12 Eylül'e dair

Ben bir taraftan çok şanslı, bir taraftan da çok bahtsız biriyim.
Doğum günüm 12 Eylül.
Bu ülkede 40 yaş ve üstü olan herkesin hiç unutamayacağı bir tarih.
Çünkü 1980 senesinde, tam da 12 Eylül gününde, bir darbe olmuştu.

Darbe, demokrasiye, milli iradeye, millete yapılmıştı.

Bugün biliyoruz ki, sağ taraf da sol tarafta, aynı merkezden yöneltilmiş, terör olayları, anarşi hep bu yüzden tırmanmış ve ne hikmetse 12 Eylül'den sonra, bıçakla kesilmiş gibi kesilmişti.

Asıl, darbe gününden sonra, yıllarca süren o melun dönem, işkence, idam, zulüm, baskı, cunta rejimi, kayıp olan insanlar, zihinlere, fikirlere, iradelere vurulan prangalar, bugüne kadar unutulamamıştır, unutulmayacaktır da.

Seksenli yıllara bu darbe ve akabindeki cunta rejimi damgasını çok acı bir şekilde vurdu.

Toplanan kitaplar, çıkmayan gazeteler, sansürler, dikte edilen radyo programları, adım başı dikilmiş askerler...

Ne fiziki ne de fikri hürriyetin asla olmadığı, istibdatın lügat ta karşılığı, diktatörlüğün dikalası, bir dönem idi seksen darbesi.

Kaldı ki, Türk ekonomisinin dibe vurduğu, hatta elli sene geriye atıldığı, fırsatçı birkaç zümre dışında, yabancı yatırımcının asla uğramadığı bir ülke haline gelmişti Türkiye.

Hele bir de her şeyin karaborsa olduğu gerçeği..

Elinizdeki paranın hiç bir işe yaramadığı ve sadece çok imtiyazlı kişilerin, istediğini bulabildiği gerçeği de unutulmamalı.

Darbe şakşakçıları, postal yalayıcıların averaj yaptığı, birilerin servetine servet kattığı, zenginleştikçe zenginleştiği bir dönemden bahsediyoruz.

Türkiye'nin, Türk milletinin çok şey kaybettiği ve aslında bugüne kadar bu kayıpları telafi etmeye uğraştığımız bir dönemdir 12 Eylül darbesi dönemi.

"Bir sağdan, bir soldan astık" diye beyan veren bir zalimin, sonraları Cumhurbaşkanı makamını kirlettiği gerçeğini de unutmamalıyız elbette.

İşte bu nedenlerden dolayı, 42 senedir, her 12 Eylül de, hiç doğum günüm diye sevinemedim.

Aklıma bu gerçekler gelince, içimdeki sevinç, yerini hüzüne ve dahi öfkeye bırakır.

Bu aziz millete yapılan, bu cennet vatana yapılan bu kötülük, her türlü sevinci boğar, yok eder.

Siz hiç böylesi bir ikilem yaşadınız mı?

Ben 42 senedir yaşamak zorundayım maalesef.

Cunta istibdatı bittikten sonra, her sene i devriyesinde çıkan gazete manşetleri, sosyal medyada, bugün yazılıp çizilenler insanın içini karartmaya yetiyor ve artıyor da.

Benim için şahsen değişen şey, bir rakam, ancak 42 sene önce değişen ise bir ülkenin tarihi ve süregelen makus talihi.

Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
OGÜNhaber