Üç gün içinde oldu bitti bunlar. Tabii gözle görülen üç gün içinde. Şimdi ise bir bakalım, tüm bunlar ne manaya geliyor. Ne oldu da, 6 yılda bitmeyen bir mesele, üç günde bitti?
Ha evet, bitti. Meselenin başında, Suriye de kimler ne kadar üs kurdu, niçin kurdu? Bu sorunun cevaplarına bir bakalım..
ABD tam 16 üs kurdu, Rusya 4. Türkiye toprak aldı, hükümranlık kurdu. Bu ara Musul ve Kerkük de Irak da kaldı!
Şimdi Siyonizmin ana mevzusu ne idi? Arz-ı Mev’ud! Yani vadedilmiş topraklar! Peki İsrail’in, bu kadar geniş bir toprakları alabilme, muhafaza edebilme gücü var mı? Askeri var mı? Nüfusu var mı? Elbette ki yok!
Peki ABD 16 üs kurarak aslında ne yaptı? Arz-ı Mev’ud’u yoluna koydu, aynı zamanda da, Türkiye deki üslerinden vazgeçecek duruma geldi! Artık ne İncirlik’e, ne de Malatya ya, ne de Konya ya ihtiyacı yok! Hani, şu S400 alımı için bize F35 leri vermeyeceklerini söylediler de, biz de Malatya daki radar istasyonu kartını oynadık ya, tam da o istasyona artık ihtiyaç duymuyorlar!
Büyük İsrail Devleti’nin manası, toprak bütünlüğü değil, o toprakların kime hizmet ettiği manasıdır. Şimdi o bölgede senin 16 üssün olursa, bölge halkı da bu üslerden geçinmeye başlarsa, hatta o bölgenin zenginlikleri de kontrol edersen, orda dalgalanan bayrağın pek de önemi yok!
Bütün bunlar tabii yine kime yaradı? Para babalarına yaradı. Altı trilyon dolarlık silah sattılar, özellikle de PKK ya. Bakmayın siz, o silahlar onlarda duracak değil zaten. Orada kalacak olan ABD üslerine girecek o silahlar. Ha bu arada da PKK bitmiş olacak! PKK bitecek, çünkü ellerinde bulundurdukları Afyon ve tütün ham maddeleri kazandıkları bölgelerin çoğu artık ellerinde değil! Yani parasal kaynakları bitti! Son olarak da silahlara işte 6 trilyon dolar ödediler ve yakında o silahlardan da olacaklar! Yani bitecekler! Hem de ebeden!
Peki bu silahlar nereye gidecek diye soracak olursanız.. Tabi ki de kurdukları 16 üssü gidecek. Tüm bunların içinde Türkiye, özellikle de Sayın Cumhurbaşkanı, bu oyuna pek çok kez çomak sokarak, hemde ciddi çomaklar sokarak, kopartabildiğini koparttı. Tüm boyutları birkaç hafta içinde belli olacaktır. Her türlü takdire şayan bir gizli diplomasi ile açık diplomasi ile bunu başardı, hemde hem yurt içinde hemde yurt dışındaki ağır muhalefete rağmen! Fakat netice de ancak kopartabildiğini aldı. Daha ileri gidebileceğini, eline fena koz verdiklerini anladıkları anda, işte buyrun, kriz çözüldü!
Şimdi bizim açımızdan bu durum pek parlak gözükmese de aslında olay tam bir WİN/WİN, yani kazan/kazan olayı!
Peki bu bir başarı ise, bunu nasıl elde ettik? Bir de ona bakalım. En başında, güçlü bir Milli Savunma Sanayii hamlesi yaparak, kendi silahımızı, top, tank, tüfek, füze, İHA ve SİHA, savunma sistemleri ve MİLGEMlerimizi üretmeye başlayarak, Batıdan büyük bir nebze bağımsız olduk! Tüm bunları yaparken de, Güneydoğu da, Kaleler inşa ettik. Bu arada da, bölge halkına barış süreci içinde, sulhu ve ticari başarıyı sevdirerek, bölücü unsurlardan soğuttuk!
Açıkçasını söylemek gerekirse, eski Türkiye olsaydı şimdi bir ‘Güneydoğu’muz olmayacaktı! Niğde’ye kadar verilmişti!!!!
Kuvvetlenmiş ve gelişmiş teknoloji ile donatılmış bir Türk ordusunu karşılarına almaya, açıkçası maçaları yetmedi! Bundan dolayı da var güçleri ile saldırdılar! Gezi, 17/25 ve nihayetinde 15Temmuz!!
Türk Milletinin dik duruşu ve tüm bunları bertaraf etmesi ile, anladılar ki, bu işin şakası yok. Masalarda ne verdilerse, inanın ki, Necip Türk Milletinin kararlılığını gördükleri için verdiler. Dediğim gibi, bunların tüm boyutu, önümüzdeki yakın tarihte belli olacak, hepimiz de birlikte izleyeceğiz!
Sahte dolar! Bu dünyada en geçerli olan para birimi Dolar. Aynı zamanda karşılıksız 200 Milyar adeti olan para birimi de Dolar! Yani Sahte Dolar!
Peki bizim ülkemizde niçin hala baskı sürebilir halde bu Dolar? Sebebi kendimizde arayalım. Kendimizde! Bir makine üretiyoruz, hammaddesinden son vidasına kadar biz yerli üretim ile yapıyoruz, ancak fiyatını neyle belirliyoruz? Dolar ile! Bina yapıyoruz. Arsa bizim, çimento bizim, su bizim, kalas bizim, demir bizim, cam bizim, çerçeve bizim, usta bizim, mala bizim! Ee fiyatı? Tabiiki Dolar! Araç alıyoruz. Fiyatı Dolar! Merkez Bankası rezervlerimizi açıklıyoruz, ne ile Dolar ile! Devam edeyim mi? Biz kendi Türk Liramıza kendimiz inanmadığımız vakit, kendi liramız ile ticaret yapmadığımız vakit, evet, dolar maalesef bizi yönetir! Ha bu mesele hepimiz için geçerli!
Madem ki yerli ve milli olacağız, o zaman ilk evvel, kendimiz bu ecnebi para birimlerinden kurtulmalı, her işimizi dolara, Euro ya endekslemeden tapmalıyız. Dürüst olmak böyle bir şey işte! Bunu başarır isek eğer, paranın sahipleri ile aracı olmadan ve en önemlisi ise göz hizzasında pazarlık edebiliriz!
Son olarak bir daha Almanya’ ya bakalım! Almanya bir tarihi dönemecin içinde. Jamaika koalisyonu olarak adlandırılan görüşmelerinin tam da FDP tarafından terk edilmesi tam bir oyundan ibaret. Oyun SPD’yi bitirmek için kurgulanan bir oyun. Büyük koalisyona seçimlerden sonra yıldırım hızı ile karşı çıkan Martin Schulz, şu aralar ne yaparsa yapsın, sonunda SPD’nin bitmişliği var!
Şimdi, parti içindeki baskılara dayanıp seçime giderse, %10, 15’i anca görür. Merkel ise %40’ı geçer. Kendisi tam da bu yüzden yeniden seçimleri istiyor zaten. Eğer dayanamayıp da büyük koalisyona tekrar girerse, inanırlığı yerle bir olacak. En çok bir dönem daha hükümet olabilecek SPD, ilk seçimlerde parlamento dışı bile kalabilecektir. Merkel, bu oyunu bile isteye planladı. Bakalım planı ne kadar tutacak!
Sonuçta, Türkiye’nin konumu ve ekonomik geleceği çok parlak gözükmekte, tabii bunun karşısında, sürekli Türkiye aleyhine plan kuranlar da mevcut!
Ancak: Onların bir planı varsa, muhakkak Allah’ında bir planı vardır ve Allah plan kuranların en hayırlısıdır!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam