Almanya’da, Olaf Scholz’un liderliğindeki üçlü koalisyon hükümeti düştükten sonra, Anayasaları gereği, Federal seçimler yapıldı.
Sonuçları hiç kimseyi şaşırtmadı, zira aylardır gelen Anketlerden çok da fazla bir farklı sonuçlar çıkmadı.
Sol parti hariç.
Sol parti, neredeyse siyaseten yok olmuş, %3 lerin altına düşmüş, içlerinde kavagalar ve ayrılmalar olmuştu.
Ayrılanlardan birisi de, eski Genel Başkanları Sahra Wagenknecht olmuş, kendisi, ismini taşıyan bir parti kurmuş, ve Doğu Almanya parlamentolarına, üstelik güçlü bir şekilde girmeyi de başarmıştı.
Bu seçimlerde ise Federal parlamentoya girmeyi, gerçekten kıl payı ile, 13000 oy ile kaçırdı.
Ve eğer, SPD den ve yeşillerden giden oylar, Sol Partiye değil, ona gelse idi, bugün Alman Parlamentosunda çok değişik bir tablo oluşmuş olacaktı.
Elbette herkes, radikal sağ, popülist AfD nin oylarını iki katına çıkarmasını ve şu anda Parlamentonun ikinci büyük gurubu olduğunu konuşuyor, tartışıyor.
Görünürde kimse oy vermemiş, ancak seçim sonuçları da ortada, %20.
Peki bunlar neden, nereden bu kadar oy topladı derseniz, cevabı basit.
Her kesimden aldılar.
Çünkü son hükümet, düşük profilli Şansöyle Scholz un liderliğinde, Yeşillerin dominesinde, Alman siyasetini derbeder hale getirdiler.
Başlıca hatalar;
Alman siyasi işletme modeli bitti, iflas etti.
Neydi bu model?
Rusya dan ucuz gaz alarak enerji sorununu gidermek.
Her türlü tavizi vererek ülke güvenliğini ABD ye bırakmak.
Ucuz ithalat, pahalı İhracat yapmak.
Ülke içinde büyük oranlı sosyal yardımlar ile milleti konsolide etmek.
Pandemi sonrasında ve savaş başlangıcı ile birlikte, hele de çok sevdikleri Biden gidip yerine Trump biri gelince, bu temellerini hepsi çöktü.
Almanya çok ciddi sorunlar ile karşı karşıya, ve de çözümleri imkansız gözüküyor.
Bu liste uzar gider.
Kazanan Hristiya Demokratlar birliği (CDU/CSU), %28 ile umduklarını bulamadılar ise de, seçimlerin galipleri, ancak ve de yine tek başına iktidar olma imkanları yok.
Liberal demokrat parti ve son koalisyonu patlatan FDP, %5 in açık ara altında kalarak, parlamento dışı kaldı, son anda Sahra Wagenknecht Partisi de dışında kalınca, iki koalisyon modeli, ikisi de ikili koalisyon, var.
Birincisi daha evvel de iki kere kurulan, ancak pek de popüler olmayan CDU/SPD koalisyonu.
İkincisi ise, daha güçlü olabilecek CDU/AfD koalisyonu.
Ancak bu parti ile yani sağ popülist AfD ile aala koalisyonu kurmayacağını, tüm partiler beyan etmiş, seçim bildirgelerine dahi neşretmişlerdir.
Şimdilik böyle bir koalisyon söz konusu olmasa da, ileride ne olacağı pek de belli olmaz.
Yeni, muhtemel Şansöyle namzeti Friedrich Maerz, on yıllardır Merkelin gölgesinde kalmış, şimdi ise hayalinin gerçekleşmesini beklemekte.
Almanlar siyasi bir değişim istiyorlar.
Ancak kurulacak koalisyon ortakları CDU ve SPD olur ise, pek de köklü bir değişim beklemek, en hafif tabiriyle naiflik olur.
Almanya, Türkiye’nin önemini bilir.
İçlerindeki çıkmazları çözebilecek çözüm ortağının ancak Türkiye olduğunu bilirler.
Maerz, soğuk savaş siyasetçisidir, hangi zamanda, kimin yanında olacağını iyi bilir.
Umarım bu tecrübelerini, hükümetinde kullanır.
Bunları hep birlikte göreceğiz.
Hızla değişen bir dünya düzeninde, hiç kimse, kimseyi beklemez.
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam