Geçen yazımızda bu lanet duruma bir ucundan değinmiştik. Yani, kutuplaşmayı, kim ne zamandır itina ile uygulamış bir göz attık geçmişe.
Geçen yazımızda bu lanet duruma bir ucundan değinmiştik. Yani, kutuplaşmayı, kim ne zamandır itina ile uygulamış bir göz attık geçmişe.
Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki, artık gerçeklerin, hatta gerçeğin hiçbir önemi kalmamış. Yok olmuş. Şimdi ki gerçeğin adı algı.
Artık en zor ikna olan bile görmüştür ki, dünyada kartlar yeniden dağıtılıyor. Tıpkı yüz yıl önce olduğu gibi.
Meseleyi süslü cümleler ile şirinleştirmenin hiç anlamı yok. Ortam barut fıçısı misali. Havadaki yüksek gerilim, neredeyse gözle görülür biçimde hissettiriyor kendini.
Söylenmesi gerekeni söyleyemedik ve gerçekleri, bir türlü insanımıza anlatamadık. İşin özü budur.
Bu yazının kaleme alındığı şu dakikalarda, İstanbul İl seçim Kurulu, bir kez daha bir kanunsuzluğa imza attı.
Geçen gün yine bir ilke, görülmemiş bir hadsizliğe şahid olduk. Daha durumu bile muğlak olan Ekrem İmamoğlu’mu desem, müdafa mı desem, bilemedim, şu an itibariyle normal bir vatandaş.
31 Mart’ı 10 gün geçmiş olmamıza rağmen, ülkenin her yerinde, her kesiminde, daha etkileri konuşulmakta. Ve nasıl konuşulmasın ki?
ABD bin belki de en meşhur Gangsteri ve Mafya Babası Al Capone’u sanırım hepimiz duymuşsunuzdur ve biliyoruz!
Videoyu ilk seyrettiğimde, gözlerime, kulaklarıma inanasım gelmedi diyeceğim ama maalesef bunların iç yüzünü bildiğim için, gördük ve duyduklarıma inanmak hiç de zor olmadı.