Birkaç gündür gündemin baş köşesinde malum Afganistan ve Taliban var.
ABD yirmi yıldır işgal ettiği ülkeyi, yaka, paça terk etti.
"Afganistan da kalmak artık ABD'nin çıkarına değil" dediler ve gittiler.
Yerlerini ise birden hortlayan Taliban aldı.
Bazı "güvenlik uzmanları" ve gazeteci arkadaşlar, sosyal medya fenomenleri, bunu ne hikmetse 15 Temmuz'a bağlar oldular, dahi ABD'nin yenilgisi diye lanse ediyorlar.
Kuzum siz yakın tarih yaşanırken nerde idiniz?
Ne işle meşguldünüz acaba?
Biraz geriye gidelim ki mesele aydınlansın.
Soğuk savaşın sıcak savaşa döndüğü yerlerden biri Afganistan'dır.
Rusya istila etmiş ve zulmetmektedir.
Özünde savaşçı bir ırk olan Afganlar ise "Mücahidler" adı altında bir nevi Kuvvai Milliye hareketi olarak, Ruslara direnirler.
ABD ise Baba Bush'un CIA direktörlüğünde, el altından bu mücahidlere yardım eder.
Silah verir, Stinger füzeleri verir, lojistik destek sağlar ama resmen savaşa girmez.
Daha doğrusu giremez, çünkü girse NATO da girmek zorunda kalacak ve üçüncü Cihan harbi çıkacak.
Hatta Rambo 3'de, malum hayali kahraman bunu çok güzel sergiler.
Şimdi gelelim işin güzellik kusuruna.
Üsame bin Ladin!
O zamanlar işte bu mücahidlerin başıdır ve Bin Ladin ailesi ile Bush ailesi sıkı fıkı ticari ilişkiler içindedir. (taa gümümüze kadar)!
İşte bu Bin Ladin, Suud olmasına rağmen Afganistan dağlarında, Ruslara karşı savaşır, yanında da ABD'nin gönderdiği askeri eğitmenler vardır.
Neticede Ruslar alacaklarını almıştır, ağır kayıplar vermeye başlayınca da beraberlerindeki Doğu Alman askerleri de olmak üzere, çekilirler.
Çekilirler de boş kalan meydan da birileri tepinmeye başlar.
Raşid Dostum, Gulbeddin Hikmetyar, Şah Mesut!
Savaş lordları!
Aradan epey zaman geçer ve bu Mücahidlerin ismi değişir, Taliban olurlar!
Olur olmaz da yönetimi ellerine geçirirler.
Savaş lordları paylarını almış, bölgelerini kendileri kontrol etmektedirler.
Taliban ise bir anda İslami terör örgütü olarak lanse edilmiştir.
Çünkü SSCB çökmüş, soğuk savaş fiilen bitmiş ve dünya Glasnost ve Prestroyka'yı konuşmaya başlamıştır.
Batı'ya yeni bir düşman gerekmektedir, çünkü özellikle ABD düşmansız ve savaşsız yapamaz!
Taliban'ın içinden El Kaide Terör örgütü doğmuş ve tüm dünya bu örgütü konuşmaktadır.
Başındaki isim ise eski bir tanıdıktır;
Üsame bin Ladin!
O suikast senin, bu saldırı benim derken, ABD'nin bir numaralı düşmanı olma ünvanına hak kazanmıştır Bin Ladin.
Karargahının oldu yer ise Afganistan Torabora dağı.
ABD en modern bombaları atsa da bir türlü Bin Ladin'i öldüremez, çünkü misyonu daha bitmemiştir!
2001 senesinin Eylül ayının onbirinde, malum World Trade center ve Pentagon'a üç
uçak saldırır, dördüncü uçak ise Pensilvanya'da tarlaya çakılır.
Hedefi Beyaz Saray olan bu uçak, hedefine varmadan "kahraman yolcular" tarafından düşürülür!
Bin Ladin'in son misyonda maksat hasıl olmuştur ve oğul Bush'a, Afganistan ve Irak'a saldırma bahanesini vermiştir.
Güya Neptün Operasyonu ile Pakistan'da öldürüldüğü iddia edilse de ne cesedini, ne de saniye saniye kaydedilen operasyonun tek bir karesini hiç kimse görmedi!
Sonuçta ABD önderliğinde NATO güçleri Afganistan'ı işgal ederler ve ne hikmetse Taliban o an yok olur!
Yirmi yıl içinde orda, şurada burada Türk askeri hariç, NATO güçlerine saldırılar düzenlense de bunları bahane ederek ABD ve NATO güçlerinin katlettiği Afganistan halkının sayıları korkunçtur!
İşgal boyunca, yani yirmi yıldır ABD, Afganistan'ın en büyük ihracat kalemi olan uyuşturucuyu, tüm dünyaya bir güzel pazarlamış, ülkenin yeraltı zenginlikleri olan altın, değerli taşlar ve petrolü bir güzel sömürmüş, ülkede kaldığı her gün için hem BM'den, hem NATO dan dünyanın parasını almıştır.
Afganistan'ın çok geniş bölgelerini de taş devrine geriye bombalamış, böylelikle istikrarın önünü de kapatmıştır.
Evet artık Afganistan'da kalmalarının ABD'ye hiçbir getirisi yoktur.
Ülkeyi terk etme kararı alınır ve Biden yönetimi bunu bir oldu bittiye getirir.
İşte Taliban'ın hortlama zamanı gelmiştir ve insanlık tarihinin en hızlı saldırı ve işgal harekâtı ile üç beş ayda Kabil ellerine geçmiştir!
Bu hız ve strateji, ister istemez insanın aklına, Deaş'ın ilerlemesini getiriyor tabii!
Şimdi Afganistan'da kuvvet bulunduran ülkeler, istihdam ettikleri Afganları "kurtarma operasyonları" başlatmış.
Bunun yanısıra da tahsil ve meslek sahibi Afganları da ülkelerine kabul edeceklermiş!
Peki göç edenler kimler ve neden göç ediyorlar?
Göç edenler seküler bir görüşe sahip ve fakir olanlar.
Parası olanlar ise nefesi havalimanında alıyor.
Taliban bizim için nedir?
ABD işgali öncesinde, seçilmiş hükümetin unsurlarıdır.
İşin içinde Katar'ın arabulucu rolü vardır.
Türk askerine asla tek mermi sıkmamışlardır, zira çoğu Türk soydaşımızdır.
Joe Biden, büyük bir göç dalgası ile Türkiye'yi zora sokma peşinde.
İçimizdeki işbirlikçilerinin bir anda bunu algı yönetimine başlamaları da bunun ispatı!
Ancak sanırım bu plan suya düştü, düşecek.
Önümüzdeki iki, üç ay içinde ABD yönetimi, Taliban'ın kuracağı hükümeti tanıyacaktır, biz de buna şahit olacağız…
Oyun uzun soluklu ve yeni perde şimdi açıldı!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam