AP seçimleri ve gurbetçinin son durumu!

Zira tüm Avrupa’da Türkiye dostu muhafazakar bir tane vekil bile çıkmadı!

Türklerin yoğun olarak yaşadığı Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda’da bile buna muvaffak olunamadı. 

Olmadı!

Bir diğer ürkütücü sonuç ise tüm Avrupa’da yükselen aşırı sağ ve ırkçı partilerin oy patlaması oldu. 

Bu trend hiç de hayra alamete gitmiyor!

Önce kendi evimizin önünü bir süpürelim.

Almanya’daki iki belli Türk Partisi olan BİG parti ve ADD ile aralarında olanları zaten geniş bir yazıda değerlendirmiş idik. 

Bunları tekrarlamaya gerek görmüyorum.

Özetle şunu söylemek mümkün ki birilerinin bitmek bilmeyen ego ve ihtirasına bu seçimler kurban gitti. 

Tebrik ediyorum çünkü Almanların hınzır hınzır gülmesine, Türk olarak da üç Türkiye düşmanının AP’ye girmesine hep birlikte çanak tuttunuz. 

Bununla ilişkili olarak, Almanya’da bir STK olan ve AK Partisine yakınlığı ile bilinen UİD’nin de tutumunu anlamak mümkün değil, zira destekledikleri aday, Almanya’da yapılan sözde Ermeni soykırımı oylamasında evet oyu vermiş bir isim! 

Ve bana kim ne derse desin, yok emir güya nerden gelmiş ise gelmiş olsun, ben buna rıza gösteremem.

Ve bu düşünce ile yalnız da değilim. 

İnsanımızın kafası karışık. 

Çünkü AK Partisi namına meydanda olduğunu söyleyen, her fırsatta Sayın Erdoğan başta olmak üzere, hemen her AK partili vekil ve yönetici ile boy boy fotoğraflarını paylaşan UID yöneticileri, böyle bir destek ile neyi hedeflediler, anlaşılması gerçekten de zor. 

Ve sürekli işittiğim feryat ve şikayetler de işin cabası. 

Konsolosluklarda her şey daha kolay, daha çabuk olacaktı. Olmadı, hep aynı tas, aynı hamam. 

Konsolosluklar, konsoloslar, vatandaşımızın derdi ile dertlenecekti?

Alakası bile yok!

13 Konsolosluğun 7’si bayan, altısı ise hamile, makamlarına uğradıkları yok. 

Bizim Camilerimiz, derneklerimiz kundaklanıyor, aşırı sağ eğilimli Alman polisinden ve istihbaratından tık yok. 

Bir fail bile bulunmuş değil. 

Her iki Türk kökenli partinin yetkilileri de bu hususlarda sus, pus! Hatta bizim Almanya menşeli milletvekilleri de dahil. 

Ankara’ya kapağı atan, Berlin’i unutuyor. 

Giderler ise de hesap sormaya değil, kokteyllere, kabullere katılmak için gidiyorlar. 

Yeni askerlik yasası ile 5000 EUR’ya çıkan bedelli Askerlik, daha önce bin EUR idi. 

Kazanılmış bir haktı bu ve gurbetçinin bir nebze olsun yüzü gülmüştü. 

Şimdiki yasa, gurbetçi için tekrar gözden geçirilmez ise muhtemel bir genel seçimde, gurbetçi korkarım ve fakat haklı olarak tepkisini çok ağır ortaya koyacaktır. 

Bu minvalde ne Sayın Başkan, ne de AK Partisi, yurtdışı seçmeninin önemini unutmasın. 

Oy hakkı tanındığından beri de iş bu oylar ile seçimleri kazandıklarını da! 

Hakikaten gurbetçimiz üzgün ve hayal kırıklığı içinde. 

Sağcı ve ırkçılar!

Tüm Avrupa’da korkunç bir atak yaptılar! 

Ne sosyalistler ne Hristiyan demokratlar ne libareller ne de yeşiller, Avrupa bazında bu trendi engellemeye vakıf olamadılar asla! 

Nasıl olsunlar ki zaten?

İki, üç yıldır, Türkofobi, Erdoğanfobya, İslamofobya’yı hepsi var gücü ile körükledi ve aşırı sağ ve ırkçıların değirmenine su taşıdılar! 

Ancak bu gidişat, orada yaşayan insanımız için hiç de hayra alamet değil. 

Pek çok istişare de haklı ve gerçek endişeleri duymaktayım! 

Özellikle 15 Temmuz hain darbe girişiminin, Batının istediği sonucu vermemesinden sonra, hangi kanattan olur ise olsun, tüm Avrupa siyasileri ve medyası, bu üç fobiyi ortak olarak yeşerttiler. 

Gelinen sonuçta, yani, Neonazizim’in yeniden kök tutmasında hepsinin ortak suç payı bulunuyor. 

Beni şaşırtan ise, her fırsatta bizi “kınayan”, “kaygılanan” Avrupa’ya karşı, bu seçim sonuçları çerçevesinde, hükümetimizin sessiz kalmasıdır!

Halbuki bu durumu, en üst perdeden, keskin ve kesin bir dille eleştirip, kaygılarımızı belirtmemiz gerekir! 

Almanya’da ki Türk kökenli siyasi akımlardan ben artık şahsen ümidimi kestim. 

Komple bir insan topluluğunun yararına, bir araya gelemeyip, topu topuna 130000 oy almayı beceremeyenlerden, bundan sonra da pek bir şey beklememek gerekir!

Ha şimdiden bazı çok eski, kimi yeni dostlarımın, “ama onlar şöyle yaptı, bunlar böyle yaptı” diye savunmalar yaptıklarını duyar gibiyim.

Hiç kimse kusura bakmasın da suç hep diğerlerinde, değil mi?

Ne kadar da basit zaten, suçu başkalarına atmak!

Milli bir mesele için bir araya gelememenin suçluları her kimse, hangi taraftan ise, yazıklar olsun!

Şimdi bitmeyen ego ve ihtirasları ile baş başa olsunlar bakalım. Vicdanları ile demiyorum, farkında iseniz! 


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam 
OGÜNhaber