Merhaba sevgili okurlar, yeni bir 'Kütüphane Köşesi' yazımızla daha karşınızdayız. Her köşesinde renkli dünyalara tanık olduğumuz kütüphane dünyamızın merkezine doğru satır satır başladığımız yolculukta bir seneyi doldurmanın mutluluğu içindeyim. Umarız bu yolculuk birçok insana temas ederek faydalı olarak devam eder…
Kadın, tarihin ilk dönemlerinden beri Türk toplumunda üstün ve değerli bir konuma sahip olmuştur. Avrasya'nın uçsuz bucaksız bozkırlarında Türk tarihinde, kadına ait sosyal ve kültürel kimliği tam manasıyla ifade edebilmek çok zordur. Çünkü tarihin, medeniyetin baş mimarıdır kadın…
İnceleyeceğimiz kitap "Tarih Boyunca Türk Kadını" adlı eserdir. Eserin, Türk kültüründe kadının sahip olduğu konum ve değerin diğer toplumlardan daha üst seviyede olduğunu göstermek amacıyla hazırlanması, beni bu eseri okumaya ve tahlil etmeye teşvik etti. İstanbul, Yeditepe Üni. Yayınlarından çıkan ve toplam 308 sayfa olan eser, Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, Prof. Dr. Aydın Usta, Prof. Dr. Tülay Âlim Baran, Dr. Ayşen Müderrisoğlu Eser ve Dr. Başak Kuzakçı Bölükbaşı tarafından kaleme alınan makalelerden oluşmaktadır. Kitap giriş ve 5 makaleden oluşmaktadır. Kitapta yer alan makalelerde; Türk kadınının önemi, aile ve toplumdaki yeri, topluma katkısı Türk kültür yapısı ve hâkimiyetindeki rolünün yanı sıra Türk toplumunda kadına verilen değer ve haklardan da söz edilmiş, Türk tarihinde öne çıkan kadın kahramanlar üzerinde önemle durulmuştur.
Eserin içeriğine, bölümlerine ve dikkatimizi çeken alt başlıklarına kısaca değinecek olursak, önsöz kısmında, bu kitabın hazırlanmasına vesile olan Bedrettin Dalan'ın Türk kadını hakkındaki düşünceleri yer almaktadır. Türk tarihinde kadının yeriyle ilgili bir çalışma yapılması gerektiğini belirtmiş, bu görüşünü de Yeditepe Üniversitesi Tarih bölümü öğretim üyeleriyle paylaşmıştır. Bu durumun neticesinde de makalelerden oluşan bu çalışma hazırlanmıştır.
Giriş kısmında ise kısaca; Türk tarihinde kadının yeri ve kadına verilen değerden, sözlü ve yazılı eserlerde özellikle kadının "kahramanlık ve analık" rollerine vurgu yapıldığından söz edilmiştir. Türkler her ne kadar başka coğrafyalar ve kültürlerle etkileşime girmiş olsalar bile, Türk kadınları kendi kültürel ve karakteristik özelliklerini daima korumuş ve nesilden nesle aktarmışlardır; hatta diğer kültürlere kendi izlerini bırakmış oldukları da görülmektedir. Yine bu bölümde Millî Mücadele'de Anadolu kadınlarının ne kadar etkin bir rol aldıkları da anlatılmaktadır.
Kitabın birinci bölümü Dr. Başak Kuzakçı Bölükbaşı tarafından hazırlanan "Bozkır Kültüründe Türk Kadınının Yeri ve Öne Çıkan Türk Kadın Şahsiyetleri" adlı makaleden oluşmaktadır. Bu bölümde eski Türk topluluklarında ve bozkır kültüründe öne çıkan kadın ve erkek eşitliğinden bahsedilmiştir. Aynı zamanda Türk aile yapısı, evlilik, boşanma ve dul kalma kavramlarının yanı sıra Türklerde sosyal yaşam, Türk kadın kıyafetleri ve meslekleri gibi çeşitli konular da incelenmiştir. Türk kadınının devlet yönetimindeki yetkisi, özgürce fikir beyan edebilmesi, eşlerini seçebilmesi, çocuk yetiştirirken ön planda olması ve bunların dışında sahip olduğu dokuma gibi el sanatlarındaki becerilerine de bu çalışmada değinilmiştir. Makalede geçen Orhun yazıtlarındaki şu ibare beni çok etkilemiştir: "Türk Milleti yok olmasın diye, millet olsun diye babam İltiriş/İlteriş Kağan'ı, annem İlbilge Hatun'u göğün tepesinden tutup yukarı kaldırmış olacak." Makalenin sonunda; İslamiyet öncesi ve Ortaçağ'daki Türk Devletlerinde öne çıkan Bilge Kağanları, Kültiginleri, Timurları yetiştiren kadın şahsiyetler, Tomris Hatun'dan başlanarak ve kaynaklardan örneklerle desteklenerek sırayla anlatılmıştır.
Kitabın ikinci bölümü "Selçuklularda Kadın" adlı makaleden oluşmaktadır. Selçuklu dönemindeki Türk kadınları, özellikle de siyasi sahada etkin olan kadın şahsiyetler ele alınmıştır. Daha önceki Türk devletlerinde olduğu gibi Selçuklularda da aile, sosyal yapının ana çekirdeğini oluşturmaya devam etmiştir. Bu dönemde Türk kadınlarının özellikle aile içi meselelerde söz sahibi oldukları belirtilmektedir. Ek olarak Selçuklu devrinde kadınların erkeklerin yanında aktif bir şekilde devlet yönetiminde görev almaları, onlarla birlikte savaşlara katılmaları ve devlet içinde önemli bir güce sahip olmalarından bahsedilmektedir.
Kitabın üçüncü bölümü "II. Meşrutiyet Dönemi Türk Kadını" adlı makaleden oluşmaktadır. Yazar bu makaleyi alt başlıklar halinde incelemiştir. Meşrutiyet ile birlikte kadınların devlet ve toplum içerisindeki rollerinde önemli değişiklikler yaşanmıştır. Artık kadınların eğitimine önem verilmiş, ailedeki miras haklarına açıklık getirilmiştir. II. Meşrutiyet'in ilanı ile birlikte kadınlar, çalışma hayatına girmişlerdir. Özellikle o dönemde erkeklerin savaşa gitmesi nedeniyle erkek nüfusun azalması kadınların çalışmasına olanak sağlamıştır.
Kitabın dördüncü bölümü "Milli Mücadele Döneminde Türk Kadını" adlı makaleden oluşmaktadır. Kurtuluş Savaşı döneminde de kadınların Türklerin eski dönemlerinde olduğu gibi erkeklerle eşit bir şekilde mücadele verdiğinden bahsedilmektedir. Türk kadını her dönemde olduğu gibi Millî Mücadele döneminde de cesur ve özgür duruşu ile vatanı ve milleti için kendini adayarak, bu çetin İstiklal mücadelesinde ön plana çıkmış ve büyük bir fedakârlık örneği sergilemiştir. Bu bölümü okurken vatanımız için istiklal mücadelesi veren Şerife Bacılar, Halime Çavuşlar, Nezahat Onbaşılar ve adını sayamadığım birçok kahraman Türk kadınının size baktığını gördüğünü hissediyorsunuz. Atatürk'ün Türk kadını hakkındaki görüşleri ortaya koyulmuş, kadınların erkekler ile eşit olması gerektiği ve bunun kalkınmaya olan etkisinden bahsedilmiş, Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra kadınlara verilen haklardan özellikle eğitim hakkından söz edilmiştir.
Kitabın son bölümü "Cumhuriyet Dönemi Kadın" adlı makaleden oluşmaktadır. Cumhuriyet ilan edildikten sonra kadınların Türk toplumdaki yeri ele alınmış ve bu dönemde kadınlara verilen haklardan söz edilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk'ün ifade ettiği gibi, "Türk kadını uzun savaş yıllarında gerek cephede, gerekse cephe gerisinde tüm gücü ile mücadele vermiştir." Cephede erkekler omuz omuza düşmana karşı savaşırken, kadınlar da cephe gerisinde çeşitli faaliyetlerde bulunarak savaşa destek vermişlerdir. Cumhuriyet'in kuruluş safhasında kadınların verdiği emek büyüktür. Mustafa Kemal Atatürk, Türk kadınının bütün bu fedakârlık ve hizmetlerini takdir etmiş ve Cumhuriyet'in ilanından itibaren Cumhuriyet öncesinde planladığı; kadınların sosyal, ekonomik, hukuki ve siyasal konumunu iyileştirici uygulamalara ve inkılâplara başlamıştır. Yine bu bölümde dönemin önemli kadın şahsiyetlerinden, Cumhuriyet'in gelişme sürecine çeşitli katkılar sağlayan kadınlardan bahsedilmiştir.
"Tarih Boyunca Türk Kadını" adlı eseri bir bütün olarak incelendiğimizde Eski Türklerden itibaren tarihi dönemlerdeki Türk kadınlarının toplumdaki yerini açık çizgiler ve örneklerle önümüze sermektedir. Buradaki Eski Türklerde kadınların sahip olduğu haklar ve kadına verilen değerin çağdaşı olan toplumlardan daha ileri seviyede olması dikkate değerdir. Türk kadınları hakkında Türk tarih bilimine önemli bilgiler sunmaktadır. Eserde tarihin her döneminden birçok kadın şahsiyete yer verilmiştir. Kitap akademik bir eser olmasına rağmen okurken sanki tarihi bir roman okuyormuş hissi uyandırıyor. Eserdeki, Eski çağlardan Tomris Hatun'dan İlbilge Hatun'a, Terken Hatun'dan Bala Hatun'a kadar hükümdarlık ve töredeki kadınların yeri; Millî Mücadelede cephedeki Fatma, Şerife bacılar gibi ismini bilmediğimiz birçok kadının manevi gücü; mitinglerde topluma seslenen hanımların dik duruşu, son derecede etkileyicidir. Bir kere daha Türk kadınının sarsılmaz azmini, fedakârlığını yaşamış ve hissetmiş oldum. Bu topraklarda yetişmiş bir Türk genci olarak büyük bir zevk ve gururla okuduğum bu eseri herkesin okumasını gönülden tavsiye ederim.
"En hayırlı insan kadınlara karşı en iyi davranandır." Hz. Muhammed (S.A.V)
Bir sonraki "Kütüphane Köşemiz" de buluşmak dileğiyle, Allah'a emanet olun...