Türk siyasetinde artık seviye beklemeyin, çünkü her geçen gün, seviyesizlik çıtası, en üst perdeden gittikçe yükseliyor.
Ha bir partinin grup toplantısı, ha varoşlardaki bir kahvede dönen muhabbet.
Maalesef fark kalmadı.
Siyasi ahlak, devlet terbiyesi yerlerde geziyor. Siyaset resmen ayağa düştü.
Elbette ki suç tek bir partide de değil.
Ancak bu seviye heyelanını da tamamen kutuplaşmanın da işaret fişeğini başlatan Ana ve yavru muhalefet oldu.
Önceleri üçüncü, dördüncü adamlar seviyesinde seyretmeye başladı ise de artık Genel Başkanlar seviyesine çıktı.
"Ahlaksız", "hırsız", "despot", "zorba", "diktatör", "geri zekalı", "cahil"…
Bu terimleri CHP Genel Başkanı sarf etti.
Triger kayışını sıyırmış, freni patlamış hafriyat kamyonu gibi, bodoslama daldı, ortalık toz duman oldu.
Elbette aldığı cevaplar da gecikmedi.
Cumhurbaşkanı'na saldırdı, TBMM Başkanı'na saldırdı, MHP Genel Başkanı'na saldırdı.
Özellikle Gergerlioğlu olayından sonra, HDP'ye açılan kapatma davasından sonra, İstanbul sözleşmesinin iptalinden sonra, resmen burnundan soluyor CHP.
Bu kasarı ile de bitmiş olsa dertleri, yine iyi.
İBB Başkanı'nın balonu söndü.
ABB Başkanı'nın balonu söndü.
Karşılarına içlerinden rakipler çıktı, yaptıkları açıklamalar ile de CHP'yi sallayıp duruyorlar.
Eh Kılıçdaroğlu öfke nöbetleri geçirmesinde kim geçirsin?
Hele ki İstanbul sözleşmesi için sarfettikleri çaba, tamamen boşa çıkıyor, çünkü kadın hakları meselesinde, parti olarak halen zan altındalar ve susuyorlar.
Eh bu da inandırıcılığı buhar ediyor elbette.
Bir de tabii, bu cenahın TV programlarına çıkıp, her konuda kendilerini uzman gören bir takımları var ki, evlere şenlik.
Birinin ismini zikretmeden geçemeyeceğim, Şaban Sevinç.
Gazeteci olduğu ileri sürülen bu kişinin sözü CHP camiasında muteber olabilir.
Ancak bu durumun bugünden itibaren de böyle olacağı hakkında benim ciddi şüphelerim var.
Bir röportajda konu Ramazan ayına ve Covid virüsüne geldi.
Sonra da felaket başladı.
"Ramazan ertelenmezse?!"
Sadece bu cümleyi sarfettiği için, bu kişinin artık toplum içine çıkamaması lazım aslında.
Sosyal medyada alay konusu olduğunu yazmama gerek yok sanırım.
"Sahur da vardı değil mi?"
Evet Şaban bey oruç tutanlar için Sahur ve İftar vardır.
Yani bir insan yaşadığı toplumdan, ülkeden bu milletin dini inançlarından, bu inancın getirdiği farz ve vaciplerden, nasıl olurda bu kadar uzak olur, benim aklım almıyor.
Biz gurbette yaşadık, halen de gurbette olan vatandaşlarımızın sayıları altı milyon civarında.
Gidin sorun.
Yaşadıkları ülkelerin dini ve kültürel geleneklerine ne kadar vâkıflar görün Şaban Sevinç.
Siz öz vatanında paryasınız. Pes!
Evet, siz dindar olmaya bilirsiniz.
Dini hayatınızdan da çıkartmış olabilirsiniz.
Ancak, isteseniz de istemeseniz de Türkiye Müslüman bir ülke ve bu aziz milletin kahir ekseriyeti de dinine bağlıdır.
Bu ülkede yaşıyor, çalışıyor, bu ülkenin ekmeğini yiyor iseniz, bu milletin inançlarını da bilecek ve de saygı duyacaksınız.
Sevip sevmemekte hürsünüz. Ancak saygıda mecbursunuz.
Belki siz dar bir daire içinde olan mutlu azınlığa hitap ederek hayatınızı sürdürmekten mutlu da olabilirsiniz. Ancak o zaman, çoğunluk hakkında da ahkam kesmeye kalkmayacak, en azından bu denli bilgisiz olduğunuzu da belli etmeyeceksiniz.
Ben şahsen artık bu durumlara üzülmeyi bıraktım. Çünkü değiştirebileceğim hiçbir şey yok.
Machiavelli'nin de dediği gibi:
"Bir yöneticinin kalitesini anlamak için, etrafındaki insanlara bakmanız yeterlidir."
Sanırım başka söze de hacet kalmamıştır.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam