Neden mi Terör çetesi dedim?
Çünkü bu melunun çakalları, uzun bir müddet, Türk Polisine silah sıkarak operasyona direndi! Oktar’ın bir şekilde sıvışmasını sağladılar.
Her ne kadar işe yaramasa da Sarıyer yolunda, gizli bir eve kaçarken yakalansa da!
Evlerden cephanelik çıktı resmen!
Tabancalar, tüfekler, mühimmat… Bir orduya yetecek kadardı. Tabii enselenen çete üyeleri de. Nerdeyse 400 kişi!
Detaylar zaten dünden beri her türlü medyada çarşaf çarşaf yayımlandı. Ancak Terörist dememi haklı çıkartan asıl neden elbette ki suçlama listesi!
Yok, yok!
Sivil ve askeri casusluk, Terör ile mücadele kanununa muhalefet, darp, cinsel istismar, tecavüz (hem de çocuklara), şantaj… ve daha neler neler!
Resmen suç, ihanet fabrikası.
Yememiş, içmemiş, suç işlemişler!
Eminim ki, önümüzdeki günlerde daha nice iğrenç detaylar ortaya çıkacak. Daha bilmediğimiz neleri duyacağız!
Bir de kim hayıflandı Oktar’a: İsrail!
E normal. Oktar’ın asıl soy ismi Gerez. Babası ise Habib Gerez!
Yahudi ve mason bir “sanatçı”. Ressam, şair falan işte. Netanyahu ise hususi ahbabı. Televizyon programında selamların havada uçuştuğu ahbaplık!
Oktar, senelerdir, erotizmi alet ederek, İslamı en hafif tabiriyle alay konusu yapan birisi!
Çıplaklığı normal gören, “müritlerini” ters ilişkilere zorlayan, aşağılık bir kadın tüccarı!
Din istismarcısı!
Ve maalesef, ki maalesef, bu sahtekara kanan binlerce insan var!
Buna adeta tapanlar var!
Nasıl tanıdık geliyor, öyle değil mi!
Gelir tabii, bunun ile aynı kulvarda koşan FETÖ var ve daha kimler, kimler!
Ancak Oktar kadar sapkın, iğrenci yoktur zannımca.
Yeni sistem hızlı başladı ve yönü gösterdi, yol haritası belli oldu!
Bundan böyle hiçbir devlet düşmanına nefes alma lüksü yok!
Ancak dün bir Almanya’da tarihi bir olay yaşandı ve Alman “hukuk” devleti iflas ettiğini beyan etti!
Beş yıldır süren ve ortasında Beate Zschaepe denilen kadının olduğu NSU Davası (Nasyonal Sosyalist Yeraltı harekatı) sona erdi!
Sekiz vatandaşımızı, bir Yunan vatandaşını ve bir de Alman Polis memuresini öldüren, iki bombalı saldırı yapan, ki biri de Köln Mülheim daki meşhur Türk sokağı Keupstrasse de olan ve 25 soygun yapan üçlü Terör şebekesinin hayatta kalan son üyesi olan bu kadın bugün müebbet hapise çarptırıldı. Artı, Alman Ceza kanununda bulunan, suçun özel ağırlığı tespit edildi!
Böylelikle 15 yıla tekabül eden müebbet, hakikatten ömür boyu hapis oldu!
Oldu ama birşeyler olmadı işte!
Mesela üçlü nün ölen ikisinin ölümlerindeki şaibe kalkmadı!
Alman gizli servislerinden biri olan Verfassungsschutz, yani Anayasayı koruma teşkilatının, bu üçlü ile olan bağlantıları irdelenmedi!
Tonlarca klasör yok edildi.
Geri kalan dökümanlara ise, Devlet sırrı ibaresi konuldu be 120 seneliğine kapatıldı!
Yaklaşık 10 tanık, bir bilirkişi, bu beş sene esnasında, şaibeli ölüm ya da intihar süsü verilerek ortadan kaldırıldı. Hatta otopsi yapılamaması için, ne hikmetse cesetler apar topar yakıldı!
Hukuk devletiyiz diye her platformda gerine, gerine övünen Almanya, Almanların gözünde dahi sınıfta kaldı!
Çünkü çok önemli bu sorular, cevapsız kaldı;
* Alman ajanları ile NSU’nun bağlantıları nelerdir?
* Cinayetler başladığında neden asla yabancı düşmanlığı yönünde soruşturma yapılmamış, hatta maktullerin yakınları suçlanmış, gözaltına alınıp sorgulanmıştır!
* Bu üçlüye kimler yardım ve yataklık etmiştir!
* Ölen iki Terörist, önce birbirlerini pompalı tüfekle vurmayı, ama tüfeği tekrar doldurmayı be sonrada, içinde bulundukları Karavanı yakmayı nasıl başarmışlardır?
* Yıllarca, izleri sürülürken, akıl almaz hatalar nasıl yapılmıştır?
* Öldürdükleri bayan polis memurunun, eski komşuları olması neden gözardı edilmiştir?
* Sanık Bayan, teslim olmadan evvel, son oturdukları evi neden yakmış, sonra kaçarak, birilerinden çok korktuğu belli olduğu için, yine önce basına haber verip sonra teslim olmuştur?
* Dokuz Cinayette de kullanılan hep aynı silah olmasına rağmen, Alman güvenlik güçleri, bunu seri olarak görmemiş, mafya vakası olarak takip etmiştir?
* Neden çok önemli soruşturma dosyaları parçalama aletlerinde yok edilmiş, ya da güya kaybolmuştur?
* Geri kalan dökümanlar, bu davada hayati önem taşımasına rağmen, neden “Devlet sırrı” ibaresi yemiş ve tam 120 yıl kilitli muhafazaya alınmıştır?
Bu ve ölen şahit ve Bilirkişilerin soruları, açıkta kaldı!
Bu da Alman devletinin, ikinci cihan harbinden sonra, en büyük ayıbı olarak tarihe geçti bile!
Bu canilerin kurbanlarına tekrar Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam