oldu ve bu anlayış halen sürmekte, belli başlı şirketler, aileler, kişiler hunharca eleştirilmekte.
Ve şimdi şuraya isimleri anonim olarak yazacaklarım, tamamen gerçektir.
Sayın Erdoğan’ın Bakanlık teklif ettiği bir zat, bunun için neden müddet istedi, biliyor musunuz?
Çünkü gayrimenkul almıştı, büyük bir holdingin üst düzey yöneticisi idi ve bakan maaşı ile borcunu ödeyemezdi. Borcu harcı bitene kadar müsaade istedi.
Ben böyle insanlara şapka çıkartırım.
Şimdi gelelim tepkiye ve etkiye.
Sen kendi güruhundaki insanların yani yerli ve milli olan insanların, bir yerlere gelmesini, şirketlerinin büyümesini eleştirir, hatta bu nedenlerden ötürü, siyasi oy şantajı yaparsan, senin karşında olan güruh da böyle asgari ücret kararları alır, sen de bakakalırsın.
Siyasi muhattap.
Bu aralar, sayın Erdoğan’ın iç siyasette yaptığı bazı stratejik hatalar, göze çarpıyor.
Sayın Başkan, bugüne kadar, karşısına aldığı muhattapları hep kendisi belirlemiştir.
Misalen, son CB seçimlerinde, rakip olarak Muharrem İnce’yi seçmiş, Demirtaş söz konusu bile olmamış, Meral Akşener ise figüran rolüne mahkum edilmişti.
Bunu Sayın Erdoğan seçti ve tayin etti.
Böylelikle de kontrollü elinde tuttu ve tam olmasa da zafer elde etti.
Şimdi ise birisi kendini ona muhattap olmayı başardı.
Sürekli taciz ederek, üstüne üstüne giderek.
Ve Sayın Erdoğan bu tuzağa düştü.
“Dünyanın sonu mu geldi” diyenler olacaktır.
Elbette hayır.
Ancak, hangi güçler tarafından planlanan proje olduğu belli olan Ekrem İmamoğlu, tam da bu manevra ile kendisini, dünya liderleri ile aynı seviyeye çıkartmayı başardı.
Lütfen unutmayalım ki, aday olmadan önce, kimsenin pek de tanıdığı bildiği biri değildi.
Şimdi ise, Merkel, Trump, Macron, Putin gibi isimlerin siyasi muhattabı ile muhattap.
Bu, asla olmamalı idi.
O kadar bir özgüven kazandı ki, bay kibir;
Kanal İstanbul gibi bir devlet projesine kafa tutar hale geldi!
Bakınız bu zat, sadece bir Büyük Şehir Belediye Başkanı.
Devlet Protokol sıralamasında bile, çok arkalarda.
Ve bu insan, kendi partisinin Genel Başkanı’ndan daha ön sırada şu an.
Şirketler statükosundan misal verecek olursak, bir Holdingin CEOsunun, o holdinge ait olan bir şirketin, bir departmanının yöneticisinin gurup şefi ile muhattap olması gibi bir şey.
Yani Genel Müdürler, Müdürler, Bölge Müdürleri, departman yöneticilerini atlayarak, yönetim kurulunu geçerek, direkt muhattap olması gibi.
Normalinde asla olamayacak bir iş.
Ve bu kişi, daha fazla, devlet protokolü gereği “Zatı Devletleri” olarak hitap edilen Sayın Başkan tarafından daha fazla siyasi muhattap olarak alınırsa, 2023’de karşısına da dikilir ve zorlar da.
Çünkü öyle bir seçmen kitlesine sahip ki, yaptığı tüm siyasi şovmenlikleri mübah gören, işlediği tüm hataları görmezden gelen bir kitle.
Bakınız, Ankara’daki mevkidaşı 25 Milyonluk rüşvet skandalının başında ve CHP’nin yaptığı şey, bu skandalı ortaya çıkaranı ihraç etmeye çalışmak.
Bu seçmen kitlesine, ne kadar gerçekleri anlatsanız da anlatın, bir kulaklarından girip, diğerinden çıkıyor.
Çünkü mesele ideolojik. Ve kendileri radikal ve fanatik.
Bundan dolayı da, kimi nasıl karşınıza alacaksınız, buna dikkat etmeniz gerekiyor.
Mübalağa etmiyorum.
Bugün FETÖ, açıkça, hükümeti de onlara karşı olan kim var ise herkesi de açık seçik tehdit eder hale geldi!
Ve şuna inanın ki, bu tehditlerden gerçekten de etkilenenlerin sayısı hiç de az değil.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam