Birincisi, zaten o kasa, o motoru kabul edecek çapta değil.
Hadi buna çözüm buldunuz.
Elli beygir gücünü durdurmaya yönelik tasarlanmış fren sistemi, 400 beygir gücünü nasıl durduracak?
Hadi buna da çözüm buldunuz, bu kez şanzıman sorun çıkartacak.
Hadi bunu da çözdünüz, yakıt deposu yeterli olmayacak.
Eh buna da çözüm buldunuz, şase taşımayacak….
Sanırım anladınız…. Değiştir, değiştir, değiştir…
Sonunda değiştire, değiştire ortaya bir şey çıkacak.
Ancak bu ne Porsche olacak ne Vosvos olacak.
Tabiatına ters, kapasitesine ters bir şey çıkacak ortaya.
Mevcut Anayasa da böyle bir şey işte.
Askeri vesayetin, darbeci cuntanın dikte ettiği bir Anayasa, kısmen değiştirildi de değiştirildi, yamalı bir bohça haline geldi.
Ama bohça o kadar yıpranmış ki, bir yeri yamıyorsun, bir yeri patlıyor.
Bunca senedir, bunca değişime rağmen, halen sivil bir karaktere gelebilmiş değil.
Tam tersine, bu kez eşyanın tabiatına aykırı bir şey haline geldi resmen.
Anorganik.
19 kere değişmiş, 189 madde değiştirilmiş, yine de olmamış, olmamış!
Hele de Başkanlık sisteminden sonra, iyice zıvanadan çıktı iş.
Sanki bir Serçe Mobile, 30 ton yük yüklenmiş gibi bir hale geldi.
Çünkü Başkanlık sistemindeki ana amaç, Lean Management'dir.
Yani kısa yollar ile atik refleks gösterebilme kabiliyeti.
Ancak Anayasa, halen eski sisteme göre olduğu için halen ülkenin önünde büyük bir köstek olmaya devam etmektedir.
Yani Hüseyin Boldt'un bacağına 50 kiloluk gülle takın ve "hadi şimdi yeni rekorlara koş" deyin.
Aynı meseleye gelir.
Zaten Başkanlık sistemine geçildikten sonra, bu sistemi besleyecek yasaların çıkmaları gerektiği belli idi.
Fakat, muhalefet, kurulan, üstelik de eşit şartlar ile kurulan komisyonlarda, süreci tıkamak suretiyle, bu şans elden kaçmış oldu.
Zaten tepeden aşağıya değiştirmek yerine, tamamen sivilleşmiş bir sıfırdan Anayasayı ortaya çıkarmak, çok daha mantıklı olacaktır.
Muhalefet, bu kez de bir davet aldı.
Fakat gördüklerim, duyduklarım, bu kez de muhalefetin bu konuda çuvallayacak dedirtiyor bana.
Zaten, kapalı ortamlarda, bölücülüğe dayanıklı bir taslak hazırladılar.
Muhalif tarafından gelen sesler, verilen beyanatlar, akıllara ziyan niteliğinde, panik havasının salgıladığı koku ortayı sarmış.
"Erken seçime hazırlık yapıyor!"
"Başkanlık sisteminin çöktüğü açıkça ortada!"
"MHP'den kurtulup İyi Parti ile devam edecek!"
"Cumhurbaşkanı seçim şartlarını değiştirecek"
"Elli artı biri bulamayacağını gördü, değiştirecek."
Tabii klasik zırva: "İlk üç maddeyi değiştirecek!"
Ağzınızı açmadan düşünme yeteneğiniz mi yok sizin?
Sayın Erdoğan, artık saymaya unuttuğum kadar "Erken Seçim yok" açıklaması yaptı.
Önünde gayet konforlu yürütebileceği iki yıl var.
İttifak üyesi ile tam uyum içinde.
Erken seçim ile ne işi olur?
MHP'den neden kurtulmak istesin?
Üçüncü kez aday olamaz diyenler de artık şu hakikata alışsınlar:
Parlamenter sistem değişti.
Cumhurbaşkanlığı sistemindeyiz.
İlk seçimi Parlamenter sisteminde idi, yani yeni sisteme göre bir kez seçildi ve 2023'de de aday olmasına hiçbir engel yok!
Elli artı biri bulamayacak diyenler de objektif olarak yapılan anketlere bakarlarsa, bu oy oranını rahatlık ile yakalandığını idrak edeceklerdir.
Tabii CHP Genel Merkezi ve civarında yapılan anketler, bambaşka veriler verecektir, gerçek sandıkta ortaya çıkacaktır zaten!
Ha, taslak hazırlanır, muhalefet tıkar.
Bunun için de erken seçime gitmeye gerek yok, halkın önüne referandum sandığı koyulur, olur biter.
Çünkü Sandık, siyasetin er meydanıdır.
Toparlamak gerekirse;
Türkiye'ye yeni ve sivil bir Anayasa, hiç olmadığı kadar gerekli.
Ne kadar erken, o kadar iyi.
Çünkü mevcut Anayasa, yeni Türkiye'ye beş gömlek dar geliyor.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam